Arama
Hafızasında kırk bin mısra bulunduran bir şair: Sedat Umran
Dünya hayatı nihayetinde bir oyun ve eğlenceden ibarettir. O halde bu hayatı anlamlandırmak, faydalı işler yapabilmek bizim elimizde olan temel gayemizdir. Bazı insanlar hayatlarını belli bir alana hasreder, o alanla alakalı okuyabilecekleri, öğrenebilecekleri her şeye kendilerini verir, toplayabildikleri kadar malzeme toplamaya gayret ederler. Bu kendini adama durumu gönüllülük esasına dayanır. Çünkü sanat, zorlamayı asla kabul etmez. Zorlama üzerinden ortaya çıkan sanat eseri zamanla değerini yitirir. Sanatsal sezgi insanın her daim içerisindedir ama bunu ortaya çıkaran da sanatsal çabadır. 2013 senesinde aramızdan ayrılan "eşya şairi" Sedat Umran da böyle bir zat idi. Hayatını yalnız geçirmiş, nerdeyse tüm vaktini şiire ayırmış büyük bir münevverimizdi…
📌 Sedat Umran eserlerinde eşyayı öne çıkarmış, eşya üzerinden hakka vusul olmanın duacısı ve çabalayıcısı olmuştur.
"Bir saat kadranında o yelkovan ben akrep
Yetişemesem bile kovalamam yeterdi…"
➡ Sedat Umran sade ve net şekilde yelkovanı Allah, kendisini de daima onun peşindeki akrep olarak vasfetmiştir.
➡ Sedat Umran kendi şiirleri dâhil hafızasında kırk bin mısra bulunduran bir şairdir. O gerçekten bir şairden öte hayatı şiir olmuş, şiir hayatının merkezine oturmuş bir sanat adamıdır. Bu sebeple şair insanlarla olan münasebetlerinde daima mısra kullanan biri olmuştur.
➡ Şairin şiir kitapları dışında on beş çeviri eseri bulunmaktadır. Çeviri eserlerin alanları felsefe, şiir, tarih gibi geniş konulardır. Bu da şairin çalışma ve okuma sahasını ne denli geniş tuttuğunu kanıtlamaktadır. Her düşünce adamı gibi o da muhtelif alanlarda bol bol vakit geçirmiştir.
📌 Geleneğimizde şiir ezberlemek ve ezberden şiir okumak aslında epey yaygındır. Sedat Umran unutulmaya yüz tutan bu geleneğin son temsilcilerindendi.
"Bırak yorgun ellerim avucunda uyusun
Suyu acı olsa da sen bana tek kuyusun"
➡ Avuçta uyumak sadece küçük canlılara has bir olay değildir. Bizler avuçlarımızı yüzlerimize götürerek duamızı bitiririz. Burada suyu tek kuyunun acı dahi olsa hakikate ulaşma mertebelerinden biri olduğuna vurgu yapılmıştır.