Edebi mektup nedir? Edebi mektup örnekleri
Edebi mektup, edebiyatçıların birbirlerine veya hayatlarındaki diğer insanlara gönderdikleri mektup türüdür. Aynı zamanda tarihi belge niteliği taşıyan edebi mektuplar, edebiyatçıların sanat görüşlerini aktarma noktasında da oldukça işlevsel bir role sahiptir. Peki, hangi ünlü edebiyatçılar birbirlerine mektup göndermiş ve neler yazmıştır? İşte edebiyatçıların özel hayat ve sanat anlayışlarına dair mektuplardaki en çarpıcı ayrıntılar…
Giriş Tarihi: 12.02.2020
09:43
Güncelleme Tarihi: 15.09.2021
17:24
Mehmet Kaplan’dan Ahmet Kabalı’ya
"....
Siyaset iflas ettikten sonra, tekrar o temiz ve ebedî sanat ve fikir dünyasına döndüm. Türk Dili boyunda, 52 sahifelik bir sanat, edebiyat ve fikir dergisi çıkarıyoruz. İdeoloji yapılmayacak. Yarısı garbın en yeni ve değerli şiir ve deneme ve hikâyelerine ayrılacak, idaresi Cahid Okurer ile benim üzerimde olacak. Sermâye, bâyi hepsi hazır. Ayrıca Varlık gibi bir kitap serisi de yapacağız. İlk sayı Kasım'da çıkıyor. Senden şiir ve yazı istiyoruz. Derginin adı İstanbul olacak. Güzelliği, hürriyeti, gerçeği müdafaa edeceğiz. Sola kayan gençliği ortaya çekmek istiyoruz. Hiç bir parti veya zümre ile ilâ kamız olmayacak. Polemik yapmayacağız. Tenkid insaflı ve temiz olacak, öğretmenleri, uyanık talebeleri, yazan ve okuyan gençliği okuyucu yapmak istiyoruz. Senin son yıllardaki yazıların hoşuma gidiyor. Başkaları da beğeniyor. Başka yerleri bırakarak İstanbul'u kendi dergin sayabilirsin.Bize dergilerde değerli bulduğun, solcu olmayan gençlerin isimlerini yaz. Onlardan da şiir, hikâye alacağız. Bizim de bir nesil, bir grub yapmamız lâzım. Yetişecek, öne sürülecek, desteklenecek gençlerin yazıları üzerinde tenkidler yazarsan çok iyi olur."
Mehmet Kaplan
Ahmet Hamdi Tanpınar'dan bir genç kıza mektup
"Mektubunuza vaktinde cevap veremedim. Maalesef kâtibim yok. Halbuki şair, muharrir ve üniversite hocası olarak işim epey fazla. Lise sınıflarını, vaktiyle efsanevî denebilecek uzak bir çağda, yani 1918-1919 yılları arasında, benim gibi Antalya'da okuyan ve beni merak eden bir genci hiçbir şekilde bekletmek istemezdim. Edebiyatı gerçekten seviyor musunuz? Eserlerimle temasınız var mı? Buralarını bilmiyorum. Mektubunuzda beni layıkıyla okuduğunuzu gösteren bir emareye rastlamadım. Yalnız, lise talebesisiniz ve Antalya'dasınız. Yani 1918-1919 yılları arasında aşağı yukarı benim yaşadığım hayatı yaşıyorsunuz. İşte size bunun için yazıyorum. Bulunduğunuz memleketin, belki de orada doğdunuz, hayatımda mühim bir yeri vardır. Sizin sahillerinizde, o denize bakarak, o lodos dalgalarını seyrederek, benim gençliğimde şimdikinden çok az verimli olan meyve bahçelerinde dolaşırken ilk şiirlerimi tasavvur ettim ve edebiyattan başka bir şey yapamayacağımı anladım. Yavaş yavaş bir hülya adamı oldum. Hayatımı herhangi bir antolojide bulabilirsiniz. 1901'de doğdum. Babam kadıydı. Bu yüzden çocukluğum daha ziyade onun Anadolu'da tayin olduğu yerlerde geçti. İstanbul'da iki memuriyet arasında kalıyorduk. Ergani madeninde üç yaşımda iken bir gün kendime rastladım. Çok karlı bir gündü. Ben sıcak ve buğulu bir camdan karla örtülü bayıra bakıyordum. Sonra birdenbire kar tekrar yağmaya başladı. Bir çeşit çok lezzetli bir hayranlık içinde kalmıştım. Bu ânı her karlı günde hatırlar ve yağmasını beklerim."
Ahmet Hamdi Tanpınar
Melih Cevdet Anday-Orhan Veli'den Şevket Rado’ya
"Kardeşim Şevketçiğim, Buraya gelir gelmez senin işinle meşgul oldum. Tercüme ettiğin eserin aslıyla, tercüme ettiğin yere kadarki müsveddeleri hemen bana gönder. Tedkik ettirelim. Eğer daktilo ile yazdırır isen tabiî makbule geçer. Bu iş oldu gibi. Burada ben geri tarafını takib ederim. Merak etme. Gelir gelmez tabiî Oktay'la buluştuk. Sana Ankara'dan verilecek hiçbir havadisim yok. Dün gece bir hayli uykusuz kaldığımız için şimdi Oktay'la yatıp uyumaya karar verdik. Ben de bu arada sana bu kısa mektubu yazdım. Kusuruma bakma. Gözlerinden öperim Türkân'a çok selâm ve hürmet. Melih C. Anday Şevketçiğim ben de gözlerinden öperim. Yengemize ayrıca selâm ederim. Ve her ikinize de saadetler dilerim. Başka ne yazayım? Seni çok göreceğim geldi. Belki İstanbul'a yolum düşer; o zaman bol bol konuşuruz. Daha doğrusu sen konuşur espri yaparsın, biz dinleriz. Eyvallah canım."
Melih Cevdet Anday/Orhan Veli