Edebiyatçıların kaleme aldığı 25 mektup
Geçmiş yıllarda, teknolojinin henüz dünyayı "küresel bir köye" çevirmediği dönemlerde, insanların kalplerindekini dile getirdiği, uzak mesafelerden özlemlerini giderdiği aracılardı mektuplar. Gurbetliğin acısı, sevdanın en şiddetlisi, yakın dostların muhabbeti ya da bir görüş ayrılığı nedeniyle kalp kırıklığı… Cahit Zarifoğlu'ndan Mehmet Akif'e, Necip Fazıl'dan Nazım Hikmet'e, Cemil Meriç'ten Sabahattin Ali'ye, Kafka'dan Stefan Zweig'a ünlü edebiyatçıların kaleme aldığı 25 mektubu derledik.
Giriş Tarihi: 26.05.2020
17:37
Güncelleme Tarihi: 23.05.2022
09:51
Cemil Meriç’ten Lamia Hanım’a
📌 "Gönlüm bir ışık tufanı içinde. Mektupların gök kubbem, kelimelerin bir yıldız yağmuru.
Bana öyle geliyor ki yalnız mektubunu okurken, yalnız seni düşünürken, yalnız sana yazarken yaşıyorum. Aşkımızın kitaplardakine benzer tarafı yok. Kanunların, mevsimlerin dışında.
Neden hislerini gizleyeceksin? Aynı anları yaşamıyor muyuz? Göğüs boşluğumda senin kalbin de çarpıyor. Sen ağlarken ben de ağlıyorum."
Cemil Meriç
VIDEO
Orhan Veli’den Nahit Hanım’a
📌 "Canım Nahitim,
Sana karşı hasretliğim günden güne artıyor. Tabii sen bunu anlamak istemiyorsun. Anlamadığını söyleyemem. Elbette anlıyorsun. Ama öyle sanıyorum ki bunu benim ağzımdan tekrar tekrar duymaktan hoşlanıyorsun. O kadar hoşlanıyorsun ki aynı şeyi her gün, her saat, her dakika tekrar etsem az bulacaksın. … Sen benim için daima tek var olan şeysin. Dikkat et, en çok demiyorum, tek diyorum. Senden başka hiçbir şeyim yok. Hiçbir şeyim olmasını da istemiyorum."
Orhan Veli
Nazım Hikmet’ten Piraye’ye
📌 "Ben teselliye muhtaç değilim karıcığım, sen de teselliye muhtaç olma… Teselli, ekseriya, tamiri mümkün olmayan hadiseler karşısında verilir ve alınır. Halbuki bizim halimiz öyle değil. Arada yalnız bir daha geri gelmesi kabil olmayan bir sene daha meselesi var. Senden uzak bir senenin ne demek olduğunu kalbim yüzüme karşı haykırıyor. Fakat aklım sabret diyor, sen ona hudutsuz bağlısın, o senindir hudutsuz… Uzun bir yolculuğa çıkmış san kendini, uzun bir yolculukta sansın o seni… Bir yıl sonra, alınlarımız belki biraz daha kırışık, yüzümüz belki biraz daha çizgili, kanımız belki biraz daha ihtiyarlamış, fakat sevgimiz, birbirimize inanmamız sarsılmamış, yangından çıkan, ateşten geçen bir çelik parçası gibi temizlenmiş ve kuvvetlenmiş, gençleşmiş ve tecrübelileşmiş olarak kavuşacaksınız… Büyük bekleyişler, felaketler büyük bağları ve sevdaları bir kat daha büyütür…
Karıcığım! Üzülme! Senin üzülmenden başka benim kendime ait olan hayat parçamı üzecek bir şey yoktur. Sen, seni on yıl daha beklerim, diyorsun… İnanıyorum, sevinçle, neşeyle inanıyorum, çünkü ben daha on yıl yatsam sen daima içimdesin!"
Nazım Hikmet
Peygamberimize doğumundan 7 asır önce yazılan mektup
Ziya Gökalp’ten kızı Hürriyet’e
📌 "Kızım Hürriyet,
Sevgili kızım, insan için hürriyetsiz yaşamak çok güç. Benim iki hürriyetim var ki, bugün ikisinden de uzağım. Birisi sensin, sana kavuşacağım zaman öteki hürriyetime de kavuşacağım. Senin adın da senin gibi iyidir. Bir zaman gelecek ki, bütün insanlar, bütün milletler hür olacak; akıllar hür olacak, kalpler hür olacak, vicdanlar hür olacak. İnsaniyetin bu kara günleri sonuna yaklaşmıştır."
Ziya Gökalp
Franz Kafka’dan Milena’ya
📌 "Ve gece yazdığın mektup orada işte, nasıl okunabileceğini aklım almıyor. Bir göğüs havayı solumak için böyle nasıl daralıp genişliyor aklım almıyor.
Senden nasıl uzak kalınır, aklım almıyor."
Franz Kafka