Ahmet Hamdi Tanpınar’ın yaşamına ışık tutan günlükleri
Ahmet Hamdi Tanpınar, edebiyatımızın başyapıtları niteliğindeki Huzur, Saatleri Ayarlama Enstitüsü ve Sahnenin Dışındakiler romanlarının "eşikte duran" yazarı... Tanpınar hakkında gerek okul hayatımızdan, gerekse şahsi ilgilerimizden kaynaklı pek çok malumata sahip olabiliriz. Peki, edebiyatımızın usta yazarı ve şairi Tanpınar'ı ne kadar iyi tanıyoruz dersiniz? Zira günlüklerini okuduğumuzda bambaşka bir Tanpınar portresi çıkıyor karşımıza. Gelin, "Bu defteri seviyorum. Benden sonra okunacağını düşünüyorum. Hoşuma gidiyor" cümlesini kuran Tanpınar'ın, bizi farklı çehreleriyle karşılayan günlükleri çerçevesinde yaşamının kıyısında gezinelim…
Giriş Tarihi: 23.06.2021
16:23
Güncelleme Tarihi: 23.06.2022
10:11
Sesli dinlemek için tıklayınız.
🔶 Tanpınar'ın yaşamı boyunca mücadele ettiği en büyük sorunlardan biri de parasızlık.
🔶 Maddi kaygılarını günlükteki metinlerine de yansıtan Tanpınar'ın parasızlık sorunu, bilhassa yurt dışı gezilerinde daha fazla kendisini gösterir. Bu sorun şahsi yaşantısını önemli ölçüde iştigal eder.
"Parasızlığım bazı hastalıklar gibi hemen hemen hiçten başladı, büyüdü, çoğaldı, beni altına aldı. Etrafım alacaklı ile dolu. Cebimde borç senetleri var. Şu anda yalnız borçla ve atıfetle yaşıyorum ve borç beni çıldırtacak."
"Para dünyada oldukça namuslu insan bulunamaz"
(x) Ahmet Hamdi Tanpınar romanlarının gizli kahramanı: Zaman
ÇALIŞAMAMAKTAN MUZDARİP BİR YAZAR
🔶 Tanpınar'ın günlüklerinde en çok muzdarip olduğu konuların başında, çalışamamak ve eser verememek gelir.
"Hülyaya sarf ettiğim saatleri çalışmaya sarf edebilsem…"
"Kendimse, hiçbir fikri sonuna kadar götüremeyecek, iki satır dahi yazamayacak hâldeyim."
"Okunmamak bir muharrir için en üzücü, çalışamamak daha üzücü şey."
"Ne romana ne de başka bir şeye çalışabiliyorum. Her şey durgun. Her şey tükenmiş gibi."
"Çalışamıyorum. Yine hiçbir şey yok."
"Hiçbir şey yazamıyorum. Ne de düşünebiliyorum."
TANPINAR'IN YARIM İŞLERİNİ BİTİRMEDEN ÖLME KORKUSU
🔶 Tanpınar'ın sağlık sorunları ve parasızlık durumları verimli çalışmasını engeller. En büyük korkusu ise yarım işlerini bitirmeden ölmektir.
"Hiçbir şeyi bitiremiyorum... Gece yarısı öksürükle uyandım ve ilk defa gelecek seneye çıkamam korkusu aklıma geldi. Ciddiyetle geldi. Hiçbir şeyi bitirmeden ölmek istemiyorum. O kadar eser ve kullanmadığım o kadar kelime varken..."
"Bugünlerde masamı temizlemeğe mecburum! Dikkat! Yoksa şarkılar yarıda kalacak!" cümlesiyle yansıttığı bu endişe, günlüğün bundan sonraki bütün sayfalarında kendisini gösterir.
VIDEO
ESERLERİ ÜZERİNE YAPTIĞI DEĞERLENDİRMELER
Tanpınar'ın en zorlanarak yazdığı eser: Beş Şehir
🔶 Tanpınar, günlüklerinde eserlerine dair değerlendirmelerde de bulunur. Bunlardan biri, en zorlanarak yazdığı eser olarak tarif ettiği Beş Şehir'dir.
"Bugün evden çıkmadım, Beş Şehir'in tashihlerini yaptım. Asıl milliyetçi Yahya Kemal ile benim. Hiçbir şeyi inkar etmiyorum. Her şeyi ve tüm tarihi yaşıyorum. Yalnız kitap daha mükemmel, daha planlı olabilirdi. Çok şişkin cümleler, indî mülahazalar ve tekrarlar var. Bazı şeyler ise büsbütün unutmuşum. Yahut böyle görecekler. Çünkü hakikatte kendimi en fazla zorlayarak yazdığım kitaptır. Sayfa sayfa, hatta cümle cümle bulmaya, aramaya mecbur kaldım. Beşir Şehir mutlak kısırlıkla mutlak yazmak hevesinin bir mahsulüdür. Kırk yaşımdan sonra yazıya başlamak… Hemen her cümle bir edat ve zarfla başlıyor. Feci çirkin, hatta iğrenç"
Muazzam bir karikatür: Saatleri Ayarlama Enstitüsü
🔶 Tanpınar'ın günlüklerinde yer verdiği eserlerden biri de Saatleri Ayarlama Enstitüsü 'dür.
🔶 En sevilen romanlarından biri olan Saatleri Ayarlama Enstitüsü 20 Haziran-30 Eylül 1954 arasında Yeni İstanbul gazetesinde tefrika edilir. Tanpınar roman hakkında şu değerlendirmelerde bulunur:
"Hakikat şu ki Saatleri Ayarlama Enstitüsü muazzam bir karikatür oldu."
(x) Edebiyatımızın başyapıtlarından Saatleri Ayarlama Enstitüsü hakkında 10 bilgi
DOĞU'YU BİLMEDEN NASIL AYDIN OLUNABİLİR?
🔶 Tanpınar'ın eserlerinde işlediği en yaygın mesele Doğu-Batı çatışmasıdır.
🔶 Romanlarının arka planında bu unsurlara dair önemli çıkarımlar sunan Tanpınar, günlüklerinde de Doğu-Batı meselesini aydınlar üzerinden ele alır. Tanpınar hakiki aydının öncelikle kendi kültür ve medeniyetini tanıması gerektiğini düşünür.
"Halkı görünce ya sırıtıp soytarılık yapıyoruz yahut da ona, düpedüz ona sırt çeviriyoruz. Bu elbette sadece bizim gibi yaşamadığı için değil; biraz da onunla birleşme yollarımızın yokluğundan. Sosyalist bir rejimin zorla hâlledeceği sanılan -dayak zoruyla- bu noktayı bir tarafa bırakalım, Şark'ı bilmeyen ve bizi en basit unsurlarımızla tanımayan bir insan ne dereceye kadar kendisini -Türklüğünü inkâr etmemek şartıyla- hakiki münevver addedebilir? Kültür veya medeniyet, région, vatan ve dünya olmak üzere genişler."