Arama

Osmanlı klasik şiirinin kurucu şairleri

Osmanlı kültürü saf Arap ve dini tesirlerden kaynaklanmamış, Acem kaynaklarından da beslenmiştir. Osmanlı şiiri de dünyanın en zengin şiirlerinden biridir. Eski Türk şiiri formları daha çok halk şiirinde muhafaza edilmiştir. Osmanlı klasik şiirinin kurucuları Ahmedi, Şeyhi, Atayi, Necati bilhassa Ahmed Paşa gibi büyük şairlerdir.

  • 11
  • 24
Nef’i
Nef’i

Nefi denilince akla gelen ilk şeylerden biri hicivleridir. Nefi'nin sadece hicivleriyle ün salmadığını ve kaside alanında da başarılı eserler verdiğini, hatta ve hatta kaside denilince de akla gelen ilk ismin Nefi olduğunu az çok edebiyat bilgisi olan birçok insan bilir. Nefi öyle bir yazar ki, övgü ve yergi sanatını yani kaside ve hiciv sanatını bir arada kullanarak büyük bir başarı elde etmiştir. Aslında birbirlerine zıt olan bu sanatları uygulamak her baba yiğidin harcı değildir. Hicivlerinden dolayı ona genç yaşta "Zari" mahlası verilmiştir. "Zari" günümüz Türkçesiyle "zararlı, faydası dokunmayan" anlamları taşır. O öyle bir Hiciv sanatı işlemiş ki 1585 Erzurum defterdarı olan Gelibolulu Müverrih Ali, şiirlerini görmüş, beğenmiş ve bu genç şaire Nef'i "Nafi" yararlı" mahlasını vermiştir.

  • 12
  • 24
Atâyî
Atâyî

Dîvan şâiri. Asıl adı Ali Çelebi olan Atâyî, Yıldırım Baye-zid'in vezirlerinden Edirneli İvaz Paşa'nın oğludur. Hayâtı hakkında geniş bilgi yoktur. Şeyhî ile Ahmed Paşa arasında yetişen dîvan şâirlerinin en iyisidir. Şiirleri nazım tekniği açısından oldukça başarılıdır. Sultan II. Murad'a sunduğu "güneş" redifli kasidesi çok meşhur olmuş ve Ahmed Paşa tarafından da tanzir edilmiştir. Duygulu bir şâirdir. Gazellerinde kasîdelerine göre daha sâde bir dil kullanmıştır. Türk Dîvan şiirine (gazele) atasözlerini ilk defa bu şâir sokmuştur. Tuyugtar da yazarak Türk şiir geleneğine ve zevkine önem vermiştir. Atâyî'nin iki kasîde, iki Farsça manzume, dokuz tuyug ve kırktan fazla gazelini Sadettin Nüzhet Erg un, Bursa Müzesi'ndeki bir elyazması mecmuada bularak tanımıştır.

  • 13
  • 24
Şeyh Neşati
Şeyh Neşati

Edirneli olduğu biliniyor, ancak doğum tarihi belirsiz. "Süleyman" olması ihtimali bulunmakla birlikte asıl adının Ahmed olduğu sanılıyor. Yaşamıyla ilgili bilgiler sınırlı. Gelibolu Mevlevihanesi'nde Şeyhi Ağazâde Mehmet Efendi'nin dervişi oldu. Şeyhinin ölümünden sonra bir süre Konya'da bulundu. 1670'te Edirne Mevlevihanesi'nde Osman Dede'den boşalan şeyhliğe getirildi. Dört yıl kadar bu görevde kaldı. 1674'te yaşamını yitirdi.

Edirne Mevlevihanesi'nin avlusuna gömüldü. 17'nci yüzyılın usta şairidir. Büyük ölçüde Nef'î ve Urfî'nin etkisinde kaldı. 20 sayfalık "Şerh-î Müşkilât-ı Urfî" adlı eseri hem Farsça'ya olan hakimiyetini hem de Urfî'ye hayranlığını gösterir. Sultan 4. Murat, Sultan İbrahim, 4. Mehmed gibi padişahlarla, Köprülü Mehmed Paşa, Köprülüzâde Fâzıl Ahmet Paşa gibi devlet büyüklerine kasideler yazdı.

Çağının gazel ustalarından biri. Divan edebiyatının Sebk-i Hindî tarzının öncülerindendir. Divanı 1933'te Nüzhet Ergun tarafından yayınlandı.

  • 14
  • 24
Urfalı Nâbi
Urfalı Nâbi

Nâbi Osmanlı'nın duraklama devrinde yaşamış bir şairdi, idare ve toplumdaki bozukluklara şahit oldu. Çevresindeki bu negatif olgular onu didaktik şiir yazmaya itmiş, eserlerinde devleti, toplumu ve sosyal hayatı eleştirmesine neden olmuştur. Ona göre şiir hayatın, karşılaşılan sorunların ve günlük hayatın içinde olmalı, hayattan, insandan ve insanî konulardan izole edilmemelidir. Bu yüzden şiirleri hayat ile alâkalı, çözümler üretmeye çalışan, yer yer nasihatte bulunan bir şairdir. Eserlerinin herkes tarafından anlaşılması ve hayatla iç içe olmasını istemesindendir belki de, kullandığı dil yalın ve süssüzdür.

"Bende yok sabr u sükûn, sende vefadan zerre;
İki yoktan ne çıkar fikredelim bir kere."

  • 15
  • 24
Nedim
Nedim

Nedim, şiir lügati zengin olmayan şairlerdendir. Bulduğu bir imajı veya hoşuna giden benzetme unsurlarını tekrar tekrar kullanır. Onun asıl kudreti dili kullanmadaki ustalığında saklıdır. Konuşma dilinden gelen söyleyişleri kullanmadaki dehası ve ahengi sağlamadaki titiz işçiliği onu çağdaşlarından ayırır. Kafiye, redif ve vezin kullanımındaki başarısı, şiirlerinde ritmik akışkanlığın sağlanmasında etkili olmuştur. Redif ve kafiye kullanımında geleneğe bağlı olan şairin ara sıra Türkçe kelime ve eklerle yaptığı kafiyelerdeki doğallık, daha önceki şairlerde az rastlanan bir özelliktir. Nedim aruzun musikisini yakalayan ve şiirinde âdeta bir ahenk unsuru olarak kullanan divan şairlerinden biridir. Şiirlerinin bestelenmeye elverişli bir yapısı vardır. Onun için şairin yaşadığı dönemden başlayarak musammatları ve gazelleri bestelenmiştir.

Bu şehr-i Sitanbul ki bi misl ü behâdır
Bir sengine yek pâre Acem mülkü fedadır

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN