Orhan Veli’nin “Efsane” şiirinin öyküsü
Bugün severek okuduğumuz şiirlerin perde arkasında oldukça ilginç hikayeler yatmaktadır. Türk edebiyatının en renkli şahsiyetlerinden olan Orhan Veli'nin sağlığında şiir kitabına almadığı, ölümünden sonra toplu şiirlerinde yer alan "Efsane" şiiri, ilginç öyküye sahip şiirlerden. Bu sebeple Yahya Kemal ile bağlantılı olan Efsane şiirinin çarpıcı öyküsüne dair rivayetleri sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 19.01.2020
15:51
Güncelleme Tarihi: 19.01.2021
09:05
Haşim’e eleştiri okları, Yahya Kemal’e övgüler
Orhan Veli'nin Ahmet Haşim'in edebi anlayışına karşı tutumu her zaman eleştirel bir konumda olmuştur. Şiirde mana konusunu gündeme getiren Haşim'e göre, "anlamı için şiiri deşmek, eti için bülbülü öldürmeye benzer." Orhan Veli ise Garip ön sözünde klasik şiire eleştirilerini yöneltmenin yanında, Haşim'in "Bir Günün Sonunda Arzu" şiirine de parodi yapmıştır. Fakat Orhan Veli Yahya Kemal'i söz konusu ettiği yazılarda klasik şiir geleneğini sürdüren yazarın edebi çizgisini eleştirmemiş bilakis takdir etmiştir.
Orhan Veli, 8 Temmuz 1949 tarihli Edebiyat Alemi dergisinde devrin önemli röportajcılarından olan Kandemir'e verdiği röportajında Yahya Kemal'e övgü dolu sözler söylemiştir:
"Ahmet Haşim Hacivatlıktan kurtulamıyor"
"Yalnız son zamanlarda Tevfik Fikret'te bazı şairce parıltılar görüyoruz. Dokunduğu meseleler yanında şiirin imkânlarını zorlamaya çalışıyor. Ondan sonra gelen şairlerden Ahmet Haşim, Yahya Kemal aşağı yukarı bir asırdan beri kaybedilmiş olan şiirin ipuçlarını ele geçiriyorlar. Bunlardan Ahmet Haşim dil kıvraklığının şiirdeki yerinin ne olduğunu anlayamadığı için, içinde bir hayli şairlik cevheri olmasına rağmen bir nevi Hacivatlıktan kurtulamıyor. Yahya Kemal ise tersine, bu ehemmiyeti günden güne daha fazla duyarak şiirdeki ustalığın dildeki ustalıkla yan yana yürümesi gerektiğine inanıyor ve bu yolda çalışıyor."
Orhan Veli'nin renkli kişiliğinden ve Ahmet Haşim'in Bir Günün Sonunda Arzu isimli şiirine yaptığı parodiden yola çıkarsak bu öykünün arkasında yatan rivayetlerin de doğru olabileceğini düşünebiliriz. Fakat belki de önemli olan husus, bu şiir öykülerinin doğru olup olmadığı değildir. Zira biz okuyucular için edebiyat alemindeki bu tür öyküler, bağlantılar hep ilgi çekici olmuştur.
Doğru olup olmadığını kanıtlamak araştırmacı ve edebiyat tarihçilerinin işidir, okuyucu ise şiiri zihninde yeni öykülerle kurgulayabilir yahut hali hazırdaki edebi muhitlerle ilişkilendirilen öykülere sarılabilir. Siz ne dersiniz, bir bahar ikindisinde Orhan Veli ile Yahya Kemal vapurda karşılaşmış ve Efsane şiiri, İstanbul boğazında çınlamış mıdır? 'Garip' Orhan Veli ise muzip gülümsemesiyle "biz bunları alay olsun diye yazıyoruz üstadım" cevabını vermiş midir? Kim bilir…