Belçikalı Georges Nagelmacker'in kurduğu Wagons-Lits şirketine ait Orient Express, 4 Ekim 1883'te Paris'ten ilk seferine çıktı. Dönemin en lüks otellerinde rastlanacak ince işlemeli ahşap panelleri, ipek çarşafları, gümüş yemek takımları, deri koltuklarıyla görücüye çıkan Orient Express'in ilk seferinin yolcuları gazetecilerdi. Nagelmacker, lüks ulaşımda çığır açacak eserinin en iyi şekilde tanıtılmasını istiyordu. Tren, 80 saat süren bir yolculuğun ardından İstanbul'a vardı. Paris'ten Varna Limanı'na kadar trenle seyahat eden yolcular, oradan buharlı gemiyle İstanbul'a geldi. Doğu Ekspresi'nin ilk seferine Fransız, Alman, Avusturyalı ve Osmanlı asıllı memur ve diplomatların yanı sıra, The Times gazetesi muhabiri ile romancı ve seyyah Edmond About da katıldı. Edmond About bu gezi ile ilgili hatıralarını 1884 yılında De Ponteise à Stamboul isimli kitabında yayınladı.Edmond About bu kitabında 'Tekerlekler üzerinde 3 ev, 17.5 metre boyunda, kristal ve ahşaptan, gaz lambasıyla ışıldayan ve en az Paris'te pahalı bir apartman dairesi kadar konforlu' diye anlattı ekspresi. Orient Express, farklı zamanlarda farklı güzergâhlar kullandı ancak Paris ve İstanbul, efsanevi trenin en ünlü istasyonları oldu. Orient Express, yolculuğuna başladığı 1883'ten bugüne kralları, asilzadeleri, siyasetçileri, edebiyatçıları, diplomatları, casusları Avrupa'nın bir ucundan diğer ucuna taşıdı. İki büyük 'sıcak' savaş, bir de uzun soğuk savaş gördü. Sadece gerçek şöhretleri değil, hayal kahramanlarını da taşıdı. Casus Mata Hari'den romancı Agatha Christie'ye, Bulgar Kralı Ferdinand'dan Fransız Cumhurbaşkanı Paul Dechanel'e edebiyatçılar, casuslar, diplomatlar, zenginler, siyasetçiler, asilzadeler Avrupa'nın kültür başkenti Paris'ten 'şarkın incisi' İstanbul'a Orient Express'le geldiler. İngiliz polisiye yazarı Agatha Christie'nin, 'Şark Ekpresinde Cinayet' romanının, 1929'da İstanbul'a 70 km mesafede bu trende işlenen gerçek bir cinayetten esinlendiği, trenin en ünlü yolcularından biri olduğu ve Pera Palas'ta kaldığı biliniyor. Christie'nin yine bu trende geçen bir de kısa hikâyesi bulunuyor: 'İstediğin her şeye sahip misin?' Dünyanın en ünlü kurgusal casusu James Bond da trenin yolcularından biri oldu. Ünlü casus romanı serisinin yazarı Ian Fleming, 'Rusya'dan Sevgilerle' macerasında Bond'u Orient Express'e bindirdi.Dünyanın en ünlü kurgusal casusu James Bond da trenin yolcularından biri oldu. Ünlü casus romanı serisinin yazarı Ian Fleming, 'Rusya'dan Sevgilerle' macerasında Bond'u Orient Express'e bindirdi. Portekiz asıllı ABD'li oyun yazarı, şair ve ressam John Dos Passos 1921´de, Orient Express isimli kitabında, trenin son durağı olan İstanbul'dan başlayan Doğu seyahatini anlattı. Amerikalı romancı Graham Greene ünlü romanı 'Stamboul Train'de konuyu Doğu Ekspresi etrafından detaylandırır. Roman 1934'te Orient Express adıyla beyazperdeye aktarıldı. Ünlü yönetmen Alfred Hitchcock'un, kötü hava koşulları nedeniyle yolda kalan bir tren ve diğer yolcuların bir türlü anımsayamadığı genç bir kadının hikâyesini anlattığı 'kaybolan kadın' filmi 1938'de Orient Ekspres'te çekildi. Lüksü, güzergâhı ve yolcuları Orient Express'e zaman içinde 'Kralların treni ve trenlerin kralı' unvanını kazandı. Doğu Ekspresi, döneminde sadece saraylarda rastlanabilecek bir lüks anlayışına sahipti. Süper zenginlerin ve soyluların para harcamak için âdeta yarıştığı bir lüks yuvasıydı. Öyle ki, günde birkaç kez kıyafet değiştirmemek veya akşam yemeğine gala kıyafeti olmadan katılmak görgüsüzlük sayılırdı. Doğu Ekspresi'ni çekici kılan, sadece lüks ve ihtişam değildi. Dönemine göre oldukça hızlı olan tren, yaylı arabayla 6-7 hafta sürecek bir yolu 60 saat gibi olağanüstü bir süreye indirdi. Bu trenin yolcuları, daha çok Doğu'nun gizemine kapılan ve İstanbul'a gelmek isteyen Avrupalı zenginler oldu. Ultra lüks trenle İstanbul'a gelen Avrupalı zenginlerin karşılaştığı sorun, şehirde bu lüksü sürdürebilecekleri bir mekân bulamamaktı. Yolcular bir süre İstanbul'daki Lüksemburg Oteli'ni kullansa da bu otel yeterince bu lüksü karşılayamadı. 1892'de, Orient Express yolcularının beklentilerini karşılamak üzere özel bir otel açtı: Pera Palas. Giderek İstanbul sosyetesinin de en gözde mekânı olan Pera Palas'la, Orient Express, Avrupa'nın lüksünü tam anlamıyla İstanbul'a da taşımış oldu. 1895 yılından itibaren İstanbul'a gelen yolcular treni işleten Vagon-Li Şirketi'nin satın aldığı Pera Palas'ta kalmaya başladılar. Giderek İstanbul sosyetesinin de uğrak yerine dönüşen Pera Palas, böylece Orient Express'in konforunu şehirde de sürdürdü. 4 yıl süren I. Dünya Savaşı sırasında Doğu Ekspresi seferleri yapılamadı. Tren savaş sırasında istasyonda kaldı.Orient Express'in Avrupa tarihi için de önemli bir sembol olduğunu belirten Sunay Akın, 1. ve 2. Dünya Savaşı'nda bu trenin Fransa ve Almanya çekişmesinde oynadığı ilginç rolü şöyle anlatıyor: 'Almanlar 1. Dünya Savaşı'nda Fransızlara yenildi. Fransa Almanya'ya teslim belgelerini bir tren vagonunda imzalattı. Fransızlar bu tren vagonunu yıllarca sergilediler. 2. Dünya Savaşı'nda Hitler Fransa'ya girdiğinde, o vagonu buldurttu ve Almanya da Fransa'yı bu vagonda teslim aldı. Bu defa Almanlar vagonu alıp Almanya'ya götürdü ve sergiledi. Ancak Hitler, savaşın sonunda doğru, yenileceğini anladığında, o vagonu yaktırdı. O vagon Şark Ekspresi'nin bir vagonuydu. Şark ekspresinin 1. ve 2. Dünya Savaşı'nda böyle de bir 'seferi' var.' I. Dünya Savaşı'nda raylardan uzak kalan Orient Ekspresi 1919'da yeniden seferlerine başladı. Orijinal adına ekleme yapılıp 'Simplon Orient Express' olarak anılmaya başladı. Trenin güzergâhından savaşın kaybedenleri Almanya ve Avusturya'nın istasyonları çıkarıldı. Tren bu sayede Paris, Lozan, Milano ve Venedik üzerinden 58 saatte İstanbul'a ulaşmaya başladı. II. Dünya Savaşı sırasında Doğu Ekspresi'nin seferleri tekrar kesintiye uğradı. II. Dünya Savaşından sonra Soğuk Savaş sebebiyle çeşitli kısıtlamalarla karşı karşıya kalan ve gittikçe önemini kaybeden Doğu Ekspresi İstanbul'a son seferini 27 Mayıs 1977 tarihinde gerçekleştirdi. 2007'de ise rotası Strazburg-Viyana olarak kısaltıldı. Tren bu hattaki son seferini de Aralık 2009'da gerçekleştirdi. Trenin vagonları Montecarlo'da satıldı. Trenin iki vagonu bir İngiliz tarafından satın alındı. Vagonlardan bazıları Fas Kraliyet Sarayı Müzesi tarafından satın alındı.