İlahi aşka adanmış bir ömür: Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana, tasavvuf öğretisini ilmek ilmek işlediği beyitleri ve düşünceleriyle yüzyıllardır insanlığı derinden etkileyen, dünya tarihine adını altın harflerle yazdıran, pek çok kişiye ve esere ilham olan bir Türk-İslam düşünürü. 66 yıllık ömrünü ilahi aşka adadı; ölümünü bir vuslat olarak gördü. Bu nedenle vefatı düğün gecesi anlamına gelen "Şeb-i Arus" adıyla anıldı. Allah'a ve Peygamber Efendimize olan sevgisini ise şu sözlerle dile getirmişti: "Canım tenimde oldukça Kur'an'ın kölesiyim. Ben Hakk'ın seçkin peygamberi Muhammed'in yolunun toprağıyım.
Giriş Tarihi: 17.12.2020
16:14
Güncelleme Tarihi: 10.03.2022
10:35
Sesli dinlemek için tıklayınız.
‘HZ. MUHAMMED’İN YOLUNUN TOPRAĞIYIM’
Bu minvalde Mevlana şöyle demişti: "Canım tenimde oldukça Kur'an'ın kölesiyim. Ben Hakk'ın seçkin peygamberi Muhammed'in yolunun toprağıyım. Her kim bundan başka benden bir söz naklederse ona çok üzülür ve o sözden de çok üzüntü duyarım."
MEVLANA’NIN BÜYÜK MİRASI: MESNEVİ
Mevlana, insanlığa büyük bir miras olarak Mesnevi'yi bırakmıştı. Mesnevi, tasavvuf anlayışını içeren İslam kültürünün en önemli eserlerinden biri olarak tarihe geçti. Mevlana, 6 cilt ve yaklaşık 25 bin 700 beyitten meydana gelen bu eseri, Farsça kaleme almıştı.
Mesnevi'nin asıl konusu din ve dinin üç temel dayanağı olan amel (şeriat), hal (tarikat) ve hakikattir. Mesnevi, ilm-i ilâhî olan tasavvufun asıl konusu vücûd ve vücûdun zuhur mertebelerinden, insân-ı kâmil ve Hakk'a vuslat yollarından bahseden bir eserdir.
Hak ile halk arasındaki köprü: İnsân-ı kâmil
Mevlana'nın çeşitli yer ve zamanlarda özellikle semâ sırasında duygularını irticâlen dile getirdiği şiirler, "kâtib-i esrâr" denilen özel kâtipler tarafından anında kaydediliyor ve söylendikleri aruz bahirlerine göre düzenleniyordu.
Böylece aruz vezninin 21 ayrı bahrinde söylenmiş, her bahri birer divançe teşkil eden büyük bir divan meydana gelmiştir.
"Şiir de nedir ki ondan söz edeyim, şairlerin hünerlerinden başka hünerim var benim" diyen Mevlana'nın söylediği şiirlerin hiçbirini eline kalem kâğıt alarak bizzat tespit etmemiş olması, onun şiir söyleme veya yazma endişesi içinde olmadığını gösterir.
Mevlana'nın sağlığında oğlu Sultan Veled veya bir başka müridi tarafından kaydedilen sohbetlerinin vefatından sonra derlenmesinden meydana gelen eserin adı yazma nüshalarında Esrâr-ı Celîl, Esrârü'l-Celâliyye, Kitâbü'n-Nesâ'ih li-Celâliddîn, Risâle-i Sultân Veled gibi farklı şekillerde anılır.
Ayet ve hadisler, tasavvufî menkıbeler, klasik Şark hikâyeleri, efsaneler, masallara değinilmiş; Moğolların zulmü dile getirilmiş ve mağlup olacaklarına işaret edilmiştir.
Özellikle vahdet-kesret, zuhur, tecelli, mutlak varlık, kâinat, felekler, dünya, ahiret, ahlâk, nebî, velî, insân-ı kâmil, seyrüsülûk, yakîn, ilâhî aşk gibi tasavvufî konular hakkında değerlendirmeler yapılmıştır.
Mevlana'dan hayat dersi veren 40 alıntı
Mevlana'nın çeşitli camilerde yedi ayrı sohbet meclisinde yaptığı vaazlarından oluşan ve adını da buradan alan Mecâlis-i Seb'a, bu sohbetler esnasında tutulmuş olan notların bir araya getirilmesiyle meydana gelmiştir.
Eserin Sultan Veled veya Hüsâmeddin Çelebi tarafından yazıya geçirildiği rivayet edilir. Aslı Türkçe olmasına rağmen daha sonra Farsçaya çevrilmiştir. Eserde insan, Allah, varlık konuları işlenmiştir.