Hangi edebiyatçı, neden hapis cezası aldı?
Bundan 59 yıl önce Necip Fazıl Kısakürek, Vahdeddin hakkında 8 yıl önce kaleme aldığı bir kitap nedeniyle hapis cezası aldı. Bilirkişi raporuna göre suçu olmamasına rağmen "Atatürk'e hakaret etmeye meyilli olmak" gerekçesiyle hapis cezasına mahkum edilen Necip Fazıl, 79 yaşında vefat etmeseydi, bu cezası nedeniyle hapis yatacaktı. Necip Fazıl'dan, Sabahattin Ali'nin kitabını hediye ettiği için 13 yıl hapis yatan Kemal Tahir'e, Eşref Edip'ten Maksim Gorki okuduğu için hüküm giyen Orhan Kemal'e, hapis cezası alan edebiyatçıları sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 02.03.2019
13:55
Güncelleme Tarihi: 02.03.2019
14:00
ORHAN KEMAL, MAKSİM GORKİ OKUDUĞU İÇİN YARGILANDI
Yazar Orhan Kemal, askerliğini yaptığı 1938 yılında "Maksim Gorki ve Nazım Hikmet kitapları okumak", "yabancı rejimler lehinde propaganda ve isyana muharrik" suçundan 5 yıl hapis cezasına mahkûm edildi.
1940'ta, Bursa Cezaevi'nde tanıştığı Nazım Hikmet'ten etkilendi. 1943'te tahliye olunca Adana'ya döndü. Maddi sıkıntılarla boğuşan Orhan Kemal, amelelik ve hamallık gibi işlerde çalıştı. 1950'de ailesiyle İstanbul'a yerleşti ve ölümüne kadar edebi eserler yayınlayarak geçimini sağladı.
1966'da "hücre çalışması ve komünizm propagandası" yaptıkları gerekçesi ile iki arkadaşı ile birlikte tutuklandı. "Su ç te şkil eden bir cihet bulunmad ığı" yolundaki bilirkişi raporu üzerine bir ay sonra serbest bırakıldı.
"Eskici ve O ğullar ı" ile "Han ım ın Çiftliği" nin yazarı, Bulgar Yazarlar Birliği'nin çağrısı üzerine gittiği Sofya'da rahatsızlandı ve 2 Haziran 1970'te 56 yaşındayken son nefesini verdi.
O ŞİİRİ SABAHATTİN ALİ Mİ YAZMIŞTI?
Sabahattin Ali, 1932 yılında Konya'daki bir ortaokulda Almanca öğretmeni olarak görev yaptığı sırada, "Hey anavatandan ayrılmayanlar / Bulanık dereler durulmuş mudur?" mısraları ile başlayan bir şiir yazdığı iddiası ile tutuklanmıştı.
Mustafa Kemal'e, İsmet İnönü'ye ve bazı devlet adamlarına hakaretler ettiği iddiasıyla 12 ay hapse mahkûm olmuş, Yargıtay cezasını iki ay ilâve ile 14 aya yükseltmiş ve yazar bu ceza sebebi ile devlet memurluğundan da çıkartılmıştı.
Sabahattin Ali, Atatürk'e gönderdiği mektubu Konya Cezaevi'nden yazmış, "Ben böyle bir şey yapmadım" diyerek Atatürk'ten affını istemiş ancak affedilmemişti.
KALEME ALDIĞI MEKTUPTA MUSTAFA KEMAL’E NE DEDİ?
Sabahattin Ali'nin kaleme aldığı o mektubun tam metni ise şöyle:
"Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal Hazretlerine,
Zât-ı âlinizi îmâen ve telmihen tahkiri mutazammın (imâ ve kastederek hakaret eden) bir şiiri yazmış ve okumuş olmak cürmü ile bir sene hapse mahkûm edildim. Mahkeme zabıtlarının sathî bir tedkiki bile bu kararın nasıl bir zihniyetin tesiri altında verildiğini isbat edebilir. Fakat Temyiz Mahkemesi tarafından tasdik edilmiş olması, hükmün isabetsizliğine dair daha çok söz söylemekten beni alıkoymaktadır. Beni en çok üzen yediğim ceza değil, sizin büyük isminizin şahsî intikam vasıtası olarak kullanılabilmesi ve buna müsamaha edilmesi keyfiyetidir. Kablî (önfikirli) hükümlerden, sakat düşüncelerden ve lüzumsuz korkulardan uzak bir heyete her zaman kabahatsizliğimi ispat edebilirim. Fakat bütün bunlara lüzum kalmadan işi sizin yüksek kararınıza bırakmayı tercih ettim: 'Ben böyle bir şey yapmadım' diyor ve buna inanmanızı rica ediyorum. Benim şimdiye kadar yalan söylediğim görülmemiştir. Ne karakterde bir adam olduğum da Maarif Vekâleti'nden sorulabilir. Herhalde bana inanacağınızı ümit ediyorum. Şimdilik kendi sözlerim ve teminatımdan başka müeyyidesi (yaptırımı) olmayan bu iddiam inanılacak kuvvette görülmediği takdirde yine size müracaat ediyor ve affımı rica ediyorum. Eninde sonunda hakkımı ispat edeceğimi bilmesem böyle bir ricada bulunmazdım. Beni affedecek kadar büyük ve iyi kalpli olduğunuzdan eminim. Ellerinizden öperim efendim.
14 Nisan 1933.
Konya Hapishanesi'nde mevkuf, Konya Muhtelit Ortamektep Almanca Muallimi Sabahattin Ali".
AHMED ARİF NEDEN HAPİS YATTI?
Ahmed Arif, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü öğrencisi iken 1950'de Türk Ceza Yasası'nın 141. maddesine aykırı davranmak savıyla, 1952'de gizli örgüt kurma savıyla iki kez tutuklandı, yargılandı ve 2 yıl hüküm giydi.
Cezaevi günleri sona erince Ankara'daki gazeteler ve dergilerde teknik işlerle uğraşarak yaşamını sürdürdü.