Arama

Divan şairlerinin gözünden aşk

Klasik şiir, edebiyatımızın kaybolmaya yüz tutan gizli bahçesi gibidir. Toplumumuzun eski düşünüş, yaşayış ve sanat sevgisini günümüze taşır. Asırların biriktirdiği kültür ile harmanlanan bu şiirlerde, her insan kendinden bir parça bulur. Bunun bir nedeni, insanlığın en eski meselesi olan aşk üzerinde kurulmuş olmasıdır. Klasik edebiyatımız, kadim aşkların asaletini yansıtır. Gelin, divan şairlerinin gözünden aşkın ne olduğuna bakalım.

  • 9
  • 16
DİVAN ŞİİRİNDE AŞKIN KAYNAĞI
DİVAN ŞİİRİNDE AŞKIN KAYNAĞI

📌 Divan edebiyatını anlayabilmek için o dönemin şartlarını göz önünde bulundurulması gerekir. Çünkü o çağlarda aşk ve aşıklık bir çeşit davranış tarzıdır. Güzel sevmenin kendine özgü hal ve tavırları vardır.

➡ Divan edebiyatında aşk kavramı, basit bir arzudan hastalık derecesine varan tutkulara kadar çeşitli boyutlarda görülür. Bu duygu kaynağını "Âşık olup da aşkını gizlemekle beraber iffetini muhafaza ederek ölen, şehittir" hadisinden alır.

Şehitlikle ilgili ayet ve hadisler

Aşkın yüceliği, gizli tutulmasından ileri gelir. Bu duygu, sır gibi seven ile sevilen arasında kalmalı, bir başkası bilmemelidir. Aksi takdirde dile düşürerek aşkın kirletildiği düşünülür.

Heva-yı aşka uyup kuy-ı yâre dek gideriz
Nesim-i subha refikiz bahara denk gideriz

Naili
Aşkın hevasına (hevesine, havasına, nağmesine) uyup sevgilinin mahallesine kadar gideriz. Böylece biz, sabah rüzgârına arkadaş olup bahara varmış oluruz. Sevgili bizim için baharın kendisidir.

🔎 Bilinmeyen kelimeler sözlüğü

Nesim-i subh: Sabah rüzgârı
Refik: Arkadaş
Kuy-ı yâr: Sevgilinin mahallesi
Heva-yı aşk: Aşkın hevesi, havası veya nağmesi

📚NAİLİ KİMDİR?

17. yüzyıl divan edebiyatı şairlerinden olan Naili, zamanın ilimlerine vâkıf olan bir zattı. Süslü ve debdebeli bir dille yazdığı şiirleri Farsça kelimelerden oluşan ağır terkiplerle yüklüydü.

Klasik edebiyatta aşığın hayali güzeller

  • 10
  • 16

➡ Divan edebiyatında aşk, seven ile sevilen arasında olsa da daha çok aşığı ilgilendirir.

➡ Yine klasik şiirde aşk, sevende boynunu bükecek, bağrını paralayacak denli çok, sevilende ise yok derecesindedir.

➡ Divan şairlerine göre sonsuz olan bu duygu aşığı ölüme dahi götürür. Sevilenin uğrunda ölmek armağan olarak görülür, şikayet edilmez.

Bir nefes dîdâr içün bin cân fedâ itsem n'ola
Nice demlerdür esir-i iştiyâkıdur gönül

Nef'î
(Bir nefescik olsun o güzel yüzü görmek için bin canım olsa da kurban etsem yeridir. Gönül nice zamandır onun arzusuyla yana tutuşa esiri olmuştur.)

🔎 Bilinmeyen kelimeler sözlüğü

Dîdâr: Yüz, güzel yüz, çehre
Dem: Zaman
İştiyâk: Arzu duyma, özleme, özleyiş

📚 NEF'Î KİMDİR?

17. yüzyıl Klasik Türk edebiyatının en önemli şairlerinden olan Nef'i, Osmanlı'da dört padişahın saltanatına tanıklık etti. Devlet erkanının takdirini kazandı. Edebiyatımızın hiciv ustalarının başında gelen bir Nef'i, söylemek istediğini mazmunlar arkasına saklamak yerine, açıkça söylemeyi tercih etti.

  • 11
  • 16
ŞAİRLER KENDİLERİNİ AŞIK OLARAK TAKDİM EDER
ŞAİRLER KENDİLERİNİ AŞIK OLARAK TAKDİM EDER

Divan şairleri, çoğu zaman kendisini aşık olarak takdim eder.

Şiirde aşk ile üzüntü beraber var olan iki duygu olarak görülür. Sevginin derecesi arttıkça üzüntü de artar. Fakat âşık bundan şikâyet etmez, üzüldüğü nispette aşkı ister. Bu duygunun yüceliği arttıkça üzüntü de artar. Bundan dolayı da aşkın açtığı yaralar hiçbir zaman kapanmaz.

➡ O bir denizdir, içine dalmadıkça anlaşılmaz, dalınca da kara görünmez. Şair, sevgiliden bahsederken bütün bunları bir vesile bulup söyleyiverir. Bu söyleyişte mübalağa esastır. Hatta aşkın dile gelmesi için bazen bir bakış, bazen bir söz bazen sevgilinin adının anılması bile yeterlidir. (İskender Pala, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü)

Gülşen-i 'ışkunda âh u nâle bülbüldür bana
Sînem üzre zahm-ı peykânun kızıl güldür bana

Necati Bey
(Ah ve inleyiş benim için aşkın gül bahçesindeki bülbüldür. Sinemin üzerindeki ok yaraları da benim için adeta kızıl gül gibidir.)

📚 NECATİ BEY KİMDİR?

Divan şiirinin temelini atanlardan Necati Bey'in, Edirne'de Fatih Sultan Mehmet'in ilk saltanat yıllarında doğduğu rivayet edilir. Yazdığı kasidelerle padişahları da kapsayan dostlar edindi. Özellikle "döne döne" redifli ünlü gazelinde adeta baştan sona evrendeki her şeyin bir döngü halinde oluşuna atıf vardı.

  • 12
  • 16
SEVGİLİNİN CEFASI KEREM SAYILIR
SEVGİLİNİN CEFASI KEREM SAYILIR

Mihnet-i aşk ey dil âsândur diyü çok urma laf
Aşk bir yükdür ki ham bulmuş anun altında kaf

Fuzûlî
(Ey gönül aşkın sıkıntısı kolaydır diye çok konuşma; zira aşk öyle bir yüktür ki kaf, onun altında bükülüp kalmıştır.)

➡ Divan edebiyatında şair, daima âşıktır. O, aşk ve ayrılık derdiyle acı çeken, ah ve feryat eden, çektiği ızdırap nedeniyle sararıp solan bir kimsedir. Aşkı doğuran, duygunun hasret olduğu düşünülür.

➡ Aşık bunca acı çekmesine rağmen derdinden memnundur. Sevgilinin cevr ü cefasını kerem sayılır.

Sözünüzün etkisini artıracak beyitler

  • 13
  • 16

Aşk odu evvel düşer ma'şuka andan âşıka
Şem'i gör kim yanmadan yandırmadı pervâneyi

Fuzuli
(Aşk ateşi önce sevilene düşer, ondan da âşıka sıçrar. Muma bak da gör, önce kendisi yandı, sonra pervaneyi yaktı.)

Divan şiirinde aşık pervaneye benzer, sevgili de nurlu yüzü ile onu kendine çeken muma benzetilir. Pervane, ateşin etrafında döne döne can veren küçücük kelebeğin adıdır.

➡ Işığın etrafında dönen pervane, yanacağını bilse de canı pahasına kendine ateşe atar.

🔎 Bilinmeyen kelimeler sözlüğü

Od: Ateş
Ma'şuk: Sevgili
Şem: Mum

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN