Pakistan sık sık darbelerle kesintiye uğrayan yarı demokratik ülkelerden birisidir. Zaman zaman süreç darbelerle kesintiye uğruyor zaman zaman da Yüksek Mahkeme marifetiyle başbakanlar azlediliyor. Nevaz Şerif her iki yönteme de maruz kaldı. Şerif İslam dünyasının ilk ve tek nükleer gücü olan Pakistan'ın adı zihinlerde kalabilen tek tük başbakanlarından birsidir. Zaten ülke tarihinde 5 yıllık başbakanlık dönemini tamamlayan bir başbakana rastlanmamıştır. Hükümetler hep düşük yapmıştır. Zülfikar Ali Butto ile kızı Benazir Butto diğer hatıra gelen tanınmış simalar arasındadır. Nevaz Şerif, üç başbakanlığı döneminin ikincisinde darbeyle üçüncüsünde de Yüksek Mahkeme'nin kararıyla görevinden alınmıştır. Nevaz Şerif ilk başbakanlığını Kasım 1990 tarihi ile Temmuz 1993 arasında sürdürmüştür. O dönemlerde kendisine Ziya Ül Hakk'ın siyasi varisi nazarıyla bakılıyordu. İkinci başbakanlığı Şubat 1997 tarihinde başlamış, Ekim 1999 tarihinde Müşerref tarafından kansız bir darbeyle sona erdirilmiştir.
Kansız darbe öncesinde ülkede üç gerilim alanı, nedeni vardır. Bunlardan birisi İslamabad'ın Hindistan ile nükleer yarışta gücünü ispat etmesidir. Nevaz Şerif'in ikinci başbakanlığı döneminde 1988 yılında Pakistan ilk nükleer denemesini gerçekleşmiştir. Böylece hem Hindistan'a hem de dünyaya 'nükleer kulüpte bende varım' mesajını vermiştir. Hindistan karşısında konvansiyonel silah yarışında iddialı duruşuna paralel olarak asimetrik silahlarda yani nükleer silahlarda da yeteneğini göstermiştir. Böylece İslam dünyasının ilk nükleer gücü ünvanını almaya hak kazanmıştır. Müşerref tarafından darbe ile görevine son verilmesine giden günlerde Hindistan'la Keşmir noktasında da büyük bir çekişme/ gerilim yaşanmıştır. İlk defa Pakistan yanlısı Keşmirli örgütler Hindistan işgali altındaki Keşmir'de Kargil gibi şehir ve mıntıkalarda kurtarılmış bölgeler edinmişlerdi. Hindistan'ın buna karşı cevabı topyekün savaş tehdidi olmuştur. Üçüncü çetrefilli konu ise asker sivil ilişkileridir. Bu ilişkiler hep gergin olagelmiştir. 1998 yılında Nevaz Şerif Genelkurmay Başkanı Cihangir Keremet'i görevinden uzaklaştırmıştır. Sonrasında bu gerilim Müşerref'in genelkurmay başkanlığı dönemine de yansımıştır. Karşılıklı kılıçlar çekilmiştir.
*
General Müşerref bir yurtdışı gezisinden ülkeye dönüşünde Nevaz Şerif tarafından uçağına iniş izni verilmemiş lakin Müşerref havada iken ulaştığı silah arkadaşları vasıtasıyla uçağının sağ salim yere inmesini sağlamış ve bunun üzerine Başbakan Nevaz Şerif görevinden el çektirilmiştir. Zaman zaman askeriyenin yerini Yüksek Mahkeme almakta ve başbakanları azledebilmektedir. Nevaz Şerif 'in üçüncü başbakanlığı da 28 Temmuz 2017 günü yolsuzluk iddiaları nedeniyle sonlandırılmıştır. Esasında yolsuzluk iddiaları ilk başbakanlığı döneminden beri Nevaz Şerif'in peşini gölgesi gibi kovalamaktadır. Zira Pakistan da dahil olmak üzere İslam aleminde yolsuzluklara batmamış siyasilerin sayısı oldukça azdır. Pakistan'da rakip başbakanlar Benazir Butto ile Nevaz Şerif yolsuzluklarla anılmış ve Cezayir Cumhurbaşkanı Buteflika gibi kendilerine ' yüzde 10' denilmiştir. Bununla birlikte Nevaz Şerif milliyetçi ve bunun yanında geleneksel de olsa dindar bir kimliği temsil etmektedir. Maalesef Pakistan gibi ülkelerde yolsuzluk bir fasit daire ve döngüdür. Bu döngünün dışındakiler pek tutunamıyor içindekiler ise şu veya bu şekilde güç zehirlenmesine uğruyor ve askeri darbeler veya Yüksek Mahkeme tarafından görevlerinden uzaklaştırılıyorlar. Panama Papers adı verilen Panama Sızıntıları da şimdilik Nevaz Şerif'in üçüncü başbakanlığının sonu oldu belki de gelecekteki siyasi kariyerini tamamen sonlandırabilir.
*
Yüksek Mahkeme offshore hesapları üzerinden ailecek kara para akladıkları, servetlerini gizledikleri kanaatine varmıştır. Yanış yapmadıklarını söyleseler de servetleriyle ilgili sızıntılar yargı darbesine mesnet teşkil etmiştir. Kızı Meryem damadı Safter ve Maliye Bakanı Ishak Dar gibi isimler bu yolsuzluk girdabının aktörleri arasında sayılıyorlar.
Nevaz Şerif'in Yüksek Mahkeme tarafından azlinden sonra seçimlere kadar geçici bir hükümet kurulacak. Geçici hükümet için favori adaylardan birisi olarak Nevaz Şerif'in kardeşi ve Pencap Eyaleti Başbakanı Şehbaz Şerif gösterilmektedir. Zira Meclis aritmetiğinde Şerif'lerin partisi PML-N'in açık bir üstünlüğü var. Üzerinin çizilmesini ve atlanmasını imkansız kılan bir sayıya tekabül ediyor.
Son olarak; Bu yargı darbesinde dikkat çeken bir husus; Şerif'in Yüksek Mahkeme tarafından görevden alınmasından bir hafta önce Brelvi çizgisinden gelen tartışmalı din adamı Tahir el Kadiri'nin Nevaz Şerif aleyhindeki çıkışı ve beyanatıydı. Nevaz Şerif hükümeti gölgesinde Pakistan'ın 'biraz demokrat fazlasıyla diktatör bir ülke' olduğunu ileri sürüyordu. Pakistan Halk Eylem Partisi Başkanı (Awami Tehreek Party) Tahir el Kadiri bir hafta önce şöyle yakınmaktaydı:" Burada hukuk düzeni yok. Anayasaya uygulanmıyor, insan haklarına riayet edilmiyor…." Tahir el Kadiri azil işleminden bir hafta önce kahin gibi konuşmuş ve Pakistan'daki mevcut yapının yolsuzluğa dayalı elit diktatörlüğü olduğunu ileri sürmüş ve Panama sızıntıları nedeniyle Yüksek Mahkeme tarafından Şerif'in görevden alınmasının an meselesi olduğuna temas etmişti. Haftası dolmadan kehaneti çıktı. Şerif ile Kadiri arasındaki mücadele Macaristan'da sahnelenen ve otokrat Başbakan olarak nitelendirilen Viktor Mihály Orbán ile Yahudi asıllı Simsar George Soros'un çekişmesini hatırlatıyor. George Soros açık toplum iddiasında bulunmasına rağmen dünyanın birçok yerinde darbe tezgahlamaktadır. Ekvator Ginesi bunlardan birisidir (George Soros 'plotted to oust Equatorial Guinea's leader' - BBC News).
Daha önce Pakistan'da başlattığı miting ve yürüyüşlerle Nevaz Şerif'i silkeleyen ama yıkamayan Tahir el Kadiri emeline Yüksek Mahkeme kararı üzerinden nail olmuş görünüyor (http://www.aljazeera.com/ programmes/ bupfront/ 2017/07/tahir-ul-qadri-rule-law-pakistan-170721103935381.html ). Yüksek Mahkeme ile Tahir Kadiri arasında ortak bir gündem mi var?