Arama

Necip Fazıl tasavvufla nasıl tanıştı?

İnsanların hayatında dönüm noktaları olur. Yaşadığı olay, tanıştığı kişi yıllarca oluşturduğu benliğini ve tabularını tümüyle değiştirebilir. Şiir, piyes, tiyatro, fıkra, hikaye, politika ve dini konularda kaleme aldığı çok sayıda eserleriyle Üstad Necip Fazıl da böyle bir dönüşüm hikayesinin kahramanıdır. "Benim kurtarıcım, müjdecim" dediği Abdülhakim Arvasi ile olan tanışmasını ve hayatının seyrinin nasıl değiştiğini sizler için derledik.

Necip Fazıl tasavvufla nasıl tanıştı?

"Beyoğlu pansiyonlarında ve Fikret Adil'in Asmalımescit sokağındaki tavan arası garsoniyerinde, ressamlı, heykeltıraşlı, şairli, muharrirli, profesörlü bir kalabalığa gömülü, daral, patla, dur! Bu hayatın kendisi yok ama ismi var: (Bohem) hayatı... Mide gurultusu kadar başıboş insiyakların ve tabak gıcırdatılınca duyulan sinir kamçılanmaları gibi en kaba teessüriyetlerin hayatı... Bu hayat süresince bende, derin bir bunalma, ruh sıkışması, kendinden kaçma, kendini unutmaya çalışma hâli... Belki de, bu hâlden kurtulmak içindir ki, kendimi cehennem çarkına büsbütün kaptırmış bulunuyorum. Ve çabaladıkça batıyorum. Yirmi yaşını henüz aşmışım... Kendi kendimin, kendi mahrem "ben" imin üstüne bir çeki taşı koymuş, taşa da çıkmış, hora tepmekteyim: "Sus! Sesini duymak istemiyorum!"

"Üstün nizam ve topluluk derken, başıboşluk ve serserilik... Üniversite talebeliğinden Paris dönüşüne kadar geçen yılların özü. Ondan sonra bu hâl, bende büsbütün azdı. Şiirimdeki özenme tasavvufi eda ve Anadolu şiirinin "koşma" şekline bağlı iptidaî hassasiyet de gittikçe silinip yerine dipsiz bir korku, sınırsız bir gurbet duygusu, devamlı bir ihtilâç, vecdini kaybetmiş büyük şehirlerin boğucu kâbusu geçti. İlk eserim Örümcek Ağı birinci, sonraki kitabım Kaldırımlar ikinci merhalenin belirticileri... Bir de, şiiri kendisinden, öz nefsinden ibaret bilen, ona başka murat biçemeyen, hasis gayelere bağlı aşağılık tebliğ şiirleri yanında, şiirin, öz muradına ancak Allah gayesiyle varabileceğini ve ancak böylelikle telkin şiiri olabileceğini henüz kestiremeyen ham ve yarım bir (poetik)anlayış... "

Necip Fazıl, "Efendi Hazretleri" lakabıyla bahsettiği Abdülhakim Arvâsî'nin mânevî nazarı karşısında adeta avlandığını şu cümlelerle özetler: "Bu büyük mânevî buhran (metafizik) kıvranış, yepyeni bir kuruluşa doğru temelinden sarsılıştı; en kısa zamanda sezdiğime göre onun Efendi Hazretleri'nin tez nazarıdır ki beni bu hâle getirmişti. Avlanmıştım. Beni avlamışlardı. Adî sinir hastalıklarıyla yahut marazî ruhiyât kitaplarının çerçevelediği basit ve süflî ruh ihtilallarıyla alâkası yoktu bu hâlin... Ulvî mi ulvî bir çile… Belki aklın verasına çıkıp çıldırma noktasına gelmenin ve sonra kudsî bir nur, bu ruh feyziyle kanat ve muvazene kazanarak oradan geriye dönmenin hâliydi bu… Ve aklın, akla güvenmenin sefaletini anlama hâli."

  • 10
  • 29

1934 senesi bin yıllık edebiyatımızın parmakla sayılabilecek büyük isimlerinden biri olan Necip Fazıl için bir destani bir dönüm noktası olacaktı. Üstad o dönemde 30'lu yaşlarındaydı. İşte, "Benim kurtarıcım, müjdecim, mürşidim, şeyhim, nurum, ruhum, canım, topyekûn hayatım..." dediği Esseyyid Abdülhakîm Arvasî hazretleri ile tanıştığı seneye kavuşmuştu. Bu dönemden sonra "Genç Şair", "Kaldırımlar Şairi" gibi yakıştırmalar geride kalacaktı.

  • 11
  • 29

Necip Fazıl'ın Abdülhakim Arvâsî'yi tanıması ise şöyle gerçekleşmiştir:

1934 yılı içinde bir gün Avrupa Yakası'ndan karşıya geçerken, vapurda bir adam ile tanışır. Adam, sohbet esnasında dinden, dine bağlılığın günden güne zayıfladığından bahseder. Necip Fazıl onun bu anlattıklarından hayli sıkılır. Bir neticeye varmak ister ve tasavvuf bahsini açar. Adam bu konu üzerinde fazla konuşmak istemez. Bunun üzerine Necip Fazıl, "Zamanımızda irşada ehliyetli bir kimse var mı? Böyle birini tanıyor musunuz?" diye sorar. Adam da "Böyle bir kimse var." diyerek, Beyoğlu Ağa Camii'nde cuma günleri vaaz veren Abdülhakim Arvâsî'yi işaret eder ve ona: "Orada dinleyecekleriniz halk için, nâs için söylenen sözler. Siz o sözlerin içine girmeye ve ötesindeki hikmeti görmeye bakın!" der.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN