Her dizede sevinç ve coşku yaşatan bayram şiirleri
Bayramı bir armağan bilen ve neşeyle karşılayan Müslümanlar için, Ramazan Bayramı bereketiyle birlikte hoş geldi. Bu bayramda da çocuklar sevindirilecek; kimsesizlerin yardımına koşulacak. Biz de sizler için bayramın sevinç ve coşkusunu dizelerinde işlemiş ünlü şairlerden bayram şiirlerini derledik.
Giriş Tarihi: 04.06.2019
10:12
Güncelleme Tarihi: 10.08.2019
14:24
Bayramda gelir yâ da ne hoş hâtıralar ki: Bin ömre verilmez, o kadar kadri girandır,
Iydin bana dâim görünür levh-i kerîmi: Mâzî-i tufûliyyetimin yâd-ı besîmi.
Birinci gün hava bir parça nâ-müsâiddi; İkinci gün açılıp, sonra pek güzel gitti.
Dedim ki: 'Fâtih'e çıksam yavaşça, bir yanda Durup o âlemi seyreylesem de meydanda,
Ziyâret etsem ehibbâyı sonradan... Hoş olur. Bütün gün evde oturmak ne olsa pek boştur. '
Bu arzû-yi tenezzüh gelince, artık ben Durur muyum? Ne gezer! Fırladım hemen evden.
Gelin de bayramı Fâtih'te seyredin, zirâ Hayâle, hâtıra sığmaz o herc ü merc-i safâ,
Kucakta gezdirilen bir karış çocuklardan Tutun da, tâ dedemiz demlerinden arta kalan,
Asırlar ölçüsü boy boy asâli nesle kadar, Büyük küçük bütün efrâd-i belde, hepsi de var!
Adım başında kurulmuş beşik salıncaklar, İçinde darbuka, teflerle zilli şakşaklar,
Biraz gidin; Kocaman bir çadır... Önünde bütün, Çoluk çocuk birer onluk verip de girmek için
Nöbetle bekleşiyorlar. Acep içinde ne var? 'Caponya'dan gelen insan suratlı bir canavar! '
Geçin: sırayla çadırlar. Önünde her birinin. Diyor: 'Kuzum, girecek varsa durmasın girsin.'
Bağırmadan sesi bitmiş ayaklı bir îlân, 'Alın gözüm buna derler...' sadâsı her yandan.
Alettirikçilerin keyfi pek yolunda hele: Gelen yapışmada bir mutlaka o saplı tele.
...
Bayram, Necip Fazıl Kısakürek
Ölüm ölene bayram, bayrama sevinmek var; Oh ne güzel, bayramda tahta ata binmek var
Yahya Kemal Beyatlı, Süleymaniye'de Bayram Sabahı
Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede Bir mehâbetli sabah oldu Süleymâniye'de Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati, Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan, Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan. Gecenin bitmeye yüz tuttuğu andan beridir, Duyulan gökte kanat, yerde ayak sesleridir. Bir geliş var! .. Ne mübârek, ne garîb âlem bu! .. Hava boydan boya binlerce hayâletle dolu... Her ufuktan bu geliş eski seferlerdendir; O seferlerle açılmış nice yerlerdendir. Bu sükûnette karıştıkça karanlıkla ışık Yürüyor, durmadan, insan ve hayâlet karışık; Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya, Giriyor, birbiri ardınca, ilâhî yapıya. Tanrının mâbedi her bir tarafından doluyor, Bu saatlerde Süleymâniye târih oluyor.
Ordu-milletlerin en çok döğüşen, en sarpı Adamış sevdiği Allah'ına bir böyle yapı. En güzel mâbedi olsun diye en son dînin Budur öz şekli hayâl ettiği mîmârînin. Görebilsin diye sonsuzluğu her yerden iyi, Seçmiş İstanbul'un ufkunda bu kudsî tepeyi; Taşımış harcını gâzîleri, serdârıyle, Taşı yenmiş nice bin işçisi, mîmâriyle. Hür ve engin vatan
Bir bayram yemeği, Cahit Sıtkı Tarancı
Korkarım felekte bir gün Bir bayram yemeğinde. Anam, babam gibi kardeşlerimde, En güzel dalgınlığında ömrün. Beni gurbette sanıp Keşke gelseydi bu bayram Diyecekler. Ve birdenbire yürekler, Aynı acıyla yanıp Hepsinin gözleri yaşaracak. Öldüğümü hatırlayarak.