Arama

Edebiyatımızın meşhur mevlidhanları

Mevlid, Peygamber Efendimizin (SAV) doğduğu günü, yıldönümü vesilesiyle yapılan anma kutlamalarını ifade eder. Aynı zamanda Müslüman şairler tarafından Hz. Peygamber'i (SAV) anlatma gayesi ile kaleme alınan eserlere de "mevlid" denir. Özellikle Hz. Peygamber'in (SAV) doğumunun kutlandığı Mevlid Kandili'nde, yazılan şiirler beste şeklinde okunur. Musikinin anlamlı nağmeleri ile mevlidi icra eden sanatkarlara ise mevlidhan denir. Peki, edebiyatımızın meşhur mevlidhanları kimlerdir?

ZEYREK CAMİİ MÜEZZİNİ HÜSEYİN DEDE

🔸 Tarihler 1700'lü yılları gösterdiğinde İstanbul'da mevlidhanlık geleneği gelişim gösterir. Bu konuda önemli isimler yetişir. Zeyrek Camii Müezzini Hüseyin Dede de mühim mevlidhanlar arasındadır.

🔸 Cami musikisi, diğer müzik türlerinin beslendiği önemli sanat kaynaklarındandır. İmamlar ve özellikle müezzinler, ezan ve namaz esnasında, öncesi ve sonrasında kamet cümlelerini belli makamlarda okurlar. Bu nedenle musiki ile yakından ilgilidirler. İstanbul Fatih'te yer alan Zeyrek Camii'nin Müezzini Hüseyin Dede de musiki ile olan irtibatını mevlid icra ederek geliştirir. Böylece dönemine nam salmış büyük bestekarlardan olur.

Divan şairlerinden en güzel beyitler

MUSULLU ÂMÂ HAFIZ OSMAN EFENDİ

🔸 1800'lü yıllarda özellikle sesi ve icrası ile dikkat çeken Musullu Âmâ Hafız Osman Efendi, dönemin önemli mevlidhanlarındandır. Hafız Osman Efendi, Musul'da doğar ve çocukluğunda üvey annesinin kötü muameleleri sonucu kör olur. Bu talihsiz durum, onun Kur'an'ı hıfzetmesine engel olmaz. Hafız olan Osman Efendi, bütün yaşadıklarının ardından Musullu Âmâ Hafız Osman Efendi diye anılmaya başlar.

🔸 Geçimini sağlamak ümidiyle Musul'dan İstanbul'a gelen Osman Efendi, İslam ilmi üzerine eğitim alır. Bu esnada musikiye olan kabiliyetini keşfeder. Hatta bir dönem, Çemberlitaş'ta açtığı kitapçı dükkanının, tanınmış musikişinasların buluşup sohbet ettikleri bir mekan haline geldiği söylenir. Ayrıca Osman Efendi, Türkçeyi güzel konuşması ve tiz bir sese sahip olması ile tanınır.

ENDERUNLU HAFIZ HÜSNÜ EFENDİ

🔸 Hafız Osman Efendi ile aynı dönemde mevlidhanlık yapan Enderunlu Hafız Hüsnü Efendi, Kur'an-ı Kerim'i ve mevlidi güzel okuması ile ünlüdür. Üsküdar'da dünyaya gelen Hüsnü Efendi'nin asıl adı bazı eserlerde Hüseyin bazılarında ise Mehmed olarak geçer.

🔸 Sesinin güzelliği ile henüz mahalle mektebinde dikkatleri üzerine çeken Hüsnü Efendi, daha sonra Sultan Abdülaziz'in isteği üzerine saraya alınır. Tahsilini Enderun'da sürdürür ve hıfzını tamamlar.

8 maddede Enderun nedir, ne zaman kuruldu?

🔸 Oldukça parlak bir kariyer hayatı olan Hüsnü Efendi, 1875'te Hırka-i Şerif Dairesi müezzinliğine, beş yıl sonra da Enderun Mektebi Kur'an-ı Kerim muallimliğine tayin edilir. 1900 yılında Hırka-i Şerif Dairesi ikinci imamlığına getirilir.

🔸 Ömrünün son dönemlerinde boğazında oluşan hastalık nedeniyle sesi kısılır. II. Abdülhamid ve Sultan Mehmed Reşad tarafından ameliyat ettirilir ancak eski parlak sesine kavuşamaz. 1914'de Ferik Ahmed Muhtar Paşa'nın kurduğu Müze-i Askeri-i Osmani bünyesinde faaliyete geçen Mehterhane-yi Hakani'de musiki dersleri verir. Yakalandığı rahatsızlığı atlatamayan Hüsnü Efendi, 1 Haziran 1919 tarihinde Gureba Hastahanesi'nde vefat eder ve Edirnekapı Mezarlığı'na defnedilir.

HASAN RIZA EFENDİ

🔸 Mehmet Akif Ersoy'un Safahatı'nın 7. kitabında sesinin güzelliği ve icrasından bahsettiği Hasan Rıza Efendi, döneminin en önemli icracıları arasında yer alır. Aynı zamanda şair, hattattır ve özellikle de mevlidhanlığı ile ünlüdür.

🔸 Hasan Rıza Efendi, Manisa'da dünyaya gelir. Eğitimini de burada tamamlar. Ardından İstanbul'a giderek Üsküdar'a yerleşir. Güzel sesi ve musiki bilgisiyle kısa zamanda tanınır. Uzun yıllar Damad Mehmed Said Paşa'nın imamlığını yapar. Ondan gördüğü ilgi ve himayeden dolayı "Said Paşa İmamı" lakabıyla anılır. Hatta Mehmed Akif Ersoy, "Said Paşa İmamı" adlı şiirinde ondan bahseder.

🔸 Hasan Rıza Efendi, Sultan Abdülaziz zamanında hünkar imamlığına tayin edilir. Parlak ve tiz bir sese sahip olan Hasan Rıza Efendi'nin en önemli özelliği, içinden geldiği şekilde okumasıdır. Dolmabahçe Camii'ndeki ilk cuma selamlığında kendisine hutbenin hicaz makamında okunmasının irade buyurulduğu söylenince, "İrade ile hutbe okunmaz, ne zuhur ederse o okunur" diyerek camiyi terkeder. Onun bu durumunu öğrenen hükümdar, bir miktar atıyye göndererek kendisini vazifeden affeder.

Londra'daki kayıp Osmanlı Cami

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN