Arama

Ahmet Rasim'in gözünden İstanbul'da bahar

Mart ayını da yavaş yavaş uğurladığımız bu günlerde, baharın sıcaklığı daha da fazla kendisini hissettirmeye başladı. Güneşin göz kırptığı bu zamanlardaki mutluluk acaba her zamanın ortak hissi miydi? Bundan yüz sene evvel de baharın coşkusu insanın yüreğini kaplıyor muydu? 1907 yılında kaleme aldığı yazılarıyla bu sorunun cevabını Ahmet Rasim verdi. Baharla edebiyatın gücünü birleştirip tüm olumsuz düşüncelerden sıyrılan yazısında mutfaktan tarihe, gündelik hayattan kendisiyle yaptığı söyleşilere kadar birçok şeyden bahsediyor.

Çirozcular ekseriya kadın işçi çalıştırırlar. Bunlar iki kısma ayrılır: Bir kısmı bağırsak ve öteberisini çekip atar, diğer kısmı bunları sayıya kolaylık olsun diye yirmi beşer yirmi beşer bağlayarak dizi yapar. Bu diziler kıyıda suların akışına elverişli bir tarzda yapılmış havuzlara atılıp güzelce yıkanır.

Sonra yine o sahil üzerine kurulmuş sergilere asılır. Beş altı gün kendi haline bırakılır. Ondan sonra taşlık ve güneşlik yerlere serilir, her altı saatte bir çevrilerek on iki saat sonra toplanır. Balık sergideyken hava bozacak olursa çadırlara alınır. İşte, çiroz budur. Pişirildiği zaman yağ yanığı gibi iğrenç bir koku verir.

  • 9
  • 17
USKUMRU, BALIK TÜRLERİNİN PATLICANIDIR
USKUMRU, BALIK TÜRLERİNİN PATLICANIDIR

Uskumru, balık türlerinin patlıcanıdır. Izgarası, tavası, pilakisi, papaz yahnisi, haşlaması, dolması, tuzlaması, tuzlaması, turşusu, tütünlüsü, çirozu olur. İngilizler bunu başka bir türlü pişiriyorlar. Yemekten yarım saat evvel kaynar ve tuzlu su içine atıp güzelce haşlıyorlar. Fakat kaynar su fokurdamayacak, hem muntazam hem de aheste olacak.

Sonra süzgece alıyorlar. Üzerine pirzola, biftek ve emsali et yemeklerine konulan sebzeler gibi iri taneli ve yeşile çalar bir nevi frenk üzümünden bir garnitür koyup ayrıca da tereyağlı bir salça yapıyorlar. Kim bilir ne kadar selim bir zevke uyar.

  • 10
  • 17
O ZAMANLARDA BÜLBÜLLERİN MESKENİ NERESİYDİ?
O ZAMANLARDA BÜLBÜLLERİN MESKENİ NERESİYDİ?

Hızır gününe baharın ilk günü denildiğini türkücü bülbül her nasılsa birinden duymuş ve o gün akşama kadar şakımaktan kendisini alamayarak Göksu vadisi ile Bahariye'yi, Çamlıca'yı, Çengelköy'ü, hasılı Boğaziçi'nin ne kadar koruluk, ağaçlık, çemenlik yeri varsa, hepsini nağmeleriyle, demleriyel eşi yok bir neşe alemine döndürmüş de her nedense başka taraflarda ötmemiş.

Haydarpaşa taraflarında sesi çıkmadığını temin edenler bunu o tarafta Duvar denilen yerde salıncaklar, kahve çadırları, ufak tefek oyun mahalleri kurulmakla beraber davul, zurna çalınmasına, sucu, limonatacı, kuru yemişçi, kurabiyeci, helvacı, muhallebici seslerine dayandırıyorlar.

  • 11
  • 17
ŞEHRİN RUTUBETLİ HAVASI HİÇ DEĞİŞMEMİŞ
ŞEHRİN RUTUBETLİ HAVASI HİÇ DEĞİŞMEMİŞ

Dikkat ediliyor mu? Bazen şehrimizin rutubetli ve çukur yerlerini sis basıyor. Dün sabah Kartal ve Maltepe taraflarındaki dağ aralarında yere inmiş bulutlar görünüyordu. Zaten sis ile bulut arasındaki fark, birinin yerde ötekisinin gökte olmasıdır. Bu tabiat hadisesini yapan birtakım küçük su kürecikleridir ki bir mercekle bakılırsa bu yuvarlakların sabun kabarcıkları gibi içi boş olduğu görülür. Aralarında çiğ ile büyük ayrılık vardır.

  • 12
  • 17

Çiğ düştü mü toprak daima havadan soğuk, sis bastı mı toprak havadan sıcak demektir. Havaların şimdiki gidişine göre bizde de ilkbahar sisleri başlayacaktır. Bunların bazen fena kokan bir yanı vardır. Bu fena kokan, işte o sabun kabarcığı gibi kof olan yuvarlakçığın havada tuttuğu yabancı maddeden ileri geliyor, bilhassa insan sıhhatine az çok dokunan miyasmalarda bulunuyormuş. Doktor diyor ki: "Bu sislerden korunmak için gerek ilkbaharda, gerek sonbaharda sabahleyin aç karnına sokağa fırlamamalı. Akşam yün elbise giyilmemeli."

İnsanlar neden anlamazlar ki sisten anlamasınlar. Hele bizim denizciler sabahleyin az pusarık olur da birdenbire dağılırsa bütün gün hava açık olacağına inanırlar.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN