Edebiyat dergilerinin sayfalarına yansıyan Orhan Veli şiiri
Orhan Veli ve arkadaşlarının ortaya koyduğu yeni şiir anlayışı, edebiyatımızda büyük bir radikal çıkıştı. Garip akımı olarak adlandırılan bu şiir anlayışı, kendi döneminde büyük tartışmalara yol açarken edebiyat dergilerine de yansıdı. Peki, Orhan Veli ve arkadaşlarının "yeni bir soluk" olan şiirleri edebiyat camiasında nasıl karşılandı?
Giriş Tarihi: 01.06.2020
16:08
Güncelleme Tarihi: 01.06.2021
14:58
🔸 Hakan Sazyek'in Cumhuriyet Dönemi Türk Şiirinde Garip Hareketi kitabında ifade ettiği gibi 1940 kuşağı şair ve yazarları da Garip'e tepkiliydi.
🔸 Nazım Hikmet, bu akıma toplumcu şiirin önünü kesmesi gerekçesiyle; Yahya Kemal ise geleneği yok sayması sebebiyle muhalifti.
🔸 Garip'e yönelik ilk eleştiriler, Garipçilerin şiirlerinin Varlık'ta yayımlanmasından hemen sonra bugünkü durumun tam aksine "alaya alma" ve "yok sayma" şeklinde gerçekleşti.
MİZAH DERGİLERİNDE ALAYLARA MARUZ KALAN GARİPÇİLER
🔸 Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktay Rıfat şiirlerini yayımladıktan sonra bilhassa mizah dergilerinde tepki ve alayla karşılandı.
🔸 Edebiyatçıların dönemin mizah dergilerinde yer alması, Garip hareketinin bu tarz dergilerde gülünç duruma düşürülmesine kolaylık sağlamıştı.
🔸 Mizah dergileri incelendiğinde tenkitlerin çoğu Akbaba dergisinin iki yazarı Yusuf Ziya Ortaç ve Orhan Seyfi Orhon tarafından ortaya konuluyordu.
"HER YENİ HAREKET MUHAKKAK Kİ AKSİ BİR TESİR DOĞURACAKTIR"
🔸 Mizah dergilerine yansıdığı gibi Garip akımı edebiyat dergilerinde de yansımasını buldu. Oluş dergisinin 1939 yılında "Sanat ve Edebiyat Hareketleri" üst başlığı altında "Yeni Şiir Hakkında Bir Konferans" adlı bir yazı kaleme alındı. Bu yazıda şu ifadelere yer verildi.
"Geçen hafta pazartesi günü Nurullah Ataç, Ankara Halkevi salonunda "Yeni Şiir"e dair bir konferans verdi. Nurullah Ataç evvela şiirde manayı izah etti. Şiirde mananın esas olmadığını söyledikten sonra fakat bunun şiir manasız şeyler demek olmadığını, zira şiirin bir kelam sanatı olduğunu ve her söz terkibinin ister istemez bir mana taşıyacağını anlattı….
Eski şiir görüşleriyle bugünkü şiir görüşünü mukayese ettikten sonra yeni şairlere temas ederek dedi ki: "Evet bizde şiir anlayışı yüz seneden fazla bir zamandır inhitata uğramıştır. Her yeni hareket muhakkak ki bir aksi tesir doğuracaktı. Yeni şairler de büyük bir anlaşmazlıkla karşılandılar. Bugün yine bir şüphe ve inkar devresi geçiriyoruz." (M.A; "Yeni Şiir Hakkında Bir Konferans", Oluş, sayı:19, c.1,7 Mayıs 1939, s.318)
🔸 Bu tartışma ortamında Garip hareketine destek olan kişi ise ünlü eleştirmen Nurullah Ataç'tı. Ataç, türlü şekillerle eleştirilerin odağı haline gelen Garipçileri savundu.
🔸 Ataç, sıklıkla yeni şairlerin anlaşılamadıkları üzerinde duruyordu. Bu fikirlerinden ve Garip hareketini desteklemesinden ötürü döneminde çok eleştiri almıştı.
VIDEO
BÜTÜN GÜRÜLTÜLERİN SEBEBİ OLAN TEK MISRA
🔸 Oluş dergisindeki bir diğer yazı ise "Yazık oldu Süleyman Efendiye" başlığı altındaydı. Bu yazı S.B rumuzlu bir yazara aitti.
"Yukarıdaki mısra bu üç şairden (Orhan Veli, Melih Cevdet, Oktay Rıfat) yalnız bir tanesinin bir tek şiirinin bir tek mısraıdır ve bütün dedikoduların, bütün gürültülerin ve bütün münakaşaların, sebebidir. Esasen münakaşaya iştirak edenlerin çoğu bu satırdan başkasını da okumamışlardır. Halbuki onlar iddialarının, bilgilerinin, hududu dahilinde kalmasına tahammül edememekte, Oktay Rıfat ve Melih Cevdet hakkındaki hükümlerini bile bu mısraya görev vermektedirler. Yeni bir iddia hakkında hüküm verebilmek için onu tetkik etmek , estetiğinin hangi esas fikir üzerinde kurulduğunu bilmek icab eder. Bu üç şair hakkında söz söyleyenler onların bu maksatla yaptıkları neşriyatı okumak şöyle dursun şiirlerini bile gözden geçirmek zahmetine katlanmıyorlar. Biz bu şiirlerin iyiliği ve kötülüğü hakkında hiçbir şey söylemek niyetinde değiliz."
🔸 Yazının devamına ise "Süleyman Efendi münasebetiyle meydana çıkan bu basit ve iptidai zihniyeti Türk münevverine yakıştıramadığımızı söylemek istiyoruz" diye de ekleniyordu.
(S.B, "Yazık Oldu Süleyman Efendiye", Oluş, sayı:9, c.1, 27 Şubat 1939, s. 156-157)