Arama

Mark Twain’in zenofobi derecesinde önyargı ile yazdığı İstanbul anıları

Tarihin en önemli edebiyatçılarından olan Mark Twain, genç yaşta dünyayı gezme hayali kurmuş ve bu hayalini 1866 yılında gerçekleştirmişti. Gezi yazılarını topladığı eserinde, İstanbul'a dair gözlemlerini de aktarmıştı. "Seyahat etmek, önyargı, bağnazlık ve dar kafalılık için ölümcüldür" diyen Twain, zenofobi derecesinde önyargı ile İstanbul'u kaleme almış, yaşadığı hayal kırıklığını "Doğu'yu anlatan gezi kitaplarıyla aldatıldığımı düşündükçe sabah kahvaltısında bir seyyahı yiyesim geliyor" sözüyle anlatmıştı.

  • 11
  • 17
‘SOKAKLAR ARI KOVANLARINDAN DAHA KALABALIK’
‘SOKAKLAR ARI KOVANLARINDAN DAHA KALABALIK’

Şehre ayak bastığında "bu çekiciliğin ve soylu görüntünün" kaybolduğunu söyleyen yazar, "Kıyıya doğru yola çıkışınızdan geri dönüşünüze kadar geçen zaman içinde nefret ediyorsunuz bu şehirden. Kara uçsuz bucaksız bir sirkti. Daracık sokakları, arı kovanlarından daha kalabalıktı" sözlerine yer verir.

Sokakları, dükkânları, sosyal ortamı aynı eleştirel üslupla betimleyen yazar "İstanbul'da bir sokak, insanın görmesi gereken bir yer, ancak sadece bir kez" demiştir.

  • 12
  • 17
TWAIN AYASOFYA’YI NEDEN BEĞENMEDİ?
TWAIN AYASOFYA’YI NEDEN BEĞENMEDİ?

Batılı gezginlerin oldukça ilgisini çeken ve İstanbul'da en çok betimlenen yapılardan birisi olan Ayasofya için ise Twain çağdaşlarıyla aynı görüşü paylaşmamıştır:

"Ben Ayasofya Camisi'nden pek etkilenmedim. Zevksizin biriyim, ondan herhalde. Neyse, lafı uzatmayalım. Ayasofya, kâfir diyarının en yaşlı ve külüstür alanı. İlgi çekmesinin tek nedeni bir Hristiyan kilisesi olarak yapılıp Müslüman fatihler tarafından pek fazla değiştirilmeden camiye çevrilmesi. Kubbenin St. Pierre'inkinden daha muhteşem olduğu söyleniyor ancak pisliği kubbesinden daha müthiş, bundan hiç söz eden yok. Her yer ak saçlı geçmişin izlerini taşıyor, ama güzellikten yoksun, duygu yaratmaktan uzak.

Ayasofya'yı kendinden geçerek övenler, o lafları, her kiliseyi "değerli eleştirmenlerin pek çok yönden dünyada eşi görülmedik, fevkalade bir yapı olarak kabul ettikleri" diye anlatan gezi rehberlerinden ezberlemişlerdir mutlaka."

  • 13
  • 17
KAPALIÇARŞI’YI GÖRÜLMEYE DEĞER BİR YAPI OLARAK BETİMLEDİ
KAPALIÇARŞI’YI GÖRÜLMEYE DEĞER BİR YAPI OLARAK BETİMLEDİ

Kaleme aldığı eserde Kapalıçarşı'ya da yer veren Twain "İstanbul'daki Büyük Çarşı'yı tek bir çatı altında belki binlerce küçük dükkânın toplandığı ve üstü kemerli, dar sokaklar tarafından sayısız küçük bloklara bölünmüş dev bir kovan" diye anlatmıştır.

Bu yapının görülmeye değer bir yer olduğunu belirten Twain'in Kapalıçarşı'da dikkatini çeken ise sosyal doku olmuştur ve "Çarşı, hayat, hareket, ticaret, pislik, dilenci, eşek, seyyar satıcı, hamal, derviş, alışverişe çıkmış soylu Türk kadınları, Yunanlılar ve dağlardan, en uzak yörelerden gelen garip kılıklı, garip görünüşlü Müslümanlarla dolu" sözlerine yer vermiştir.

  • 14
  • 17
‘SABAH KAHVALTISINDA BİR SEYYAHI YİYESİM GELİYOR’
‘SABAH KAHVALTISINDA BİR SEYYAHI YİYESİM GELİYOR’

İstanbul'da dönemin gazeteciliğini de eleştirel bir gözle değerlendiren yazar, seyyahlar arasında yaygın olduğu üzere bir Türk hamamını ziyaret etmiş ve hayal kırıklığını "Doğu'yu anlatan gezi kitaplarıyla aldatıldığımı düşündükçe sabah kahvaltısında bir seyyahı yiyesim geliyor" diyerek ifade etmiştir.

  • 15
  • 17
‘DOĞU LÜKSÜNE İLİŞKİN DÜŞLERİMDEN KALAN SON UMUT’
‘DOĞU LÜKSÜNE İLİŞKİN DÜŞLERİMDEN KALAN SON UMUT’

Yıllar boyunca Türk hamamının mucizelerine dair hayaller kurduğunu dile getiren Twain, ziyaretini şu sözlerle anlatır: "Beni mermer karolarla kaplı, büyük bir avluya aldılar. Avluyu çevreleyen balkon tarzındaki geniş bölmelerin trabzanları boyasız, yollukları köhneydi. Bölmelerdeki büyük, harap sandalyelerin kirli şilteleri, üzerlerinden geçen dokuz kuşağın izlerini taşıyordu. Geniş, çıplak ve iç karartıcı bir yerdi burası. Avlu ambara, bölümler ahıra benziyordu.

Zindan şimdi sıcak havayla dolmuştu. Beni daha yüksek ısıya dayanacak kadar ısıttıktan sonra ıslak, kaygan, buhar dolu bir odaya alıp ortasındaki platformun üzerine yatırdılar.

Sıcak suları seller gibi üzerime döktükten sonra başıma bir sarık sardı, vücudumu da kuru masa örtüleriyle kundakladı. Bölmelerdeki tavuk kümesi gibi yerlerden birine götürüp Arkansas gibi yataklardan birini işaret etti. Sıska hizmetkâr yine nargile getirdi ama hemen geri postaladım."

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN