Mark Twain’in zenofobi derecesinde önyargı ile yazdığı İstanbul anıları
Tarihin en önemli edebiyatçılarından olan Mark Twain, genç yaşta dünyayı gezme hayali kurmuş ve bu hayalini 1866 yılında gerçekleştirmişti. Gezi yazılarını topladığı eserinde, İstanbul'a dair gözlemlerini de aktarmıştı. "Seyahat etmek, önyargı, bağnazlık ve dar kafalılık için ölümcüldür" diyen Twain, zenofobi derecesinde önyargı ile İstanbul'u kaleme almış, yaşadığı hayal kırıklığını "Doğu'yu anlatan gezi kitaplarıyla aldatıldığımı düşündükçe sabah kahvaltısında bir seyyahı yiyesim geliyor" sözüyle anlatmıştı.
Giriş Tarihi: 24.07.2019
15:15
Güncelleme Tarihi: 24.07.2019
15:18
OTOBİYOGRAFİSİNİ BİTİREMEDEN HAYATINI KAYBETTİ
1885 senesinde yayınladığı "Huckleberry Finn" isimli eseri, bazı çevreler tarafından Amerika tarihinin ilk büyük edebi eseridir.
Ölümüne kadar yazarlığa devam eden Mark Twain, 1906 senesinde yazmaya başladığı otobiyografisini tamamlayamadan 21 Nisan 1910 tarihinde hayatını kaybetti.
MARK TWAIN İSTANBUL HAKKINDA NE YAZDI?
Mark Twain, gezi yazılarını topladığı "Yurtdışındaki Masumlar" adlı eserinde, İstanbul'a dair gözlemlerini de aktarmıştı.
Quaker ismindeki bir gemiyle Ağustos 1867 İstanbul'a geldiği düşünülen Twain, o dönemin diğer Batılı gezginleri gibi İstiklal Caddesi'nde yer alan bir otelde kalmış ve kitabında Tarihi Yarımada, Haliç, Üsküdar ve çevresine yer vermişti.
‘ŞİMDİYE KADAR GÖRDÜĞÜMÜZ EN GÜZEL KENT’
Deniz yoluyla İstanbul'a ulaşan yazar, ilk olarak şehrin coğrafi konumunu kaleme aldı. Twain, İstanbul'u "Demirlediğimiz yerden bakınca şimdiye kadar gördüğümüz en güzel kent" şeklinde betimlemişti.
Karakter olarak oldukça zor beğenen biri olan Mark Twain, İstanbul'u tamamen olumsuz bir gözle incelemiş ve kaleme aldığı eserde zenofobi derecesinde önyargılı fikirlerini yazmıştı.
‘SOKAKLAR ARI KOVANLARINDAN DAHA KALABALIK’
Şehre ayak bastığında "bu çekiciliğin ve soylu görüntünün" kaybolduğunu söyleyen yazar, "Kıyıya doğru yola çıkışınızdan geri dönüşünüze kadar geçen zaman içinde nefret ediyorsunuz bu şehirden. Kara uçsuz bucaksız bir sirkti. Daracık sokakları, arı kovanlarından daha kalabalıktı" sözlerine yer verir.
Sokakları, dükkânları, sosyal ortamı aynı eleştirel üslupla betimleyen yazar "İstanbul'da bir sokak, insanın görmesi gereken bir yer, ancak sadece bir kez" demiştir.
TWAIN AYASOFYA’YI NEDEN BEĞENMEDİ?
Batılı gezginlerin oldukça ilgisini çeken ve İstanbul'da en çok betimlenen yapılardan birisi olan Ayasofya için ise Twain çağdaşlarıyla aynı görüşü paylaşmamıştır:
"Ben Ayasofya Camisi'nden pek etkilenmedim. Zevksizin biriyim, ondan herhalde. Neyse, lafı uzatmayalım. Ayasofya, kâfir diyarının en yaşlı ve külüstür alanı. İlgi çekmesinin tek nedeni bir Hristiyan kilisesi olarak yapılıp Müslüman fatihler tarafından pek fazla değiştirilmeden camiye çevrilmesi. Kubbenin St. Pierre'inkinden daha muhteşem olduğu söyleniyor ancak pisliği kubbesinden daha müthiş, bundan hiç söz eden yok. Her yer ak saçlı geçmişin izlerini taşıyor, ama güzellikten yoksun, duygu yaratmaktan uzak.
Ayasofya'yı kendinden geçerek övenler, o lafları, her kiliseyi "değerli eleştirmenlerin pek çok yönden dünyada eşi görülmedik, fevkalade bir yapı olarak kabul ettikleri" diye anlatan gezi rehberlerinden ezberlemişlerdir mutlaka."