En çok sevilen 10 Mehmet Akif Ersoy şiiri
Şiirlerinde milli ve manevi duyguları dile getiren, vatan şairimiz Mehmet Âkif'in çıkış noktası olarak aldığı ışık, İslam'dı. Onun en hassas olduğu noktaydı din. O kadar ki dinine kem söz edildiği vakit onun aklı, fikri yerinden oynar, artık zabt u rabtı mümkün olamayan bir aslan gibi hasmına saldırmaktan hiç çekinmezdi. O bu duygularını şiirlerine de yansıttı. Sizler için Mehmet Akif Ersoy'un hafızalardan silinmeyen 10 şiirini derledik.
Giriş Tarihi: 30.01.2020
09:25
Güncelleme Tarihi: 27.12.2022
12:11
ADAMLIĞIN YOLU NEREDENSE BUL DA GİRMEYE BAK
📌"Nasihatim sana: Her şeyle iştigali bırak; Adamlığın yolu neredense, bul da girmeye bak. Adam mısın: Ebediyyen cihanda hürsün, gez; Yular takıp seni bir kimsecikler sürükleyemez. Adam değil misin, oğlum: Gönüllüsün semere; Küfür savurma boyun kestiğim semercilere"
📌"Bana sor sevgili kâri', sana ben söyleyeyim, Ne hüviyette şu karşında duran eş'ârım: Bir yığın söz ki, samimiyeti ancak hüneri; Ne tasannu' bilirim, çünkü ne sanatkârım. Şi'r için "gözyaşı" derler; onu bilmem, yalnız, Aczimin giryesidir bence bütün âsârım! Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem; Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım! Oku, şâyed sana bir hisli yürek lâzımsa; Oku, zîrâ onu yazdım, iki söz yazdımsa. Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim, İnan ki her ne demişsem görüp de söylemişim. Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek: Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek.
📌"Bütün dünyâya küskündüm, dün akşam pek bunalmıştım; Nihayet, bir zaman kırlarda gezmiş, köyde kalmıştım. Şehirden kaçmak isterken sular zaten kararmıştı; Pek ıssız bir karanlık sonradan vâdîyi sarmıştı. Işık yok, yolcu yok, ses yok, bütün hilkat kesilmiş lâl...Bu İstiğrâkı tek bir nefha olsun etmiyor ihlâl. Muhîtin hâli "insâniyyet"in timsâlidir, sandım; Dönüp mâzîye tırmandım, ne hicranlar, neler andım! Taşarken haşr olup beynimden artık bin müselsel yâd, Zalâmın sînesinden fışkıran memdûd bir feryâd, O müstağrak, o durgun vecdi nâgâh öyle coşturdu: Ki vâdîden bütün, yer yer, eninler çağlayıp durdu. Ne muhrik nağmeler, yâ Rab, ne mevcâmevc demlerdi: Ağaçlar, taşlar ürpermişti, gûyâ Sûr-i Mahşer'di!"
...