Nef’i’nin hicivleri gölgesinde kalan en güzel beyitleri
Hayatı ve kişiliği ile adından sıklıkla söz ettiren şair Nef'i, klasik edebiyatımızın en farklı simalarından biridir. Şairin haşin, sert, sözünü esirgemeyen kişiliğinin şiirlerine de yansıdığını görüyoruz. Övgüsü ve yergisinde kimi zaman aynı aşırılıklar gösteren şair, genellikle Türk edebiyatında hicivleriyle tanındı. Fakat şairin hicivleri dışında kalan şiirleri de oldukça ilgi çekicidir, bu içeriğimizde sizler için şairin hicivleri gölgesinde kalan en beyitlerini güzel beyitlerini sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 13.12.2019
17:29
Güncelleme Tarihi: 27.01.2020
15:51
"Baht uyansa hâba varsa dîde-i bîdârımız
Düşde bâri gayrdan tenha düşürsek yârimiz"
Hâb: Uyku Dîde-i bîdâr: Uykusuz gözler Gayr: Başkaları, rakip
Baht uyansa da uykusuz gözlerimiz uykuya dalsa, böylece rüyamızda sevgiliyi başkalarından, özellikle rakiplerden uzak ve yalnız kalmış bir biçimde görebiliriz.
klasik edebiyatta bütün şairler aşıklık libasını üzerine giyerler. Bu sebeple şairler aynı zamanda "aşık" vasfını da yüklenirler. Aşığın bahtı, sevgili tarafından bir ilgiye sevgiye mazhar olamadığı ve sevgilinin güzel yüzünü göremediği için uykudadır. Reel hayatta sevgilinin yüzünü göremeyen şair, şansı yaver giderse rüyasında sevgilisini herkesten uzak yalnız bir şekilde görme isteğini dile getirir beyitte. Klasik şiirde rakip, sevgilinin etrafında dolaşan ve onu sarmalayarak aşık ile sevgili arasına giren kişidir. Rakip, aşıklar tarafından hiç sevilmez ve beyitlerde çoğunlukla kötü nitelendirmelerle tanıtılır. Nef'i, etrafını çepeçevre saran rakiplerden uzak kalmış bir sevgiliyi rüyasında görme isteğini dile getirir.
"Yazanlar peykerim destinde bir peymâne yazmışlar
Görüp mest-i mey-i aşk olduğum mestâne yazmışlar"
Peyker: Yüz, surat Peymane: İçki kadehi Mest-i mey-i aşk: Aşk şarabı sarhoşluğu Mestâne: Sarhoş
Aşk şarabı ile dolu olduğumu gördükleri için resmimi çizenler elinde bir kadeh şarap ile sarhoş bir şekilde çizmişler.
Klasik şiirde mey, mestane, peymane bir mazmun olarak kullanılır. Mazmun, "mana, anlam, kavram" anlamına gelir. Bazı düşüncelerin ifadesinde kullanılan klişeleşmiş söz ve anlatımlardır. Nef'i de bu şiirinde mey, mestane, peymane mazmunları kullanmıştır. Bu beyitte bahsi geçen mazmunlar şairin aşk şarabıyla sarhoş olduğunu ifade etmeye çalışır. Nef'i "yazmışlar" ibaresini kasıtlı olarak kullanır. Zira onun konumu takdir-i İlahi'de ilahi aşkla sarhoş olan, kendinden geçen biri olarak yazılmıştır.
"Belâ budur ki alıştı belâlarınla gönül
Gamın da gelse dile bâis-i meserret olur"
Bâis: Sebep olma Meserret: Sevinç
Asıl bela sevgilinin verdiği belalara alışmaktır, gönül senden gelen belalara o denli alışmıştır ki senden keder gelse, o bile gönle bir sevinç vesilesidir.
Aşık için sevgiliden gelen her şey çok kıymetlidir. Gam ve keder de buna dahildir. Zira gam ve keder her ne kadar olumsuz vasıfları yüklense de sevgiliden gelen herhangi bir şey olması açısından aşık tarafından olağanüstü bir güzellik olarak görülür. Zira Klasik şiirdeki sevgilinin asli konumu aşığa eza ve cefa vermektedir. Fuzuli'nin "Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib" beytinde göreceğimiz gibi aşık derdi ile hoştur.
"Ne tende cân ile sensiz ümmid-i sıhhat olur
Ne can bedende gam-ı firkatinle rahat olur."
Ümmid-i sıhhat: Sağlık ümidi Gam-ı firkat: Ayrılık acısı
Sensiz ne tenimde ne de canımda sağlık ümidi olmadığı gibi ayrılık acından dolayı canım ve bedenim de rahat değildir.
Yanında sevgilisi olmayan aşık sürekli bir gam derdi ile meşguldür. Bu dert aşığın teninin sıhhatli olmasını engeller. Ayrılık acısı da aynı şekilde şairin bedenine asla huzur vermez.
"Dildedir mihrin ko hâk olsun yolunda cân u ten
Ben ölürsem âlem-i mânide bâkidir gönül"
Mihr: Güneş, sevgi Hâk: Toprak Âlem-i mâni: Mana alemi
Sevgin gönlümdedir bırak canım ve tenim yolunda toprak olsun. Ben ölsem bile mana aleminde gönül, sonsuza dek yaşayacaklar.
Gönül sevgilinin evidir. Zira orada sevgili bulunur. Beden ve ten bu dünyaya ait geçici şeylerdir fakat gönül ebediyeti simgeler. Aşıklar bu sebeple sevgililerini tende değil, gönüllerinde taşırlar.