Franz Kafka'dan mutlaka okumanız gereken 10 kitap
Hak ettiği değeri ancak öldükten sonra görebilen Kafka, eserlerinde dünyanın karmaşıklığı karşısında insanın umutsuzluğunu güçlü bir biçimde yansıttı. Ortaya koyduğu eserlerin en çarpıcı yanı, sadelik ötesinde, gerçek dışı ve esrarlı bir dünyanın saplantısı arasındaki çekişmedir. Sizler için Franz Kafka'dan mutlaka okumanız gereken 10 kitabı derledik.
Giriş Tarihi: 30.10.2018
17:19
Güncelleme Tarihi: 30.10.2018
18:57
"Sana dokunmayan bir şey beni öldürebilir."
Kafka'nın babası olan Hermann Kafka'ya Kasım 1919'da yazdığı bu mektup, alıcısına hiçbir zaman ulaşmadı. Yazarın yapıtlarına ve esin dolu dünyasına adım atmak için mükemmel bir giriş metni olan mektup, aynı zamanda 20. yüzyıl edebiyat tarihinin büyük itiraflarından biri sayıldı.
Kafka, suçlayıcı bir tonla hafif bir ironinin birbirine karıştığı mektubunda, babası tarafından kabul görme talebini dillendirir. Aslında babasıyla arasındaki yabancılaşma ve iletişimsizliği, yapıtlarının çoğunda kendine mesele edindiği daha geniş kapsamlı varoluşsal bir açmazın parçası olarak görüyordu. Yazar evliliğe ve yetişkin bir erkek olmaya hazırlanan Georg Bendemann adlı karakterinin babası tarafından ölüme mahkûm edildiği ''Yargı'' adlı öyküsünde olduğu gibi, evlenememesinden ve yetişkin olamamasından babasını sorumlu tutuyordu.
Başarılı bir iş adamı olan Hermann Kafka'nın oğluyla ilişkisinde, işlerini devam ettirecek tek erkek evladına yönelik geleneksel beklentisi belirleyici olmuştu.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…
''Ve öğrendim beyler. Ah, mecbursanız öğreniyorsunuz, bir çıkış istiyorsanız öğreniyorsunuz; paldır küldür öğreniyorsunuz. Kendini bir kırbaçla kontrol ediyor, en küçük bir dirençle karşılaşınca yine kendini parçalıyorsun.''
Kafka'nın en tartışılamaz erdemi, dayanılmaz durumlar yaratmasıdır. Ebediyen yaşayan yapıtlar yaratmak için birkaç satır yazmak onun için yeterlidir. Örneğin, 'Hayvan, sahibinin elinden kırbacı çekip alır ve kendisi sahibe dönüşmek için kendini cezalandırır ve bunun kırbaçta oluşan yeni bir düğümün yarattığı bir yanılsamadan başka bir şey olmadığını anlayamaz. Kafka'da esas olan öykünün gelişimi ya da psikolojik etki değil konunun kendisi ve ortamdır . Bu nedenle öyküleri romanlarından önceliklidir; bu nedenle de bu öykü seçkisinin eşsiz yazarın değerini tam olarak ortaya koyduğunu iddia etme hakkı doğar.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…
"İnanın ve bekleyin!"
"Franz Kafka'nın ''Ceza Sömürgesi'', garip ve ürpertici atmosferiyle okuyana, "neyse ki bir rüyaymış" demeyi istetecek denli tedirgin ediciliğiyle ve en önemlisi suç ve ceza arasındaki ilişkiye farklı bir bakış açısı getirmesiyle dikkat çekiyor.
Adı verilmeyen bir adada, ıssız ve bunaltıcı bir vadide, acımasız bir zekâyla kurgulanmış bir mekanizmanın, suçlu ya da suçsuz olmasına bakılmaksızın, savunması alınmaksızın mahkûm kılınmış insanları bürokratik bir katılıkla ve doğal kabul edilen bir yaklaşımla "cezalandırdığı" bir törene, suskun bir gezginle birlikte tanık oluruz.
Birinci Dünya Savaşı'nın başladığı sırada kaleme alınan bu uzun öykü, aynı zamanda 20. yüzyılla birlikte patlak veren, insanın insana karşı totaliter bir acımasızlık sergilediği ve bütün Avrupa'yı etkisine alan şiddet yüklü atmosferin, kendisi bilincinde olmasa da, Praglı Kafka'yı da nasıl eline geçirdiğinin izlerini taşıyor.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…
Ottla’ya ve Aileye Mektuplar
''Beni sevdiğini nasıl savunabilirsin, derdimin ne olduğunu bile bilmiyorsun.''
Kafka'nın en sevdiği kız kardeşi Ottla'ya 1909 yılından ölümüne değin yazdığı mektuplar, iki kardeş arasındaki güçlü bağı ortaya koydu. Bu mektuplarda bambaşka bir Kafka'yla; küçük kardeşini hayatta attığı her adımda destekleyen sevecen bir ağabeyle tanışıyoruz. 1892 doğumlu Ottla, Kafka'nın en küçük kız kardeşiydi.
Masumiyeti ve duygusallığı ile ağabeyinin kalbinde apayrı bir yer edinen Ottla, Kafka'nın sanatını takdir ediyor ve onunla gurur duyuyordu. Ottla'nın kızları tarafından saklanan mektuplar, Çekoslovak makamlarının uzun yıllar yurt dışına çıkarılmasına ya da ülkede yayımlanmasına izin vermemesi yüzünden ancak 1974'te okurla buluşabildi.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…
''Reçete yazmak değil, insanlarla anlaşmak zordur.''
Yeni bir avukatımız var: Dr. Bucephalus. Uzaktan bakıldığında Makedonyalı İskender`e yardım etmiş bir savaş atını andıracak tek bir özelliği yok. Fakat bu adı bilenler avukatın görünüşünde kimi özellikler bulabilir. Örneğin, geçen gün adliye sarayının dışındaki merdivenlerinde akıldan yana şansı olmayan bir mübaşir gördüm: Dr. Bucaphelus, ayaklarını alışılmıştan yukarı kaldırıp mermerde çın çın öten adımlarla basamakları tırmanırken, mübaşir, at yarışlarını kaçırmayan bir küçük uzmana has bakışlarla, hayranlıkla onu izliyordu.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…