Arama

Distopya edebiyatının en iyi 15 kurgusu

Distopik romanlara olan ilgi, her geçen gün artıyor. Peki, bu ilginin sebebi bu korku dolu kurgunun gelecekte yaşanabilecek olma ihtimali olabilir mi?

  • 8
  • 15
Genesis - Bernard Beckett (1970)
Genesis - Bernard Beckett 1970

"Bireyleri birbirine bağlayan tek şey fikirlerdir. Fikirler değişip yayılır, sahiplerinin fikir değiştirdikleri kadar, fikirler de sahip değiştirir."

"21. yüzyılın Cesur Yeni Dünya'sı...". Kitabın arka kapağında yazan bu alıntı, okuyucuyu kendisine çekiyor. Bir distopya romanı olmasına karşın alışık olduğumuz bir manzara ile karşı karşıya kalıyoruz. ABD Orta 2050'li yıllarda savaşa giriyor, iklim değişimiyle birlikte çevre kirliliği artıyor. Ülkeler, ırklar, insanlar arasında güvensizlik ve iletişimsiz sorunu çıkıyor. Plato isimli varlıklı bir iş adamı felaketi öngörüp, tüm varlık ve parasını başka bir adaya aktarmaya başlıyor. Dünyadaki büyük savaşlar bitene dek sonuna kadar bu adaya yatırım yapıp, kendi kendine yeten bir ülke kurmayı başarıyor, adını da Devlet Republic koyar ve Büyük Deniz Perdesini tamamlayarak devletini kuruyor. Kurulan bu adaya dış dünyadan sadece radyo dalgaları ile iletişim sağlanıyor. Kurulan yeni devlette insanlar dört gruba ayrılıp, yeni doğan çocuklar doğumlarından hemen sonra ailesinden alınıyor ve bir yaşının sonunda yapılan sınavı geçemeyen çocuklar ortadan kaldırılıyor. Savaş ve salgın hastalık tehlikesine karşı, adaya yaklaşan her yabancı yok ediliyor. Ve bir gün son radyo dalgası kesiliyor. Ardından 2025'de bir salgın çıkıyor. Dışarıda ne olup bittiğini bilmeyen halk, artık bir zamanlar onları kurtarmış ve onlara hizmet etmiş olan Devlet'e hizmet etmeye başlıyor. Diğer distopya eserlerinden farklı olarak okuması daha kolay ve akıcı bir dille yazılan eserde, final bölümünde okuyucuyu bir sürpriz bekliyor. Eserde insanlar fikirlerini çarpıştırarak birbirleriyle rekabet ediyor. Devlete başkaldıran adamın hapiste yapay zekâ olan Art ile diyalogları ise kitabın farklı bir yanı. Bu diyaloglar insan olma ve yapay zekânın evrimi şeklinde ilerliyor. Yapay zekâların başkaldırış ile neler yapacağını anlatan 2016 yılında yayınlanan "Westworld" dizisi bu türü seven okuyucuya önerilir.

  • 9
  • 15
Zaman Makinesi - H.G. Wells (1895)
Zaman Makinesi - H.G. Wells 1895

"Değişimin ve değişime gereksinimin olmadığı yerde akıl da yoktur."

Bu eser "zamana karşı koyan" olarak yazar olarak anılır. Wells dünyada popüler olan 'bilimsel yollarla zamanda yolculuk' fikrini ilk ortaya atan kişi olmuştur. Wells 1866-1946 yıllarına bize yolculuk yaptırır ve arkadaş ortamında zaman makinesi fikrini ortaya atar. Kimse ona inanmaz ve güvenmez. Wells bizi adeta bir zaman yolcusu yapar. Kahraman, zamanda yolculuk yapar ve 802701 yılına gider. Ve işler iyice karışır. Gelecekte insan ırkı Eloiler ve Morlocklar denilen iki farklı türe ayrılmıştır. Yazar Simon Nowcomb'tan Karl Marx'a atıflarda bulunur. Kitabı diğerlerinden ayıran fark ise insanların, kimliksizleştirme sonucu robotik davranışlar sergileyen bir yapıya dönüşmediğini gösteren bir düşünce yazısı niteliğinde oluşudur. Kitaptan uyarlama yapılan ve aynı ismi taşıyan 1960, 1978 ve 2002 yıllarında filmler mevcuttur.

TveK'dan satın almak için tıklayın...

  • 10
  • 15
Sineklerin Tanrısı - William Golding (1954)
Sineklerin Tanrısı - William Golding 1954

"Cahilliklerini bilmenin utancı içindeydiler ve bilgisizliklerini nasıl açıklayacaklarını da bilemiyorlardı."

William Golding'in 1954'te yayımlanan eseri yıllar geçse de okurların ilgisini çekmekten vazgeçmeyen, eşsiz eserlerden birisidir. Bir atom savaşı sırasında, güvenli bölgeye götürülen kalabalık bir grup erkek çocuk, uçak kazası geçirir ve ıssız bir adaya düşerler. Yazar, ıssız adayı kullanarak dış dünyadan soyutlayarak karakterlerin iç dünyasına bir yolculuk yaptıran bir toplum alegorisi oluşturur. İlk başta gruplaşma başlar, aralarında lider seçerler. Liderinin bir danışmanı olur ve meclis oluşturulur. Fakat bu oluşturulmaya çalışan demokrasi Platon'un Devletinde söylediği gibi, kaosa dönüşür ve iyi ile kötü karşı karşıya gelir. Ve eser son bölümüyle çocukların birer yetişkin olduğunu göstererek, bizlere en masum olanlarda bile "masumiyet" kavramını tekrar sorgulatır. Çatışmasız ve kaossuz bir hayatın mümkün olabileceğini bize düşündürür. Sineklerin Tanrısında, yalnız ve medeniyetten uzak olan çocukların iyi içgüdüleri körelip, canavar korkusu ve vahşet duygusu sivrilmiştir. Kitabın sonunda ise, bir kurtuluş olarak görülmesine karşın tekrar savaşın olduğu topraklara dönülmesi bir hayal kırıklığıdır. Ama her zaman önemli olan yardım öneren ellere deniz kabuğunu uzatabilmektir. 1990 yılında filmi yayınlanmıştır.

TveK'dan satın almak için tıklayın...

  • 11
  • 15
Otomatik Portakal - Anthony Burgess(1962)
Otomatik Portakal - Anthony Burgess1962

"İyilik içten gelir. İyilik bir seçimdir. Bir insan seçemezse, insanlıktan çıkar…"

Burgess şöyle der: "İngiliz argosunda bir deyiş vardır: Uqueer as a clockwork orange." Bu deyiş, olabilecek en yüksek derecede gariplikleri barındıran kişi anlamına gelir. Otomatik Portakal adı gerçekte buradan gelir. Eser, Alex isimli şiddet taraftarı bir gencin öyküsü etrafında gelişiyor. "iyilik ve kötülük" kavramlarını, "şiddet, suç ve ceza" tabanına koyup inceleyen bir eserdir. Kendine has bir atmosfere sahip olan eser, kin ve nefret dolu anlatımla bu türde öne çıkıyor. Eser suç işleyen bireyleri devletin istediği şekilde tek tipleştirilip, birer otomatik makine haline getirilmesini betimliyor. Yazar okuyucuya, insan iyiliğini, iradesini, adaletini sorgulatıyor. Otomatik Portakal, Anthony Burgess'in aynı adlı yapıtından uyarlanan 1971 yılında yayınlanmıştır.

TveK'dan satın almak için tıklayın...

  • 12
  • 15
Körlük – José Saramago (1995)
Körlük – José Saramago 1995

"Aslında körlük, umudun tükendiği bir dünyada yaşamaktır."

Portekizli yazar Jose Saramago bu eserinde, dilinin kurgusunun yanında metinde nokta ve virgülden başka bir noktalamaya yer vermez. Mekân, kişi, yer adı kullanmayarak sıfatlara yer vererek farklı bir anlam katar. "Bakabiliyorsan gör. Görebiliyorsan, gözle." cümlesi ile başlayan eserde okuyucuda ana karakter ile birlikte aynı bunaltı, kaos içine girer. Peki ya göremeyen insanlar neden beyaz bir ışık görür? Karanlık olunca gözler görmez. Yazar burada fazla görmekten kaynaklanan bir körlükten bahsediyor olabilir. Nobel ödüllü yazar, eserde bir anda bilinmeyen bir sebeple kör alan insanları ele alıyor. Öyle ki bu körlük, bulaşıcıdır. Bu bembeyaz dünyada tek görebilen doktorun karısı olacaktır. Toplumsal düzenin ve insanoğlunun içinde var olan karanlığa okuyucu kedini, adeta mahkûm ediyor. 2008 yılında Fernando Meirelles tarafından, aynı adla beyazperdeye uyarlanmıştır.

TveK'dan satın almak için tıklayın...

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN