Abdurrahim Karakoç’un Mihriban şiirinin “gerçek” öyküsü
Bazı eserler bir müddet sonra sahiplerine mâl olmaktan çıkıp insanlığın hazinesi haline gelirler. Türk edebiyatının kendine has şairi Abdurrahim Karakoç'un kaleme aldığı "Mihriban" şiiri milletimizin hafızasında yer etmiş, şöhretli bir eserdir. Türk halk edebiyatının en bilinen eserlerinden olan "Mihriban" bestelenmesinin ardından satırdan sadırlara akmıştır. Vefatının 12. yıl dönümünde usta şair Abdurrahim Karakoç'un "Mihriban" şiirinin gerçek öyküsüne yakından bakalım.
Giriş Tarihi: 07.06.2024
11:02
Güncelleme Tarihi: 07.06.2024
11:06
🔹 Şiir, Musa Eroğlu tarafından bestelendikten sonra popüler türküler arasına girer. Abdurrahim Karakoç, "Ben 1960'ta yazmışım Mihriban şiirini, ihtilal olmadan önce… Bir milyonun üzerinde kitabım sattı. Hiç kimse çıkıp da ya burada şu yazıyor, bu deniyor, diye dikkat etmemiş. Ne eleştirenler, ne okuyanlar, hiçbirisi…Ne zamanki 1995'lerde filan kasete okunmuş sazla beraber, fıttırdı millet, böyle şiir mi olur, ne güzel, diye…" cümleleriyle bestelendikten sonra şiirin popülaritesinin artmasını yarı sitemkar bir tavırla ortaya koyar. Şair, bununla beraber daha iyi ve vurgulu şiirleri olduğunu fakat bunların bilinmediğini, yalnızca kulağa hitap edildiği vakit bir şiirin değer kazandığına dair görüşlerini ifade eder.
🔹 Şiiri besteleyen Musa Eroğlu ise Abdurrahim Karakoç ve Mihriban şiiri ile ilgili şu cümleleri sarf eder:
"Keşke diğer sanatçılar de benim gibi Karakoç'un şiirlerini besteleseydi. 500 tane bestesi olsaydı. Müzik insanları Karakoç'u, onun edebiyat çizgisini keşfedemedi. Değerli Karakoç'un sevdaya dair çok güzel ifadeleri, şiirleri var. Ben Karakoç'un dünya görüşüyle değil şair, ozan yönüyle ilgileniyorum ve ondan etkileniyorum. Aynı ülkede yaşayan şairler, ozanlar ve sanatçılar birbirinden etkilenir. Çünkü ülkenin ortak kültürüyle, değerleriyle büyüyor, aynı havayı soluyorsunuz."
🔹 Musa Eroğlu, 'Mihriban' gibi şairin bestelenmeye değer çok şiiri olduğunun farkındadır. Zira Abdurrahim Karakoç'un tüm ideolojik ayrımları öteleyen sanat çizgisi, türküler aracılığıyla ortak bir payede buluşmaya daha sağlam bir zemin hazırlar.
🔹 Abdurrahim Karakoç'un en büyük yeğeni Oğuz Karakoç , 9 Temmuz 2019 tarihinde bir gazeteye verdiği röportajda Mihriban şiiri ile ilgili önemli noktalara değinir. Oğuz Karakoç, şiirle ilgili çıkan hikayelerin hepsinin yanlış anlatıldığını dile getirir. Oğuz Karakoç, ''Üzülerek söylüyorum ki, Abdurrahim Karakoç'un ter temiz ve ölümsüz aşkını anlatan bu şiir, ne yazık ki internette ve dizilerde reyting uğruna çok farklı şekilde yorumlanıyor. Biz buna Karakoç ailesi olarak üzülüyoruz'' cümlelerini kurar.
🔹 Tevatürlerde iddia edildiğinin aksine olay Kahramanmaraş'ta geçmez. Oğuz Karakoç'un aktardığına göre bu aşkın filizlenmesi, "Güneydoğu Anadolu bölgesinde, amcam ve aşık olduğu kişinin katıldığı bir etkinlikte olmuştur."
🔹 Oğuz Karakoç, ikilinin tanışma sürecini "Bir turizm alanında tanışmışlar. Her ikisinin de bulunduğu bir ortamda bir aylık süren bir tanışma süreci olmuştur. Şiirleri de takip ettiğimizde zaten görüşmenin ilerleyen zamanlarda da devam ettiği görülüyor. Bunu ben söylemiyorum, amcamın şiirlerini okuyup takip ederseniz gerçek ortaya çıkar." cümleleriyle anlatır.
🔹 Sonuç olarak Oğuz Karakoç, "Ama şunu söyleyebilirim ki, bu aşk bir iki günlük bir aşk değildir. Karşılıklı bir sevgi vardır. Anlatılanların, yerleri farklıdır. Burada güzel olan bu aşk hikayesidir." diyerek şiirin arkasındaki öyküyü her türlü yanlış bilgiden arındırır.
🔹 "Lambada titreyen alevi üşüten" Karakoç'un sevgisi elbette basite indirgenecek ve hakkında yalan yanlış öyküler çıkarılarak geçiştirilecek bir sevgi değildir. Okuyucular da sonsuza kadar bu şiirin arkasında yatan öyküye tam manasıyla vakıf olamasalar da usta şaire böyle bir şiir yazdığı için her daim minnet duyacaklardır… "Çözemedim çözülmüyor Mihriban"
"Tarife sığmıyor aşkın anlamı Ancak çeken bilir bu derdi, gamı Bir kördüğüm baştan sona tamamı Çözemedim çözülmüyor Mihriban!"