Orhan Veli’nin “Efsane” şiirinin öyküsü
Bugün severek okuduğumuz şiirlerin perde arkasında oldukça ilginç hikayeler yatmaktadır. Türk edebiyatının en renkli şahsiyetlerinden olan Orhan Veli'nin sağlığında şiir kitabına almadığı, ölümünden sonra toplu şiirlerinde yer alan "Efsane" şiiri, ilginç öyküye sahip şiirlerden. Bu sebeple Yahya Kemal ile bağlantılı olan Efsane şiirinin çarpıcı öyküsüne dair rivayetleri sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 19.01.2020
15:51
Güncelleme Tarihi: 19.01.2021
09:05
"Baki'nin mısrasını kimse onun kadar duymamıştır."
"Bâki'nin bir mısrasını, derviş kendi başına sultan olup gezer mısraını ihtimal onun kadar hiç kimse duymamıştır"
Oral, hele ki Orhan Veli'nin Yahya Kemal'in milletvekili olması ardından 1 Mayıs 1946 tarihli Ülkü dergisinde yazdığı yazıdan hareketle, "alay olsun diye yazdım" cümlesini kati surette kuramayacağını düşünür.
Yahya Kemal mebus olunca millet adına sevinen şair
"İstanbul milletvekilliğini Yahya Kemal kazandı. Buna sevinmek mi lâzım bilmiyorum. Çünkü Yahya Kemal şimdiye kadar birçok büyük mevkilerde bulundu. Bu mevkilerin en büyüğü de Yahya Kemallik mevkii idi. Bâki'nin bir mısraını, derviş kendi başına sultan olup gezer mısraını ihtimal onun kadar hiç kimse duymamıştır. Ben Yahya Kemal namına değil, daha çok, milletvekilliği namına seviniyorum."
Haşim’e eleştiri okları, Yahya Kemal’e övgüler
Orhan Veli'nin Ahmet Haşim'in edebi anlayışına karşı tutumu her zaman eleştirel bir konumda olmuştur. Şiirde mana konusunu gündeme getiren Haşim'e göre, "anlamı için şiiri deşmek, eti için bülbülü öldürmeye benzer." Orhan Veli ise Garip ön sözünde klasik şiire eleştirilerini yöneltmenin yanında, Haşim'in "Bir Günün Sonunda Arzu" şiirine de parodi yapmıştır. Fakat Orhan Veli Yahya Kemal'i söz konusu ettiği yazılarda klasik şiir geleneğini sürdüren yazarın edebi çizgisini eleştirmemiş bilakis takdir etmiştir.
Orhan Veli, 8 Temmuz 1949 tarihli Edebiyat Alemi dergisinde devrin önemli röportajcılarından olan Kandemir'e verdiği röportajında Yahya Kemal'e övgü dolu sözler söylemiştir:
"Ahmet Haşim Hacivatlıktan kurtulamıyor"
"Yalnız son zamanlarda Tevfik Fikret'te bazı şairce parıltılar görüyoruz. Dokunduğu meseleler yanında şiirin imkânlarını zorlamaya çalışıyor. Ondan sonra gelen şairlerden Ahmet Haşim, Yahya Kemal aşağı yukarı bir asırdan beri kaybedilmiş olan şiirin ipuçlarını ele geçiriyorlar. Bunlardan Ahmet Haşim dil kıvraklığının şiirdeki yerinin ne olduğunu anlayamadığı için, içinde bir hayli şairlik cevheri olmasına rağmen bir nevi Hacivatlıktan kurtulamıyor. Yahya Kemal ise tersine, bu ehemmiyeti günden güne daha fazla duyarak şiirdeki ustalığın dildeki ustalıkla yan yana yürümesi gerektiğine inanıyor ve bu yolda çalışıyor."