Arama

Gül imgesinin şiirimizde geçirdiği değişimler

Geçmişten günümüze 'sevgili güldür' metaforu Türk edebiyatında muhtelif şekillerde karşımıza çıkar. Sevgili bir güldür fakat nasıl bir güldür? Bunun tanımı çağlar boyunca farklılaştı. Sevgili mis kokusu ve zarifliğiyle mi, binlerce dikeni olması mı yoksa yapraklarında güneşin görülmesi sebebiyle mi güldür? Ya da modern şiirdeki haliyle şairin zihni, ruhsal durumuna ve dünya görüşüne göre teşekkül eden bambaşka bir gül mü? Bu içerikte geçmişten günümüze "gül imgesi" ne yüklenen misyonları siz Fikriyat okurları için inceledik.

  • 12
  • 13
Gelenekten gelen bir ses: Sezai Karakoç şiirinin ‘gül’leri
Gelenekten gelen bir ses: Sezai Karakoç şiirinin ‘gül’leri

Sezai Karakoç'un geleneksel şiirde olduğu gibi gül imgesiyle sembolize ettiği en önemli şahıs Hz. Muhammed'dir. Bu geleneksel imge, Karakoç'un şiirinde aynı zamanda dini bir imgeye dönüşür. Gelenekten gelen dini unsurlar Karakoç'un şiirinde yalnızca bir motif veya imge olarak değil, yaşayan ve yaşatılmak istenen bir değer olarak sunulur. Şairin "Gül Muştusu" isimli şiiri buna örnektir:

"Gül gelecek,
Kıyamet demek gülün geri gelişi demek
Gül, Peygamber muştusu, Peygamber sesi"

Şair, çağdaş bir mesnevi örneği sayılabilecek Gül Muştusu şiirinde, "diriliş" fikrinin gül imgesi ile birlikte Peygamberimizden gelecek yardımla gerçekleşebileceğini gösterir bize. Şairin arzuladığı, bir gül mevsimi; yani diriliştir. Bu gül mevsiminin gelebilmesine yardımcı olacak kişi ise güle dair tüm vasıfları yüklenen Peygamber Efendimizdir:

"Yetiş Peygamber imdadı yetiş
Yetiş Allah'ın izniyle
Yetiştir erlerini
Diriliş bayraklarını taşıyan
Şehit gömleklerini peşin giymiş
Ateşten, sudan geçer gibi geçen
Allah önünde her varı yok gören
Dağların üstünde erip
Kentlere şafak gibi ağan
Küçük askerlerini
Gül diksinler diye yeni topraklarına
İnsanın ta gönlüne
Yetiştir erenlerini
Allah'ım
Amin"

  • 13
  • 13

Çocuk- anne imgesi ile gül imgesi, şairin bazı şiirlerinde annenin hem sıcaklığı hem de güzel kokuyu sembolize etmesi açısından bağdaştırılır:

"Biz çocuklarsa
Güllerle döğdük birbirimizi her baharda
Gül fırlattık birbirimize taş yerine
Gülle ıslattık birbirimizi
Gül sularında yıkadık saçlarımızı
Gül sularında yıkandık leğenlerde
Gül taşıdık okullara kitaplar arasında
Pencereden uzanan bir gül
Güçlendirdi bizi imtihanlarda"

Sonuç olarak, araştırmamız boyunca şahit olduğumuz bir şey var ki, Doğu'nun sembolü olabilecek gül imgesinden bir toplumun tarihi seyir içinde karşı karşıya kaldığı bütün değişimleri anlayabiliriz. Şiir, bu manada dönem ve toplum okuması yapabilmek açısından oldukça zengin bir kaynaktır.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN