Arama

Ahmet Semih Mümtaz'ın Eski İstanbul Konakları kitabından alıntılar

Ahmet Semih Mümtaz'ın çeşitli gazete ve dergilerde kaleme aldığı yazılar genelde, yakın tarihle ilgili birçok bilgi ve hatırayı içerir. Bu eseri ise eski İstanbul'un konak yaşantısına ait yazılarının derlenmesinden oluşur. Bugün artık tarihe karışıp hayal olmuş eski konaklardaki üç kuşağı bir arada tutan gelenekler, kadın ve çocukların dünyası, eski İstanbul'daki ünlü paşa konaklarıyla ilgili bilinmeyen anılar, akıcı ve hoş bir anlatımla okuyucuya sunulur. Sizler için Ahmet Semih Mümtaz'ın Eski İstanbul Konakları kitabından alıntıları derledik.

"Misafir yatak takımlarını muhafaza eden odalarındaki dolaplar hesapsızdı. Ve bu misafirlere yetişmek için ayrıca bir servis ekibi vardı: Yatakçı baş kalfaları ve maiyeti gibi... Bunları doyurmak da bir mesele idi. Hemen her büyük bir kalfanın odasına tahsis edilmiş tablalar, birkaç tane misafir sofrası, hanımefendinin yemek odasındaki muhteşem sofra ve her takımda altı yedi türlü yemek; sabah akşam kurulan sofralarda ev halkına ve misafirlere takdim olunurdu. Bu da vardı; bu yemekler kemal-i neşe ve inşirahla ekl olunurdu. Hele Zeynep Hanımefendi'nin bir âdeti vardı: Yemeğe otururken ve kalkarken eller açılır, Cenab-ı Hakk'a şükredilirdi."

"Bebek'te güzel kayıkhaneler de vardı. Bazıları yalıların alt katlarında, bazıları da Bebek Koyu'nda yerleşmişlerdi ve şuna buna ait idiler. Oracıkta bazı ufacık yalılar vardı. Soğancızade Ali Bey'in yalıcıkları hep burada idiler ve meşhur bostanın ön tarafındaki kıyılarda bina edilmişlerdi."

  • 10
  • 16

"Konaklarda selamlık daireleri derecelerine göre hizmetlere ayrılan ağalara, uşaklara teslim olunarak bunlara başağa ve hepsine kâhya efendi nezaret ederdi. Bu böyle olduğu gibi, küçük konaklar ve orta halli evlerde dahi eğer bir uşak ve bir ayvaz varsa, selamlığın bütün işlerini görürlerdi. Aşçılar mutlaka erkekti. Haremde yapılan yemekler fevkalade faslından ma'dud ve muhteremdiler. Halayıkları, uşakları var olmayan hanelerde de bu hizmetleri evin hanımı yapardı ve zevcinden eve yalnız erzak getirmesini isterdi. Pazarlardan sebzeleri, etleri efendileri alır getirirlerdi ve her ay kilerlerini doldurarak, kolayca halli dava ederlerdi. Bunların hepsi demekti ki evvel zaman içinde bir aile meşgalesi vardı ve bu herkesi evine sımsıkı bağlardı. Amma istisnası yok muydu? Elbette vardı. Fakat bunlar o bağların aralarından birer kaçamak mahiyetinde kalırlardı. Ekseriyetle işin ucu kaçırılmazdı."

  • 11
  • 16

"Bizim çocukluğumuzda oturduğumuz, gördüğümüz, misafirliklerinde bulunduğumuz evlerde evvela zaman taksim edilmişti; kronometre gibi işlerdi. Kalkmak, yatmak, kahvaltı etmek, yemek yemek vakitleri muayyendi."

  • 12
  • 16

"Okumak zevki ve gururu haremde de vardı. Hanımefendiler, evdeki yaşlı kadınlar, hatta bacılar Kur'an-ı Kerim okurlardı. Okuttukları kızlara namazın erkânını ve surelerini öğretir; ezberletirler; masal gibi yazılmış kitapları okurlardı. Ve sıra ile nöbetle okurlardı; ötekiler de dinlerlerdi."

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN