Dünya edebiyatına damga vurmuş 10 psikoloji kitabı
Psikoloji biliminin değeri modern toplumda gün geçtikçe artıyor. Böylece birçok kişi kendi zihinsel sağlığına ilişkilin sorunlarla daha fazla ilgilenmeye başladığı için, psikoloji alanı giderek popüler hale geldi. Psikoloji kitapları sadece profesyoneller için değildir artık, büyük araştırma rehberleri haline gelmiştir. Sizler için en iyi 10 psikoloji kitabını derledik
Giriş Tarihi: 07.10.2018
14:34
Güncelleme Tarihi: 08.10.2018
08:56
"Bu sıralar hiç iyi bir hâlde değilim ki, hayatta bulunabilmek bana çok ıstırap veriyor."
Norveçli büyük romancı Knut Hamsun'un kişiliğini ve ününü oluşturan en büyük romanı Açlık'tır. Ünlü bir yazar olma sevdasıyla yanıp tutuşurken, bir yanda da açlıkla pençeleşen bir gencin, gerçekten duygulandırıcı öyküsü olan bu kitap, dünya edebiyatının başyapıtları arasında anılmaktadır.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…
İNSAN OLMANIN PSİKOLOJİSİ - ABRAHAM MASLOW
"Bir insanın yapabileceği en iyi şey kendine karşı tümüyle dürüst olmaya çalışmasıdır."
Üçüncü Güç adıyla tanınan Hümanistik Psikolojinin babası Abraham Maslow, "İnsan doğası ancak objektif ile sübjektif bir arada ele alındığında anlaşılabilir. Bireyin ne olduğunu değil, ne olabileceğini, ne gibi potansiyeller barındırdığını incelemek insan türünün mutluluğu ve geleceği açısından çok önemlidir" der. Maslow'un başını çektiği hümanist psikologlara dek bilimsel bakış, insanın eksikliklerine yoğunlaşıyordu, gücüne ve potansiyeline değil. Oysa Maslow'un inancına göre ruh sağlığı anlaşılmadan ruh hastalıkları anlaşılamaz. Maslow'un yaklaşımında söz konusu olan, diğer teorilerin kökten reddi değil, farklı bakış açılarını bütünsel bir kavrayış haline getirmektir.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…
OLAĞAN PSİKOPATLAR – KEVIN DUTTON
''Psikopatlar haklı olabilir mi öyleyse? Dünya, her koyunun kendi bacağından asıldığı bir yer olarak özetlenebilir mi?''
Psikopat... Bu kelimeyi duyar duymaz katiller, intihar bombacıları üşüşüyor zihnimize...
Ama filmlerdeki emsallerinin aksine, gerçek hayatta her psikopat şiddet yanlısı veya suça meyilli değildir. Yeni araştırmalar her on CEO'dan birinin psikopat olduğunu söylüyor. Gülerek "Bilmem mi!" diyorsanız ekleyelim; cerrahlar, avukatlar, gazeteciler ve politikacılar arasında da psikopatlık hayli olağan. Psikopatların dünyasına yapacağınız bu afallatıcı yolculukta, Oxford Üniversitesi'nden Prof. Kevin Dutton, psikopatik eğilimlerin insanın doğasında olduğunu ortaya koyarken, toplumun da daha önce hiç olmadığı kadar psikopatlaştığını savunuyor. Zira korkusuzluk, kendine güven, cazibe, acımasızlık ve odaklılık gibi psikopatlarda öne çıkan özellikler 21. yüzyılda başarı kelimesinin üzerine terzinin diktiği ceket gibi oturuyor. Her sayfası kışkırtıcı önermelerle dolu Olağan Psikopatlar, bizi o hep hor gördüğümüz, ama yeri geldiğinde faydalanmaktan da çekinmediğimiz karanlık yanımız ile tanıştırıyor.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…
DÖRT ARKETİP - CARL GUSTAV JUNG
"Topluluk insana, yalnızken kolayca yitirebileceği bir cesaret, metanet ve asalet verebilir."
Tıp ve psikiyatri kökenli bir ruh çözümlemecisi olan Jungun, psikolojik tiplemeler, kompleksler teorisi ve sözcük çağrışım testi gibi özgün bilimsel katkıları günümüz psikolojisi ve psikiyatrisi içinde hâlâ yerini korumaktadır. Bunun ötesinde, bugün Jungu bir ekol olarak anmamızın nedeni, bütün insan bilimlerine yansıyan türev ve etkileriyle "simge" alanındaki çalışmaları, ve kişisel ya da kolektif bilinç dışının dinamiklerini irdeleyen yapıtlarıdır. Jung düşüncesinin antropolojiden teoloji ve felsefeye, etnolojiden sosyolojiye çok geniş bir alanda kalıcı izleri vardır.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…
ANNEM VE HAYATIN ANLAMI - IRVIN D. YALOM
"Yemek yemeyi sevmiyor musun? Ben her zaman çok yerim. Her zaman sevmişimdir yemeyi. Bence çok şey kaçırıyorsun."
Nietzsche Ağladığında ve Aşkın Celladı gibi tanınmış kitapların yazan Irvin Yalom, bu kitapta psikoterapi ve hayatın anlamını arama çabasında kendisinin ve hastalarının yaşadığı deneyimleri konu ediyor. Ölümünden birkaç yıl sonra düşlerine giren kendi annesi; ölümcül bir kansere yakalanmasına rağmen hayatın anlamını yitirmeyen Paula; çok sevdiği ağabeyini ilk gençlik yıllarındaki bir araba kazasında yitirmiş ve şimdi de beyin kanserine yakalanmış kocasının ölümünü yaşamakta olan duygusal dönemi anlatıyor... Her biri terapinin pasif bir çözümleme sürecinden ibaret olmadığını, hastanın ve doktorun birbirini karşılıklı olarak eğittiğini ortaya koyuyor. Kitap boyunca, Yalom, kanser gibi 'ürkütücü' bir hastalığa sahip insanların kendi kendilerini iyileştirmeyi başarma güçlerinin yanı sıra çağdaş tıbbın sınırlarını sergilemekten çekinmiyor. Anne ve Hayatın Anlamı, ölüm üzerine, insanın daha anlamlı yaşamak için verdiği kişisel mücadeleler üzerine derin gözlemler içeren bir kitap.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…