Edebiyatımızdaki sıra dışı kahramanlar
Edebiyatımızda öyle kahramanlar vardır ki sıra dışılıklarıyla hemen bizleri kendisine bağlar. Bu kahramanlar genel itibariyle edebiyatta sıklıkla işlenen "delilik" teması ekseninde kurgudaki yerlerini almıştır. Akıl çağında, bu sıra dışı kahramanların dünyasına şahitlik etmek, okuyucuya bilmediği dünyaların kapısını aralamak noktasında oldukça faydalıdır. Peki, edebiyatımızın sıra dışı kahramanları kimlerdir? Bu kahramanlar okuyucuyu hangi kavramları yeniden düşünmeye yönlendirir?
Giriş Tarihi: 05.10.2020
16:19
Güncelleme Tarihi: 06.12.2021
10:01
ŞİOZOİD BİR OTEL KATİBİ: ZEBERCET
Anayurt Oteli Yusuf Atılgan'ın 1973'te yayımladığı ve çalışmaya konu olacak Zebercet isimli kahramanın yer aldığı romanıdır.
📌Roman, Anayurt Oteli'nin on sekiz yıldır kâtipliğini yapan Zebercet'in, gecikmeli Ankara treniyle gelen kadından hoşlanmasını, ardından hayatını değiştirmeye yönelik girişimlerini, kadını beklediği süreçte yaşamış olduğu buhranları, ikilemleri, uzak olduğu toplumdan daha da fazla uzaklaşmasını, son kertede ise Zebercet'in bir cinayet ve bir intiharla biten yaşamını konu edinir.
📌Zebercet, toplumdan uzaklaşan, benlik bölünmesi yaşayan kişileri tanımlamada kullanılan şizoid kişilik bozukluğuna sahiptir. Kahraman doğup büyüdüğü kasabada çalıştığı otelin bulunduğu sokaktan bir adım öteye hemen hiç geçmemiş ve tüm gününü otelin içinde geçirmekten hiç yakınmayan sessiz ve biraz da 'garip' bir insandır.
Şizoid kişilik bozukluğu:
Dikkatini dış dünyadan uzaklaştırarak kendi iç dünyasına yönelten, toplumla yabancılaşmış, soğuk kimi zaman hissiz insanları tanımlamak amacıyla kullanılan bir kavramdır.
📌İlk defa gecikmeli Ankara treniyle otele gelen bir kadına duyduğu hisler nedeniyle rutinini değiştirmeye çalışan Zebercet, yeniden toplumla barışabilmek için birtakım adımlar atar. Başkaları ile iletişim kurmaktansa ölümü tercih eden Zebercet'in asıl korkusu ölüm değil, başkaları ile iletişim kurmak ve onlar tarafından yargılanmaktır. Nitekim dış dünyayla her iletişimde de kahraman bu sorunlarla karşılaşır.
📌Bir türlü yaşadığı toplumla hatta çoğu zaman kendisiyle barışamayan Zebercet, tahammül edemediği yaşamına, doğduğu yatakta son verir. Filme de uyarlanan Anayurt Oteli'nin baş katibi Zebercet, kuşkusuz ki edebiyatımızdaki en sıra dışı kahramanların öncüsüdür.
"RÜYALARIM OLMASA!:" UZUN İHSAN EFENDİ
📌Uzun İhsan Efendi, İhsan Oktay Anar'ın, Puslu Kıtalar Atlası adlı kitabında geçen karakterlerden biridir. Ayrıca yazarın Kitab-ül Hiyel ve Efrâsiyâb'ın Hikâyeleri adlı diğer iki kitabında da geçer.
📌 Yazar aslında bu karakterle kendisini de romanına sokmakta, kendisine gönderme yapmaktadır. Genelde bu karakter, yaşama dair felsefi sorunların dile getirildiği bir tip olarak ortaya çıkar. Bu kitaplardaki hikâyelerin akışında sürekli göz önünde değildir, her zaman görünmez.
📌Puslu Kıtalar Atlasında, Uzun İhsan Efendi Rendekar dediği René Descartes'in (Dekart) felsefi meselesini sürdürür. "Düşünüyorum öyleyse varım" felsefesine kendine özgü bir bakış açısı getirir.
📌"Düşlüyorum öyleyse varım" Uzun İhsan Efendi felsefesinin mihenk taşıdır. Düşleyerek gizemli diyarlara, rüya âlemine yolculuk eder. Hakikat onun için düşler vasıtasıyla edinilen bir bilgidir... Kalıplaşmış gerçeklik algımızı çok ötelere taşıyan Uzun İhsan Efendi, efsanevi yönleriyle karşımıza çıkan en renki karakterlerdendir.
📌Uzun İhsan Efendi'nin en önemli özelliği sadece uyuyarak hakikatı keşfedebileceğine dair duyduğu inançtır.
HÜSREV'İN KESİLEN İNCİR AĞACI
📌Bir Adam Yaratmak piyesi, 1938'de neşredilmiş ve aynı yıl Şehir Tiyatroları'nda Muhsin Ertuğrul tarafından oynanmıştır. Piyes, ilk sahnelendiği andan itibaren Tohum'un aksine seyirci ve tiyatro camiası tarafından büyük bir ilgiyle karşılanmıştır. Bir Adam Yaratmak, içerdiği felsefi- psikolojik derinlik ve muhtevadaki zenginlik açısından Türk tiyatrosuna yeni bir soluk getirmiştir. Bu çok yankı uyandıran eserin baş kahramanı yazar Hüsrev'dir.
"Bu eserimi bugüne kadar vücuda getirdiğim eserler içinde en bağlı eser biliyor ve öylece bildirmek istiyorum. Ona olan zaafım, üstünde fazla konuşmamı yasak ediyor" cümlelerini kuran Necip Fazıl için de bu eserin mahiyeti farklıdır. Bir Adam Yaratmak piyesi Necip Fazıl'ın Abdülhakim Arvasi ile tanışıp fikri dönüşüme girdiği dönemden sonra yazılmıştır.
📌Necip Fazıl bu eserini "geçirdiğim büyük ruh çilesinin sahne destanı" olarak tarif eder. Bu sebeple Hüsrev'in, delilik sınırında dolanıp mutlak hakikata ulaşma sürecinde yaşadığı sıkıntıları; söz gelimi büyük ruh çilesini baş kahramanın yaşadıkları üzerinden verir.