Divan sahibi ilk kadın şair: Mihri Hatun ve şiirlerinden seçmeler
Kadın divan şairleri arasında yer alan Mihri Hatun, dönemi itibariyle erkek egemenliğinin hâkim olduğu düşünülen bir edebiyat çevresinde şiirleriyle dikkat çekmeyi başardı. Mihri Hatun'un hayatının yanında şiirlerinden örnekleri derledik ve şerhlerini siz Fikriyat okurlarının beğenilerinize sunduk.
Giriş Tarihi: 15.12.2019
18:01
Güncelleme Tarihi: 18.06.2020
12:46
Mihri Hatun tezkirelerde nasıl yer aldı?
Dönemin tezkirelerinde Mihri Hatun ile ilgili nakledilen bilgiler, çoğunlukla Mihri Hatun'un diğer şairlerle arasında geçen hadiseler eksenindedir.
Aşık Çelebi, Latifi ve Hasan Çelebi, Mihri Hatun'un Sinan Paşa'nın oğlu İskender Çelebi ile arasında duygusal bir bağın olduğunu aktarırlar. Tezkirecilere göre bu kanıya varmalarının nedeni, Mihri Hatun'un bazı şiirlerinde İskender mazmununu kullanmasından ileri gelir. Tezkire yazarları yalnızca bu iddia ile kalmaz Aşık Çelebi, ayrıca Hatemi mahlasıyla şiirler yazan Müeyyedzâde Abdurrahman Efendi ile de Mihri Hatun arasında duygusal manada bir yakınlaşma olduğunu belirtir.
Güzelliği ve iffeti ile ‘tezkirelere destan’ bir kadın
Tezkire yazarlarının Mihri Hatun ile ilgili aktardıkları, yalnızca duygusal yaşantısına dair iddialarla sınırlı kalmaz. Tezkire yazarları tarafından güzelliğine de sık sık atıfta bulunulur.
Sehî Bey: "Hoş-tab Hatundur." Aşık Çelebi: "Örtülü idi. Fakat güzelliği örtü ufkunun perdesinden doğmuştur." Kınalı-zâde Hasarı Çelebi: "Zamanında Mihrî, güzellik ve hoşluk dünyasının göğü, cilve ve nâz semasının parlak güneşi; dilberliğin parlak hilâli; güzellik göğünün parlak yıldızı ..."
Dönemin tezkirecileri, Mihri Hatun'u "güzelliği" açısından överlerken şairin iffetine dair noktaları da atlamazlar.
Kınalı-zâde Hasarı Çelebi bu konuda, "Lâkin mühürlü kesesinin güneşine yabancı eli ermemiş ve namus ve iffet perdesine haram eli değmemiştir." cümlesini kurar.
Mihri Hatun hiç evlenmediğini, Âşık Çelebi bunu "nice tâlipleri var iken kimsenin ondan murat almadığını ve dünyaya kız gelip kız gittiği" ifadesiyle anlıyoruz.
Sehî Bey, güzelliği, iffeti ve evlilik ile ilgili durumları dışında Mihrî Hatun'un Yavuz Sultan Selim'e ve Şehzade Ahmet'e birçok kaside ve gazel verdiğini nakleder.
Mihri Hatun'un şiirlerinde canlı, samimi, aşıkane ve ahenkli bir üslup karşılar bizi. Şairin elimizde bulunan bir divanı mevcut, bu sebeple Türk edebiyatında divanı elimizde bulunan ilk kadın şair olarak karşımıza çıkar. Mürettep bir divan olan Mihri Divanı, hemen hemen her türün bulunduğu edebi açıdan zengin bir eserdir.
Mihri Hatun daha ziyade "Olasın" redifli gazeliyle tanınır.
"Ben umardum ki seni yâr-ı vefâ-dâr olasın Ne bileydüm ki begüm böyle cefâ-kâr olasın"
Ben senin vefalı bir yar olmanı umardım ama nerden bilirdim ki sen cefakar bir yarmışsın.
"Reh-i âşkunda neler çekdügüm ey dost benüm Bilesin bir gün ola aşka giriftâr olasın"
Reh-i âşk: Aşk yolu Giriftar: Tutulmuş, yakalanmış
"Cihânda çok durur ammâ belâ-keş ˘âşıklar Kimesne ugramadı âh u zâra bencileyin"
Âh u zâr: Ağlamak, inlemek Bencileyin: Benim gibi
Dünyada belaya uğramış aşıklar çoktur ama kimse benim gibi ağlayıp inlemedi.
"Hezâr yerde deler sînesini ˘uşşâkuñ Hadeng-i gamzeleri hançer ise ancak ola"
Hezâr: Bin Sîne: Göğüs Hadeng-i gamze: Gamzenin oku
Gamzelerinin oku, âşıkların sinesini bin yerden deler. Hançer olsa ancak bu kadar (delici) olur.
İlk dört beyitte görüldüğü gibi Mihri'nin şiirleri de klasik şiirin kalıplaşmış mazmunları kullanılarak oluşturulmuştur. Şairlerin cinsiyeti ne olursa olsun, hepsi şiirlerinde kalıplaşmış bir sevgili modelini anlatırlar. Kadın şairlerimizden olan Mihri de şiirlerinde sevgiliyi anlatırken aynı mazmunları kullanır. Mahlaslar, cinsiyetler ne olursa olsun esas nokta sevgiliye duyulan aşkı ve özlemi anlatmaktır.