Beyitlerin manasını kavramanıza yardımcı olacak 15 mazmun
Mazmun kelime anlamı olarak "anlam, kavram" demektir. Edebiyatta, bazı düşüncelerin ifadesinde kullanılan klişeleşmiş söz ve anlatımlara denir. Edebiyattaki terim anlamı "bir şeyin özelliklerini çağrıştıracak kelime grupları içinde gizlemek"tir. Divan edebiyatında şairler tarafından sıkça kullanılan bir kavramdır. Her edebiyatta olduğu gibi, divan edebiyatının da kendine özgü bir düşünce, zevk ve hayal dünyası mevcuttur. İşte divan edebiyatının hayal dünyasını anlamanıza yardımcı olacak 15 mazmun...
Giriş Tarihi: 13.04.2020
09:38
Hal, "ben, vücutta meydana gelen nokta" anlamında kullanılır. Edebiyatta genellikle yüzde bulunan benler ve bu benlerin rengi ile küçüklüğünden sık sık bahsedilir. Daha çok yanak, saç, kaş, ayva tüyleri ve dudak ile birlikte kullanılır. Hâl( durum, keyfiyet) kelimesiyle cinaslar kurar. Ben olarak her şeyden önce o bir noktadır. Bu nokta güzellik sayfasına(yanağa) zülüf kaleminden damlamıştır. Zülüf cemal kelimesinin cim'i olunca bende onun içindeki nokta olur. Bazen benin dâne olduğunu görürüz. Bu durumda gönül bir kuştur, saçlar da tuzaktır.
Hâli sevdâsında gönlüm düştü zülfü bendine Mürg-i miskîndir düşer dâne görüp dâm üstüne
Ahmed Paşa
Çizgi, yazı, el yazısı, mektup, ferman gibi birçok mânâlardan başka genç kimsenin yanağında ve dudağında çıkan ince tüy mânâsına da gelmektedir. Şâirlerimiz bu mânâlara göre birçok sanatlar, mazmûnlar yaratmışlardır.
Hemen her şâirin bütün gazellerinde bu hatt mazmûnuna tesâdüf edilir.
Hatt-ı ruhun tâze tırâş etti yâr Geçti kılıçtan fiten-i rûzgâr
Sabrî-i Şâkir
Gece kelebeği de denilen kanatlı küçük bir böcektir. Kendini yakıncaya kadar şem (mum) ile uğraşır.
Bu kelebeğin gözleri çok küçüktür. Gündüzleri karanlık yerlerde bulunur. Ortalık kararınca gördüğü ziyâya doğru koşar. Gözleri kamaştığı için ayrılamaz ve kendini fener, lamba şişesi, mum ve ampul gibi şeylere çarpar. Bittabi nihayet kanatları vücudu yanar. Sivrisinek, tatarcık gibi haşereler de böyle çarparak yanarlar.
Şark edebiyatında pervâne şem'in, yani ışığın âşığıdır. Şuursuzca yanması da aşk sebebiyledir.
Sûz-ı dilden bî-haberdir sanmayın cânâneyi Şem'i yakmaz mı ol âteş ki yakar pervâneyi
Şeyhülislâm Yahyâ
Şem, "bal mumu" demektir. Şâirlerimiz âşıkların güzellikleriyle cezb ve fakat vefâsızlık eden sevgililerini – pervâneleri cezb edip yakan – şem'e, kendilerini de pervâneye benzetmişlerdir.
Bu itibarla şem zâlim sevgili timsali olarak kabul edilmiştir.
Kadd-i ham-geştem ile Râgıbâ yandım o ruhsâra Kemân-ı köhne-i pervânekârım nâra gösterdim
Râgıp Paşa
Rişte "iplik" anlamında kullanılır. Divan şiirinde sevgilinin saçı ve canı iplik gibi düşünülür. Can ipliği, sevgiliyle ilgili her şeye dolanır. Saçın ip oluşu ise âşıkları bağlamak, asmak vs. yönlerinden kendini gösterir. Hayali kumaş dokuduğunu söyleyerek halkı kandıran ve o civar hâkimini güya giyinmiş diyerek çıplak bırakan hikâyeye rişte-i hayâl denir. Hz. Meryem'in dokuduğu ince kumaşın ipliğine Rişte-i Meryem denir.
Vefâlar edecek oldu unutmasın ol yâr Var Emrî parmağına bağla rişte-i cânı
Emrî