Eski şiirin zirvesi: Fuzuli
İslami edebiyatın zaman içerisinde farklı dallardan beslenerek büyümesi ortaya pek çok güzel sanat alanında yetkin isimler çıkarmasına vesile oldu. Edebiyat tarihi içerisinde en çok tercih edilen tür olan şiir ise bundan en fazla payı alan tür oldu. Klasik şiirimizin zirvesi olarak kabul edilen Fuzuli, üç ayrı dilde "Divan" yazabilecek denli büyük bir isimdi. Şiirle kurduğu bağ vesilesiyle diğer şairlerden ayrılan Fuzuli, İslam edebiyatının adeta çatısı oldu.
Giriş Tarihi: 07.11.2022
10:29
Güncelleme Tarihi: 05.11.2023
09:01
◾ Fuzûlî beyitlerinde cimriliği de işleyerek insanların cömertlik yapmadıkları takdirde hiç çiçek açmayıp meyve vermeyen bir ağaç misali olacaklarını dile getirir.
◾ Kuşlara yuva olmayıp, insanlara meyve sunmayan ağaçların kesilerek yakılacağından bahseder. Ne de olsa asıl fakir paradan başka hiçbir şeyi olmayan insandır. Ayrıca ellerindeki mallardan nifak etmeyenler kendileri ihtiyaç sahibi bir hâle geldiklerinde bir yardım göremeyeceklerdir.
Fuzuli'nin Şikayetname'si
◾ Peygamberler kâmildir, asla şiire ihtiyaçları yoktur; onlar vahiy beklerler. Biz insanlar ise bu olgunluktan noksan kaldığımızdan şiir bizim için bir süs hâline gelmiştir.
🔹 Bu durum Yâsîn Sûresi'nin 69. ayetinde şöyle geçmektedir:
"Biz ona (peygambere) şiir öğretmedik, zaten ona yakışmazdı da. Ona vahyedilen ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır."
◾ Fuzûlî'nin çok dertli, gözleri yaşlı bir adam düşünülür. Ancak "ağlamak" fiili Türkçede aynı zamanda "aramak" anlamına da gelir. Buradan ağlamayan yani gayret göstermeyen insanların varmak istedikleri yere ulaşılamayacağı yargısı çıkarılabilir.
◾ Öte yandan derdi olmayan insan Allah'ın ülfetinden yani dostluğundan mahrum kalmıştır. Dert insanın işinin üstesinden gelebilmesi için gereken motivasyonu sağlar.
"Fuzûlî dehrden kâm almak olmaz olmadan giryân
Sadef su almayınca ebr-i nîsâdan güher vermez"
▶
Çinli Jack Ma'nın "Bugün zordur. Yarın daha da zordur. Ama ertesi gün güzel olacaktır. Ve çoğu insan yarının akşamında ölür." sözleri Fuzûlî'nin sabrı tavsiye eden bu beytinin şerhi gibidir.
Fuzuli'nin hafızalarda yer edinen Su Kasidesi'nden beyitler ve anlamları
◾ Fuzûlî; insanlara çocuklarının insanca büyüyebilmeleri için onlara kölelerine davrandıkları gibi, kölelerinin de insan gibi davranmalarını istiyorlarsa onlara evlat gibi muamele etmelerini önerir. Çünkü tam bir refah ortamında büyüyen bir çocuk büyüyüp de o rahatlığı kaybettiğinde hazırlıklı yakalanması gerektiğini vurgular.
"Ârızın yâdıyla nemnak olsa müjgânım nola
Zâyi olmaz gül temennâsıyla vermek hâre su"
◾ Su Kasidesi'nde geçen bu beyte göre Fuzûlî, çocukları güllerin dikenlerine benzetmiş ve hangisinin gül vereceğinin belli olmadığını söylemiştir. Bu yüzden çocuklara diken değil, gül muamelesi yapılmalıdır.
"Mariz-i derd-i aşkım terk-i âlemdir muradım kim
Bu nâhoş mülkde eğlendiğimce zahmetim artar"
(Ben aşk dersine bulaşıp hasta olmuş bir insanım. Amacım aşkın dışındaki bir âlemden kendimi bir an evvel dışarı atmaktır. Bu hoş olmayan varlıklar âleminde ne kadar eğlenirsem zahmetim o kadar artar.)
◾ Buradaki "eğlemek" fiili "oyalanmak" anlamında kullanılmıştır. Dolayısıyla eğlence oyalanma demektir. Oyalanan, hedefini şaşırıp nereye gideceğini bilmeyen insandır.
🔹 Peygamber Efendimiz (SAV) at üstünde yolculuk yaparken yorulup ardından atın gölgesinde dinlenmiştir. Resulullah (SAV), gölgelendiği bu süreyi dünya hayatı na benzetmiştir. İşte Fuzûlî bu beyti Peygamber Efendimiz'in (SAV) bu sözünden esinlenerek yazmıştır.
▶
Fuzûlî burada dünya hayatında aşksız kalan kişinin oyalanmakta olduğunu ifade etmektedir. Yunus Emre'nin deyimiyle "Ölen hayvan imiş âşıklar ölmez" çünkü âşıklar niçin var olduklarının bilincinde olan insanlardır.