Bir başka açıdan: Ara Güler'in hikayeciliği
Ara Güler uzun ömrüne birçok önemli kareyi sığdırmış, sanatın farklı yönlerine eğilmiş, her çevreden dostu olan biriydi. Adeta halkın ve İstanbul'un gözüydü. "Master of Leica" unvanını alan ve dünyadaki en iyi yedi fotoğrafçıdan biri olan Güler, 17 Ekim 2018'de tam 90 yaşındayken hayata veda etti. Bizler de Ara Güler'in kıymetli hatırasına başka bir perspektiften bakarak pek bilinmeyen hikayeci yönünü sizler için gün yüzüne çıkardık.
Giriş Tarihi: 17.10.2022
13:01
Güncelleme Tarihi: 17.10.2022
13:24
"Kıyının köşesine bir çift sandal çekilmişti. Deniz sandalların yakınına en sonunda köpükten bir şerit çizmeyi başarmıştı. Dalgalar yine kayalara çarpıyor, Kıyıdaki çakıl taşlarında beyaz köpükler bırakarak geri dönüyorlardı. Hava yine sisliydi, kentten hiç ses duyulmuyordu. Sabah rüzgârı kükremeye başladığında sisin içinden kara bir gölge çıkıp rıhtıma doğru ilerledi. Tepeden aşağı inerek yine kalın sisin içinde kayboldu."
(Ara Güler, Babil'den Sonra Yaşayacağız, Tepeden İnen Adam)
🔹
▪ Yukarıda bahsettiğimiz deniz, balıkçılar, sandallar, kıyılar, sahiller içeren bu satırlarda adı verilmemiş bir İstanbul tablosu hakimdir. Adı geçmez ama kendinizi hep İstanbul'da hissedersiniz.
Fotoğrafa adanmış bir ömür
"Saat iki buçuk. Denizcinin gözleri kapıya yöneldi. Orada binlerce mutluluk, mutluluğu bekleyenlerin yanından geçmektedir. Bilinçlerin yalıtıldığı bir ortam. Bilinçsiz dünyanın bilinçsiz kalabalığı rastgele bu kentte toplanmış sanki."
(Ara Güler, Babil'den Sonra Yaşayacağız, Köpükteki Sinekler)
🔹
▪ II. Dünya Savaşı'ndan sonra bastıran modern zaman sıkıntılarını birkaç cümleyle özetleyen Güler, duyguları ve soyut gerçekleri en yalın haliyle okuruna aktarır. Kapıya yüklediği anlamla ihtimallere dikkat çeken yazar insanların duygusal körlüğünü bilinçsizlik üzerinden ifade eder.
🔹
▪ Usta ismin çeşitli hikayelerinden alınmış olan bu pasajlarından da anlaşılıyor ki Ara Güler, gözleriyle gören, çeken ve kelimelerle hareketli fotoğraflar yazabilen biridir. Zaten fotoğraf çekerken de dünyaya muhabbetle baktığını ve asıl büyünün bu olduğunu ifade eden Güler, bizce hikayelerini de aynı duyguyla yazmıştır.