Mektup, iki insanın birbirlerinin en mahrem meselelerini konuştuğu, kültür ve sosyal hayatımıza ışık tutan bir metindir aynı zamanda. Aşk mektupları da bu türün bir vazgeçilmezi adeta önden giden atlılarıdır. Edebiyatımızın sürgün şairi Ahmed Arif ve Leyla Erbil arasındaki bu mektuplaşmalar ülkemizin son yüzyılındaki edebi, siyasi ve sosyal meselelere ışık tuttuğu gibi aşkın ne denli kuvvetli bir bap olduğunu da bizlere hatırlatıyor.
(x) 🔍 Bilgi Notu:
Ahmed Arif yazdıkları ve dile getirdikleri ile tam bir Anadolu şairidir. Anadolu onun ruhunu parça parça ele geçirmiştir.
📍 İlginç Bilgi:
Uzun yıllar şiir yazmayan Arif, tek şiir kitabı olan "Hasretinden Prangalar Eskittim" i yayınlayınca büyük bir şöhrete erişir.
Alıntılar
➡ "Allahtan ki sen varsın. Yoksa halim korkunçtu. Burası bir köy! Yakınlarımın bütün ısrar ve gayretine rağmen, hemen anneme gideceğim. Pazartesi'ye trendeyim. Eve gidince senin mektubunu bulmalıyım. Anneme ilk sorum o olacak zaten."
➡ "Hınca hınç mısra doluyum. Kara ve yeşil fon, hepsinde hâkim. Biraz kendime geleyim, mendillerine, bluzlarına, yastığına mısralar serpeyim. Ha?"
Korkusuz ve sevdalı bir yürek işçisi: Ahmed Arif