Arama

Ahmet Hamdi Tanpınar - Beş Şehir kitabından alıntılar

Ahmed Hamdi Tanpınar'ın deneme tarzında yazdığı şehir monografilerini ihtiva eden eseri Beş Şehir, hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyakı konu alır. Tanpınar'ın deneme tarzının bir örneği olan Bursa'da Zaman isimli yazısı, Beş Şehir adlı kitabın da ilk nüvesini teşkil eder. Bu yazıyı aralıklarla Ankara, Erzurum ve İstanbul yazıları takip eder. Tanpınar son olarak Konya'yı da ilave edip kitabını bütünleştirerek, ilk baskısını gerçekleştirir. Tanpınar'ın şehirlerin tarihi ve kültürel maceraları ile ümitlerini aksettirdiği Beş Şehir isimli kitabından alıntılar derledik.

  • 10
  • 23

"Yaşanmış hayat unutulmuyor, ne de büsbütün kayboluyor, ne yapıp yapıp bugünün veyahut dünün terkibine giriyor."

  • 11
  • 23

"Bir Türk şehrinden bahsedip de Evliya Çelebi'yi hatırlamamak kabil değildir. Cetlerimizden iki kişi vatan haritasını benimsemişlerdir. Bunlardan birincisi Mimar Sinan'dır. XVI. asır Türkiye'sini onun eserlerinden bulmak daima mümkündür. İmparatorluğun bu dehadan payını almamış pek az büyük şehri vardır. O kadar ki Sinan denilince gözümün önünde son derece nisbetli yontulmuş bir mücevher dizisine benzeyen irili ufaklı binalar, tâ Macaristan içerisinden başlayarak Akdeniz'e ve Basra Körfezi'ne kadar iner. İkincisi başlı başına bir vatan aynası olan Evliya Çelebi'dir. Bu ayna bazen ufak ilâvelerle, fakat daima aslın büyük çizgilerine sadık kalarak, bütün XVII.asır Türkiye'sini verir. Evliya Çelebi'nin Ankara'sı muasırı olan yahut sonradan gelen seyyahlarınkine pek benzemez. Daha ziyade fantastik bir sergüzeştin etrafında toplanır."

  • 12
  • 23

Ahmet Hamdi Tanpınar, 1939'da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde yeni kurulan "19. Asır Türk Edebiyatı Kürsüsü"nde profesör olarak görev aldı.

Tanpınar'ın 1948'de tefrika halinde yayımlanan "Huzur" eseri, 1949'da kitap haline getirilerek okuyucuyla buluştu.

  • 13
  • 23

"Belki Millî Mücadele yıllarının bıraktığı bir tesirdir, belki doğrudan doğruya çelik zırhlarını giymiş ortada dolaşan bir eski zaman silâhşoruna benzeyen kalesinin bir telkinidir; Ankara, bana daima dâsitanî ve muharip göründü. Şurası var ki şehrin vaziyeti de buna müsaittir."

  • 14
  • 23

"Önümüzde henüz sararmaya yüz tutmuş ekinleriyle emsalsiz bir panorama dalgalanıyordu."

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN