İstanbul'un 'Altın Boynuz'unu aşan köprü
Her gün binlerce kişinin geçtiği Galata Köprüsü, İstanbul'un tarihi semtleri Eminönü ile Karaköy'ü birbirine bağlayan, şehrin en ikonik yapılarından biri. İstanbul'daki tarihi eserlerin silueti, deniz kokusu, güneşin batışı ve tüm bunların oluşturduğu göz alıcı manzarasıyla, dünyanın dört bir yanından ziyaretçileri kendine hayran bırakıyor. O ziyaretçilerin bir kısmı da, Avusturya'dan İstanbul'a gelen fotoğrafçılar. Farklı zamanlarda İstanbul'a gelen bu fotoğrafçıların, ziyaretleri sırasında çektikleri ve daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış nadide fotoğrafları, sizlerle buluşturuyoruz.
Giriş Tarihi: 12.05.2018
14:57
Güncelleme Tarihi: 12.05.2018
15:03
HALİÇ’E NEDEN ‘ALTIN BOYNUZ’ DENİYOR?
Boğazıyla meşhur İstanbul'un, asırlar boyunca kendine hayran bırakan kendi içinde küçük bir boğazı daha var: Haliç. Daha çok "Altın boynuz" olarak bahsedilen Haliç'le ilgili, tarihten günümüze gelen iki rivayet bulunuyor.
Bu rivayetlerden bir tanesi, Kapalı Çarşı'da yüzyıllardır işlenen altınla ilgili. İşlenen altın tozları, ister istemez sokaklara dağılıyor; yağmur ve su akıntılarıyla Haliç'e dökülüyor. Bu nedenle "altın" ismini alan Haliç, şeklinden dolayı da "boynuz" ismini alıyor.
HALİÇ’E NEDEN ‘ALTIN BOYNUZ’ DENİYOR?
Altın Boynuz'la ilgili bir diğer rivayetin öyküsü ise, Bizans'a dayanıyor. Bizans, İstanbul'u kaybedeceğini anlayınca, "nasıl olsa yeniden alırız" düşüncesiyle, kraliyet mücevherlerini bir gemiye koyuyor ve gemiyi batırıyor. Ancak daha sonra bu gemiyi çıkarmak mümkün olmuyor.
1917 yılında, Galata Köprüsüne ait bir fotoğraf.
ALTIN BOYNUZ’U AŞAN KÖPRÜ
Asırlar boyunca "Altın Boynuz" olarak anılan Haliç'in iki yakasını bir araya getirmek ise, Galata Köprüsü'ne düşüyor. Haliç'in girişinde yer alan bu köprü, Galata ile Eminönü semtlerini birbirine bağlıyor. Köprünün tarihi ise oldukça eski…
Bizans İmparatoru Justinyen döneminde bile, Haliç'e köprü yapma çalışmaları oldu. Burada yapılan ilk köprüler, Ayvansaray ve Kâğıthane'de kuruldu; ancak 1204 yılındaki Haçlı Seferleri sırasında her şey gibi o da yerle bir edildi.
1918'de, Birinci Dünya Savaşı sırasında Galata.
LEONARDO DA VINCI’NİN KÖPRÜ PROJESİ
İstanbul'da Osmanlı'nın hüküm sürdüğü 16'ıncı yüzyılda, Sultan II. Bayezid devrinde Leonardo da Vinci, Eminönü-Karaköy bağlantısını sağlayacak bir köprü inşası için İstanbul'a davet edildi. Köprüyü yapmak için İstanbul'a gelmeye karar veren Leonardo, Venedik Limanı'nda dönemin yönetimi tarafından vazgeçirildi.
Leonardo'nun bu konuda çalışmaları olduğuna dair, bugün Topkapı Müzesi'nde yazışmalar bulunuyor. Leonardo'nun Haliç'e yapmayı planladığı bu köprü projesi, iki binli yıllarda Norveç'te hayata geçirildi. Ayrıca Michelangelo'nun da burada yapmayı planladığı bir köprü projesi var.
Galata'daki vapurda çalışanlar.
GALATA KÖPRÜSÜNÜN TARİHÇESİ
Takvimler 1845 yılını gösterdiğinde Galata Köprüsü, eski adıyla Cisr-i Cedit (Yeni Köprü) , I. Abdülmecid'in annesi Valide Sultan tarafından ahşap olarak inşa ettirildi. Kısa sürede eskiyen köprüyü, Kaptan-ı Derya Hasan Ahmet Paşa 1863 yılında yenileyerek, tekrardan hizmete sundu.
19'uncu yüzyılın sonlarına doğru, köprüde artan yaya trafiği nedeniyle, çıkan asayiş olaylarını denetim altına almak için, köprünün Galata ucunda, eklektik üsluplu ve süslemeli Aziziye Karakolu inşa edildi. Köprü 37 yıl boyunca bu şekilde hizmet verdikten sonra, yerine suyun hareketiyle sallanan ağır bir köprü inşa ettirildi ve 1912 senesinde Sultan 5. Mehmet Reşad'ın tahta çıkışının üçüncü yıldönümünde açıldı.
Galata Köprüsünün 1956 yılına ait bir fotoğrafı. Arkada Yeni Camii ve kısmen Rüstem Paşa Camii görünüyor.