Arama

Nef’i’nin hicivleri gölgesinde kalan en güzel beyitleri

Hayatı ve kişiliği ile adından sıklıkla söz ettiren şair Nef'i, klasik edebiyatımızın en farklı simalarından biridir. Şairin haşin, sert, sözünü esirgemeyen kişiliğinin şiirlerine de yansıdığını görüyoruz. Övgüsü ve yergisinde kimi zaman aynı aşırılıklar gösteren şair, genellikle Türk edebiyatında hicivleriyle tanındı. Fakat şairin hicivleri dışında kalan şiirleri de oldukça ilgi çekicidir, bu içeriğimizde sizler için şairin hicivleri gölgesinde kalan en beyitlerini güzel beyitlerini sizler için derledik.

"Yazanlar peykerim destinde bir peymâne yazmışlar

Görüp mest-i mey-i aşk olduğum mestâne yazmışlar"

Peyker: Yüz, surat
Peymane: İçki kadehi
Mest-i mey-i aşk: Aşk şarabı sarhoşluğu
Mestâne: Sarhoş

Aşk şarabı ile dolu olduğumu gördükleri için resmimi çizenler elinde bir kadeh şarap ile sarhoş bir şekilde çizmişler.

Klasik şiirde mey, mestane, peymane bir mazmun olarak kullanılır. Mazmun, "mana, anlam, kavram" anlamına gelir. Bazı düşüncelerin ifadesinde kullanılan klişeleşmiş söz ve anlatımlardır. Nef'i de bu şiirinde mey, mestane, peymane mazmunları kullanmıştır. Bu beyitte bahsi geçen mazmunlar şairin aşk şarabıyla sarhoş olduğunu ifade etmeye çalışır. Nef'i "yazmışlar" ibaresini kasıtlı olarak kullanır. Zira onun konumu takdir-i İlahi'de ilahi aşkla sarhoş olan, kendinden geçen biri olarak yazılmıştır.

"Belâ budur ki alıştı belâlarınla gönül

Gamın da gelse dile bâis-i meserret olur"

Bâis: Sebep olma
Meserret: Sevinç

Asıl bela sevgilinin verdiği belalara alışmaktır, gönül senden gelen belalara o denli alışmıştır ki senden keder gelse, o bile gönle bir sevinç vesilesidir.

Aşık için sevgiliden gelen her şey çok kıymetlidir. Gam ve keder de buna dahildir. Zira gam ve keder her ne kadar olumsuz vasıfları yüklense de sevgiliden gelen herhangi bir şey olması açısından aşık tarafından olağanüstü bir güzellik olarak görülür. Zira Klasik şiirdeki sevgilinin asli konumu aşığa eza ve cefa vermektedir. Fuzuli'nin "Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib" beytinde göreceğimiz gibi aşık derdi ile hoştur.

"Ne tende cân ile sensiz ümmid-i sıhhat olur

Ne can bedende gam-ı firkatinle rahat olur."

Ümmid-i sıhhat: Sağlık ümidi
Gam-ı firkat: Ayrılık acısı

Sensiz ne tenimde ne de canımda sağlık ümidi olmadığı gibi ayrılık acından dolayı canım ve bedenim de rahat değildir.

Yanında sevgilisi olmayan aşık sürekli bir gam derdi ile meşguldür. Bu dert aşığın teninin sıhhatli olmasını engeller. Ayrılık acısı da aynı şekilde şairin bedenine asla huzur vermez.

  • 10
  • 11

"Dildedir mihrin ko hâk olsun yolunda cân u ten

Ben ölürsem âlem-i mânide bâkidir gönül"

Mihr: Güneş, sevgi
Hâk: Toprak
Âlem-i mâni: Mana alemi

Sevgin gönlümdedir bırak canım ve tenim yolunda toprak olsun. Ben ölsem bile mana aleminde gönül, sonsuza dek yaşayacaklar.

Gönül sevgilinin evidir. Zira orada sevgili bulunur. Beden ve ten bu dünyaya ait geçici şeylerdir fakat gönül ebediyeti simgeler. Aşıklar bu sebeple sevgililerini tende değil, gönüllerinde taşırlar.

  • 11
  • 11

"Bildirirdim derdimi bir âli ile cânâne hep

Korkarım sûz-ı derûnumdan felekler yâne hep"

Sûz-ı derûn: Gönül ateşi

Derdimi bir ah ile canana hep bildirirdim ama gönlümün ateşinden feleklerin yanmasından korkarım.

Klasik şiirde aşıkların ahı yedi kat göğü deler ve semaya ulaşır. Bu ah öyle yakıcı bir ateştir ki gökteki felekleri bile yakar.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN