Arama

Modern Türk edebiyatının öncüsü: Yusuf Atılgan

Tedirgin Bay C, basit görünüşlü ancak içinde derin kuyular olan Zebercet, çalışkan köy çocuğu Selim…Tüm bu karakterlere hayat veren Yusuf Atılgan, edebiyatımıza az ama unutulmaz eserler armağan etti. Eserlerinde yalnızlık temasını büyük bir incelik ve titizlikle işleyen usta kalem, kullandığı dil, roman teknikleri ve farklı üslubu ile postmodern edebiyatın öncülerindendi. Şahsına münhasır her roman karakteri ile edebiyatımızda iz bırakan Atılgan'ı vefatının yıl dönümünde tekrar anıyoruz.

"Yakınlarından söz etmezdi pek, çöküntü altında toptan ölümlerin acısını yenilememek için belki"

◾ 1949'da annesinin isteğiyle Sabahat Hanım'la evlenir. Futbol, edebiyat ve sinemadan sonra üçüncü tutkusudur. 1950'de köyün gençlerinden bir takım oluşturup Hacırahmanlıspor futbol kulübünü kurar. Aynı zamanda kulübün başkanı, takımın da forvetidir.

◾ Manisa ve çevresinde çeşitli maçlara çıkarlar. Atılgan, her maç sonrası takımın formalarını eşine yıkatır ve bir sonraki maça hazır olmasını sağlar. Kulübün finans, seyahat ve saha işlerinin tümüyle ilgilenir.

"Kaçılır mı hep? Bu tedirginlik yaşanır mı boyuna? Bilinmeyenin tedirginliği"

◾ Uzun sürmeyen ve boşanma ile neticelenen evliliğinin ardından usta yazar, kendini daha çok edebiyata verir.

◾ Tercüman Gazetesi'nin açtığı öykü yarışmasına kardeşi Turgut'un ısrarları üzerine iki öyküsünün gönderilmesine izin verir. Kardeşi, "Kümesin Ötesi" adlı öyküsünü Ziya Atılgan imzasıyla ve "Evdeki" adlı öyküsünü de Nevzat Çorum mahlasıyla yarışmaya gönderir. Yarışmaya gönderilen 800'e yakın öykü arasından "Evdeki" öyküsü yarışmada birinciliği, "Kümesin Ötesi" öyküsü ise yedinciliği kazanır. Atılgan, tüm olup bitenleri köyünden izlemektedir.

Yusuf Atılgan ne kimliğini açıklar ne de ödülleri almaya gider. Onun için hikâyelerinin dereceye girmesi yeterlidir.

Gazetede çıkan bir ilanda "Birinciliği kazanan Nevzat Çorum'un resmi hâlâ gazetemize gelmediği için kendisini memleket efkârına henüz tanıtabilmiş değiliz. Gönderdiği hikâyeye adresini de koymadığı için şimdilik meçhul bir kahraman olarak kıymet kazanmış bulunmaktadır. Bu değerli arkadaşın, bir an evvel kendisini tanıtmasını rica etmekteyiz." ifadeleri yer alır.

Aylak Adam'dan insanlığa dair 25 çarpıcı alıntı

"Bir eylemin ertesini sonuçlarını söze alabilirse ya da bunlara kayıtsız kalabilirse insanın yapamayacağı şey yoktu."

◾ 1958 yılında Yunus Nadi Roman Yarışması'na "Aylak Adam" romanıyla başvurur.

◾ Seçici kurulu Halide Edip Adıvar, Azra Erhat, Sabahattin Eyuboğlu, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Orhan Kemal, Behçet Necatigil, Vâlâ Nureddin, Haldun Taner ve Cevat Fehmi Başkut'tan oluşan yarışmada ikinci olur.

Aynı yarışmada birinciliği, Fakir Baykurt'un Yılanların Öcü alır.

"Değişmez tek bir kesinlik vardı insan için: Ölüm."

◾ Gazetede, kazanan eserlerle ilgili olarak jüri üyelerinin görüşleri yayımlanır. Herkes Baykurt'un eserinden söz ederken Necatigil "Birincilik için oyumu Yusuf Atılgan'ın Aylak Adam'ına verdim" der.

↪ Orhan Kemal pek sevmemiştir Yusuf Atılgan'ın Aylak Adam'ını ve şöyle der: "...O da güzel roman doğrusu. Oğlanın romancı dokusu var. Kumaş iyi kumaş. İşçilik güzel. Beliriyor. Ama romanın meselesi ne? Getirdiği yorum ne? (...) Romanın kapağını kapatınca bana vermek istediği, bana duyurmak zahmetine katlandığı mesaj ne? Kaypak bir mesajı var ama bir roman için, hem de iyi bir roman için bu yetmez..."

◾ Aylak Adam, 1959'da kitaplaştırılır.

  • 10
  • 16

"Bedenin dayanma gücünü zorlamak da bir çeşit kendini öldürmek değil miydi?"

◾ "Aylak Adam" romanı, Atılgan'ın hayatını bundan sonra devam ettireceği kadınla tanışmasına da vesile olur. Ankara Devlet Konservatuarı öğrencisi Serpil Gence, roman kahramanlarından "B"yi kendine oldukça yakın bulur. Usta kalemin adresini bularak ona mektup yazar. Mektuplaşmaya ve sonrasında Manisa'da ve Ankara'da görüşmeye başlarlar. Gence, usta yazar ile tanışma serüvenini şöyle anlatır:

"Dedim ki ben bu adamı bulacağım. Körse de topalsa da fark etmez. Ondan sonra da ne olur ne biter bilemem. Aylak Adam'da da içten içe hissedersiniz; 'hem çok hoş biri hem tekin değil bu adam' dersiniz. Korkutucu bir yanı vardır. Belki yaklaşabilirsiniz, belki ele geçirebilirsiniz ama sonuna kadar da problem olacak biri olabilir. Çok rasyonel şeyler değil tabii. Sadece sezgiler. Ama aradım. Üç ay kadar Ankara'da iz sürdüm. Bulamadım. Kalktım İstanbul'a geldim. Arkadaşımın yardımıyla yayınevinden Manisa'nın bir köyünde yaşadığını öğrendim. Oturdum mektup yazdım. Çok gençtim, İstanbul'a gelmem bile sorundu. Manisa'ya gidemedim. O sırada Aylak Adam çok popüler olmuş, o da beş yüze yakın mektup almış. Hiç sevmezdi o tür şeyleri. Mektuplara baksın, cevaplar yazsın; ilgili değildi hiç. Bir tek bana cevap vereceği tutmuş. Sonra bir yıl kadar mektuplaştık. Sonra geldi İstanbul'da buluştuk."

◾ 1973'de Bilgi Yayınları arasında çıkan ikinci romanı "Anayurt Oteli"nin yayımlanmasından sonra, Serpil Gence ile on dört sene süren görüşmeleri, evlilikle neticelenir.

"Zebercet" karakteriyle bir nevi kendisini yansıtmış olan Atılgan, büyük bir tutkuyla bağlandığı Gence'ye yalnızca ikisinin çözebileceği türden şifrelerle dolu bu romanı ithaf eder.

Gence, bu sırada Arena Tiyatrosu'nda oyunlarda oynar ve bu yüzden İstanbul'a taşınmıştır. Romanı bir kitapçıdan alır. Ancak romanı bitirmeden doğruca Manisa'nın yolunu tutar. Yusuf Atılgan, Serpil Gence ile 1976'da evlendikten sonra artık İstanbul'a yerleşir.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN