Divan edebiyatını daha iyi anlamanızı sağlayacak 21 mazmun
Kendine özgü düşünce ve hayal dünyası bulunan divan edebiyatı, eski toplumumuzun düşünüş, yaşayış ve sanat sevgisini günümüze taşıyarak klasikleşti. Geçen zamanla beraber değişime uğrayan hayat şartları, artık bu edebiyatı yaşanılan hayatın bir aynası olmaktan çıkardı. Sizler için asırlar öncesinde yazılmasına rağmen, şiire derin manalar kazandırmış divan edebiyatını daha iyi anlamanızı sağlayacak 21 mazmunu derledik.
Giriş Tarihi: 17.03.2020
09:16
Güncelleme Tarihi: 20.04.2022
16:00
📌Kur'an-ı Kerîm'deki "Nasrun min Allâhi ve fethun karîb (Yardım Allah'tandır ve fetih yakındır) (Sâf/13)" ayetinden iktibas yoluyla ve özellikle kasidelerde çok kullanılır. Kılıçların veya sancakların üzerine bu veya buna benzer anlamları olan ayetler yazılırdı.
Okur lisân-ı adûya karşı durup Sevâd-ı âyet-i "Nasrun min Allâh "ı ezber
Nev'î
Doğu'nun dillere destan 4 aşk hikayesi
📌Manası çok açık olup başka türlü yorum götürmeyen delil ve hüküm manasına bazı ayet-i kerimeler için kullanılır. Delil olarak öne sürülen ayetler bu adla anılır.
Nass-ı kâtı olalı âleme tîğ-ı şer'i Edemez âdemi devrinde şeyâtîn idlâl
Yahya Bey
📌"Kendini (nefsini) bilen Allah'ını bilir" hadisinin ilk kelimeleridir. Hadisin tamamı "Men arafe nefsehû fe kad arafe rabbehû " şeklindedir. Edebiyatta iktibas yoluyla çok kullanılır. Tasavvufun da temel hadislerinden biridir.
Vahdet ile "men aref " sırrından agâh olmuşuz Kesreti ağyâre verdik yâr ile yâriz bu gün
Aşkî
📌Süleyman peygamberin yüzüğüne verilen addır. Bu yüzüğün üstünde ism-i azam yazılı imiş. Süleyman bununla bütün yaratıklara hükmederdi. Bu mühür üzerinde iç içe girmiş iki eşkenar üçgen bulunurdu. Rivayete göre Süleyman Peygamber bir gün bu yüzüğü bir deve çaldırdı. Yıllar sonra eline geçirebildiği bu yüzük ile tekrar idareyi ele geçirdi. Yüzüğün üzerindeki üçgenler tılsımlı kabul edildiğinden divan şiirinde sevgilinin dudağı bu mühre benzetilir.
Leblerin mühr-i Süleyman oldugıyçün ey perî Her yâneden ejdehâlardır nigeh-bânın senin
Necati
📌Bir hadis-i kudsîde Allah "Ben gizli bir hazine idim, bilinmek istedim, bundan dolayıdır ki halkı yarattım, yokken var ettim." buyurmuştur. Bu hadisin Arapça aslı "Küntü kenzen mahfiyyen..." diye başlar. Şairler iktibas yoluyla bu hadisten bahsederken "Küntü kenz" veya "Kenz-i mahfî" ibareleriyle bahsederler.
📌Hadîs uleması bu hadîsin mevzu (sonradan uydurma) olduğunu söylerlerse de tasavvuf ehli, bunu sahîh kabul eder ve hadise çok değer verirler. Bursalı İsmail Hakkı'nm bu hadisi açıklayan Kenz-i Mahfî adlı bir eseri vardır. "Ketm-i adem" ve "Âlem-i kitman" da Kenz-i Mahfiden kinayedir.
Kendini bildirmek için "Kenz-i Mahfî" etdi zuhur Etmedi var hazret-i Hak cinn ile insanı abes
Zatî