Çok yönlü bir şair portresi: Mehmet Akif Ersoy
İstanbul Fatih'te Kur'an-ı Kerim ruhuyla yoğrulmuş manevi bir iklimde yetişen Mehmet Akif Ersoy'un düşünce dünyası ve eserleri, mutlak hakikatin terennümleriyle şekillendi. Kaleme aldığı eserleriyle milli kültürümüzü ve değerlerimizi İslami perspektiften ayrılmadan yorumladı. Peki, günümüzde çok sevilen ve hakkında binlerce söz söylenen İstiklal şairimizi ne kadar iyi tanıyor ve anlıyoruz? Yazar Mustafa Özçelik, Muhit Kitap'tan çıkan "Bir Hisli Yürek Mehmet Akif Ersoy" isimli eseriyle bu soruları yanıtlıyor. Gelin Özçelik'in kitabı üzerinden Akif'e doğru bir yolculuğa çıkalım...
Giriş Tarihi: 10.02.2021
15:31
Güncelleme Tarihi: 27.12.2022
12:16
Sesli dinlemek için tıklayınız.
"İSLAM'I ASLİ ŞEKLİYLE YENİDEN GÜNDEME GETİRMEYE ÇALIŞIYORDU"
📌İslam'ı asrın idrakine söyletmek düşüncesi, bahsi geçen kesimler tarafından dini özünden uzaklaştırarak yalnızca çağa uydurmak şeklinde yansıtılıyordu. Akif'in şiirde İslami modernizmin kurucularından biri olan Cemaleddin Afgani'den etkilenmesi, ünlü şairin birtakım zümreler tarafından "modern İslamcı" olarak yaftalanmasına sebebiyet vermişti. Kitabında bu meseleye değinen Özçelik, "Acaba bu durum gerçekten böyle miydi? diyerek okuyucuyu önemli sorunun muhatabı yapıyor.
📌Bu fikri kesinlikle reddeden Özçelik, "Elbette değildi. Zira Akif, İslam konusundaki fikirleriyle yeni bir şey söylemiyordu. Bütün mesele ortaya yanlış bir İslam anlayışının çıkması ve aydınların dinden kopmalarıydı. Akif, işte tam bu noktada İslam'ı asli şekliyle yeniden gündeme getirmeye çalışıyordu." cümleleriyle konuyu aydınlığa kavuşturuyor.
➡ Nitekim Akif'i reformist olarak tanımlayanlar, milli şairimizin; "Son zamanlarda Müslümanlığı ya büsbütün ortadan kaldırmak yahut ötesini beri addederek şeraitte (dinde) bir teceddüd (yenilik) husule getirmek isteyenler türedi. Her iki grup da dinden gafildir. Şeriatın hüviyet-i hakikisine dair azıcık malumat edinmiş olsalardı dine dine yenilik sokmak şöyle dursun, onun en eski sahih şekline rücu etmek gerektiğini anlarlardı." cümlelerinden de habersiz olsa gerekler..
AKİF'E GÖRE İKİYÜZLÜ OLAN BATI!
📌Akif'in Batı medeniyetine bakışı da oldukça önemlidir. Şairin eserlerindeki konuların temel alt yapısında Batı'ya karşı görüşleri yer alır. Akif'e göre Batı'nın birbirinden çok farklı iki yüzü vardır. Biri bilim ve teknoloji anlamında ilerlememiş medeni yüzü; diğeri ise emperyalist, ahlaksız ve erdemden yoksun yüzü… Akif Batı ile ilgili düşüncelerini bu iki açıdan inceler.
📌Özçelik kitabında, Akif'in Batı medeniyetine karşı düşüncelerini Avrupa seyahatleri üzerinden anlatıyor. Akif'in Batı'nın bilim ve tekniğini ve gelişim düzeyini "kalkınmak açısından örnek almakta" bir sıkıntı görmediğini ifade ediyor.
➡Fakat Batı'nın vahşi yüzünün de farkında olan Akif, İstiklal Marşı'nda da ifade ettiği gibi bu yönünü; "Tek dişi kalmış canavar..." olarak tanımlar. Bu sebeple Batı'yı hiçbir şekilde "medeni" olarak vasıflandırmaz. Özçelik'in de ifade ettiği gibi savaşılması gereken işte Batı'nın bu vahşi yüzüdür. Akif, Safahat'ta; Batı'nın bu tavrı karşısında nasıl konumlanmamız gerektiğine yer vermiştir.
Mehmet Akif Ersoy'un Safahat'ında yer alan halk diline özgü kelimeler
AKİF'İN GENÇLER TARAFINDAN YAPTIRILAN KABRİ
📌Özçelik, kitabında Akif'in Safahat'ına da ana hatlarıyla değindikten sonra Mısır'daki edebi faaliyetlerinden bahsetmiş ve son olarak vefatına yer vermiştir. Kitabın belki de en çarpıcı bölümlerinden biri Akif'in gençler tarafından yaptırılan kabrinin anlatıldığı kısımdır.
📌27 Aralık 1936'da vefat eden Akif'in cenaze namazı Beyazıt Camii'de kılınır; ardından Edirnekapı'ya kadar yüzlerce gencin omzunda taşınır. Defnedilmesinden bir yıl geçmesine rağmen Akif'in hala kabri yapılmamıştır. Özçelik'in kitabında yer verdiğine göre Akif'in kabrini yaptırmak isteyen öğrencilerin paraya ihtiyacı olduğu için on sayfalık bir broşür yayınlamışlar ve bunun gelirleriyle de Akif'e mütevazı bir kabir yaptırmaya karar vermişlerdir. Özçelik broşürde yer alan ifadeleri ise şu şekilde aktarır:
➡"Bu broşürün içinde okuyacağınız yazıların yegane ve bir ağızdan ifadesi sadece, 'Mehmet Akif, taşsız bir toprak altında yatıyor. Ona vaadimiz olan mermer taşı dikelim'dir. İş başına arkadaşlar! Damla damla göl olur. Mermer makberin önünde toplanacağımız ve bir minnet ve şükran başaracağımız güne hazırlanalım."
📌İstiklal şairimizin mezarı uzun uğraşlar sonucu mezarı başında söz veren gençler tarafından yaptırılır. Akif'in kabri başına gelenleri anlatan Özçelik, uzun yıllar Akif'i görmezden gelen sistemlerin yaptıklarını şu şekilde anlatarak bölümünü sonlandırır:
➡ "Akif'in kabriyle ilgili 1986'da bir gelişme daha yaşanır. Bu yıl, Akif'in 50. yılıdır. Elli yıldır ona mesafeli duran devlet, bu yıl içinde Kültür Bakanlığı marifetiyle kabrini yeniden yaptırır ve o kabir bugünkü halini alır. Devlet olarak uzunca bir süre Mehmet Akif'e ilgisiz kalmanın utancını bir nebzede olsa üzerimizden atmış oluruz."
📌Sonuç olarak, Mustafa Özçelik, okuyucuya bütün yönleriyle ele alınan bir Akif portresi çiziyor. Akıcı dili ve üslubuyla bir solukta okuyup bitireceğiniz kitapta Akif'in hayatı ve şahsiyeti; okuyucuyu kimi zaman gurura kimi coşkuya kimi zamansa hüzne sürüklüyor. Kitap, milli şairimizi etraflıca tanımımıza ve anlamamıza olanak tanıyor.
Ve en nihayetinde kitabı bitirdikten sonra kalbimizden; "Bu dünyadan bir Akif geçti!" cümleleri dökülüyor.