Divan edebiyatında sıkça kullanılan terimler
Hz. Ebubekir'in lakabının 'mağara dostu' anlamına gelen 'yar-ı gar' olduğunu ve bunun divan şiirinde de mecazen kullanıldığını biliyor muydunuz? Kendine has düşünce dünyası bulunan divan edebiyatında, mazmun denilen kalıplaşmış ifadeler kullanılırdı. Hayatın bir aynası olan bu kavramlarla şairler, şiire derin manalar kazandırdı. Divan edebiyatını daha iyi anlamamızı sağlayacak terimleri sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 11.01.2020
09:31
Güncelleme Tarihi: 11.01.2022
16:49
Midad: Yazı mürekkebi ya da yazı yazmaya mahsus siyah ve renkli sulu madde hakkında kullanılan bir tabirdir. Dûde denilen isten yapılır. Mürekkebe iyi akması için, kaynatılmış bir nar kabuğu suyu konur. "Hokkana lika koy, üzerini isle yapılmış mürekkeple doldur, biraz da aşı, zırnık, kafur koy; karıştır."
Eskiden mürekkebi dövmek için, kervanlarda develerin üstüne, yanlarına şişeler ve fıçılar içinde asarlardı. Develer hareket ettikçe mürekkep karışır, kendi kendine dövülürdü. Hamamlarda kapı tokmaklarına da asılır, kapı açılıp kapandıkça mürekkep çalkalanıp incelirdi.
Levh-i mahfûza ne hacet kim ola resm-i midâd Kamu esrâr-ı cihân anda hüveyda anı degül
Necati
Lisân-ı hâl: İnsanın mimik ve hareketlerinden anlaşılan şey. "Hâlin dili, görünüşün anlattığı şey" demek olup eskiden dervişlerin, sufilerin, gerçek aşkla dolmuş erlerin lisanı olarak kabul edilirdi. Bu kimselerin sahip olduklarına inanılan lisân-ı hâlin çok etkili olduğu farz edilir ve kullanılıp anlaşılmasına önem verilirdi.
Gamzen suale başlasa uşşaka her müjen Güya lisân-ı hâl ile bir terceman olur
Nefi
Haşr: Bir araya toplanma. Kıyamette insanların bir araya toplanması. Kur'an-ı Kerim'de bu ad ile bir sure vardır. Haşre dek, haşre değin gibi kalıplaşmış kullanımlar ile kıyamet kastedilir.
Umarım haşrda can oynadığımdan duyalar Mah-rular diyeler birbirine odur bu
Necati
Ashab-ı yemîn: Kıyamet gününde amel defterleri sağ taraflarından verilecek olan mutlu kimselerdir. Ashab-ı yemin, Kur'an-ı Kerîm'de altı defa zikredilir. "Ashab-ı yemin, ne mutlu ashab-ı yemine! Onlar dikensiz sedir ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen, bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler. Biz ashab-ı yemin için ceylan gözlü hurileri yeniden yaratmışızdır. Onları bakire, ellerine düşkün ve hepsini bir yaşta kılmışızdır. " (el-Vakıa,56/27-38)
Sağa değşirdi solunu hakka Solunu kim ki bildi sağından Nesim i
Âl-i İmran: Hz. Musa ile Hz. Harun peygamberlerin soyuna Âl-i İmran dendiği gibi Hz. İsa'nın soyuna da bu ad verilir. Çünkü hem Musa ve Harun peygamberler hem de Hz. Meryem'in babalarının adı İmran'dır. Kur'an-ı Kerim'de bir sure bu adla bilinir.
Şu'le-i haddün tıraş ile füruzan oldu ki Âl-i İmran'dır çerağ nar-ı Musa'dan yakar
Aşki