Alışılmış yalnızlığın ters köşesindeki yazar: Yusuf Atılgan
Az yazdı ama çok tanındı. 28 yaşındaki tedirgin Bay C.'si, dışarıdan bakıldığında sıradan ve basit görünüşe sahip ama içinde derin kuyuları olan Zebercet'i, çalışkan iş bilir köy çocuğu Selim'i, bunların yanında Hacırahmanlıspor Futbol Kulübü… İşte, tüm bu eserlerin başmimarı Yusuf Atılgan'ı vefatının yıl dönümünde yeniden sizlerle buluşturuyoruz.
Giriş Tarihi: 26.06.2019
10:40
Güncelleme Tarihi: 09.10.2021
09:39
1979 yılında oğlu Mehmet dünyaya gelir. Oğluna fazlasıyla düşkündür ve oğluna daha iyi bir gelecek sunabilmek adına 1980'de Milliyet (sonra Karacan) Yayınları'nda danışmanlık ve çevirmenlik; sonrasında ise Can Yayınları'nda redaktörlük yapar.
"Babam öldüğünde 10 yaşındaydım. Sonuçta çocuktum elbette. Herhangi bir eserini de okumuş değildim o zaman. Gerçi "Ekmek Elden Süt Memeden"i okumuştum ama o kadar. Gündelik hayatında nasıl biriydi diye sorarsanız, bana karşı çok sevgi dolu, şefkatli, ilgili bir babaydı. Annem kadar, hatta dönem dönem annemden daha fazla benimle ilgilendiğini hatırlıyorum. İkisinin ayrı ayrı çalıştığı dönemler vardı. Karacan ve Can Yayınları'nda benim dört yaşıma kadar olan dönemde mesaili çalışıyordu. Bu yüzden çocukluğumun hatırlayabildiğim döneminin oldukça uzun bir zamanını babamla geçirdim diyebilirim. Belediye otobüsüne binip alakalı alakasız yerlere giderdik. Ya da gittiği yerlere beni de alır götürürdü. Çalıştığı dönemlerde beni Karacan Yayınları'na götürdüğünü, orada esnaf lokantalarında yemek yediğimiz zamanları da hatırlıyorum. Küçük Çamlıca'yı çok severdi. Orada, tepede bir melengeç ağacı vardı. Ona "koca melengeç" derdi, altında oturup çay içerdik. Vapura binmeyi çok severdi. Bütün vapurların ismini, nerede yapıldığını falan bilirdi mesela. Özellikle daha eski vapurlar, İnkılap gibi, Sarayburnu gibi... Bu isimlere dikkatimi çeker, "bak bu İskoçya'da yapılan vapurlardan o yüzden bizim burada Haliç'te yapılanlara oranla daha derindir" derdi. Beni daha o yaşta şehirde gezdirerek bende bir kent bilinci oluşturmaya çalışıyor gibiydi. Şehrin dokusu, kültür mirasıyla ilgili ufak tefek şeylere dikkatimi çekmeye çalışırdı."
KİTAPTAN UYARLANDI, ÖDÜLE DOYMADI
"Anayurt Oteli" Ömer Kavur tarafından aynı adla sinemaya aktarılır. Türk Sineması'nda önemli ve ayrı bir yeri olan bu film, Antalya Altın Portakal, Uluslararası Sinema Eleştirmenleri Federasyonu, Venedik, Valencia ve Nantes, Üç Kıta Film Şenliği ödüllerini alır.
YARIM KALAN HAYATTAN YARIM KALAN KİTAP
Atılgan; önce "İşkence" adını koyduğu "Canistan" adlı romanını tamamlayamamıştır. Ancak tamamlanmamış bu roman, 2000 yılında Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanır.
"Duruşma, yargıç, tanık ve sanık" adlı dört bölümden oluşan kitap, eski bir hesaplaşmayı anlatır. Atılgan bu dönemde zorlu bir yazım süreci geçirir. Bir keresinde Enis Batur'a "Çok düzayak gidiyor" diyerek sıkıntısını aktarır. Bir süre sonra, kitabın "sanık" bölümünü tamamlayamadan aramızdan ayrılır.
"Sustu. Konuşmak gereksizdi. Bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti. Biliyordu; anlamazlardı."
1989 senesi Atılgan'ın hastalıklarla boğuştuğu ve öldüğü senedir. Böbrek taşı düşürür, fıtık ameliyatı olur, beynindeki kan pıhtısını aldırmak için bir operasyon geçirmek zorunda kalır. 9 Ekim'de de bir kalp krizi sonucu hayata gözlerini yumar. Bugün mezarı Üsküdar Bülbül Deresi'ndedir.
İlk romanı "Aylak Adam" la modern Türk edebiyatı içinde çok önemli bir yere sahip olan Yusuf Atılgan, özellikle yabancılaşma ve bunun zorunlu sonucu yalnızlık temasını başarıyla işleyen bir yazar olarak tanındı.
"Anayurt Oteli "nde iletişimsizlik, yaşamın anlamsızlığı, olayların rasyonel bir biçimde açıklanamayacağı, davranışların nedeninin bilinemeyeceği bir tezi işledi.
Yusuf Atılgan ilk romanı Aylak Adam'da klasik anlatı yöntemlerinden yararlanırken Anayurt Oteli'ni daha değişik bir yöntemle "saçma kavramının göstergesi olarak " kurmaya çalışmıştı.
Tek öykü kitabı "Varlık" ve "a" dergilerinde yayımladığı, gene çağdaş bireyin yalnızlık ve açmazları çerçevesinde örülmüş ağırlıklı olarak iç gözlem ve deneyime yaslanan öyküler toplamı olan "Bodur Minareden Öte " adlı kitaptı.
"Ekmek Elden Süt Memeden " adlı bir de çocuk kitabı bulunuyor.
Çağdaş bireyi aşk ve yalnızlık temaları çerçevesinde ve dildeki yalınlığının çarpıcılığıyla ileten Yusuf Atılgan, ele aldığı konular kadar o konulara yaklaşım biçimi ve işleyişiyle de farklılaşır ve Türk romanında modern anlatının öncüleri arasında yerini alır.