Osmanlı klasik şiirinin kurucu şairleri
Osmanlı kültürü saf Arap ve dini tesirlerden kaynaklanmamış, Acem kaynaklarından da beslenmiştir. Osmanlı şiiri de dünyanın en zengin şiirlerinden biridir. Eski Türk şiiri formları daha çok halk şiirinde muhafaza edilmiştir. Osmanlı klasik şiirinin kurucuları Ahmedi, Şeyhi, Atayi, Necati bilhassa Ahmed Paşa gibi büyük şairlerdir.
Giriş Tarihi: 21.11.2018
10:59
Güncelleme Tarihi: 21.11.2018
11:03
En önemli özelliklerinden biri, Türk şiirini Divan şiirinin etkisinden kurtarmaya çalışması. "Vatan Şairi" diye de isimlendirildi. Tiyatroya özel bir önem verdi, altı oyun yazdı. Bir yurtseverlik ve kahramanlık oyunu olan Vatan Yahut Silistre, Avrupa'da da ilgi uyandırdı ve beş dile çevrildi. İlk romanı "İntibah" 1876'da yayınladı. Ruhsal çözümlemelerinin, bir olayı toplumsal ve bireysel yönleriyle görmeye çalışmasının yanı sıra, dış dünya betimlemeleriyle de İntibah Türk romanında bir başlangıç sayılır. Romanı ve tiyatroyu toplumsal yaşama soktuğu gibi, edebiyat eleştirisini de Türkiye'ye ilk getiren kişilerden biri oldu. En önemli eleştiri eserleri Tahrib-i Harâbât ile Takip. Siyasal ve toplumsal sorunlardan edebiyat, sanat, dil ve kültür konularına dek çok çeşitli alanlarda yazdığı makalelerin sayısı 500 kadar.
Abdülhak Hamit Tarhan, Tanzimat dönemi Türk edebiyatında belirginleşen "eski -yeni" sancısı bağlamında divan şiirini gerek biçim gerekse içerik açısından "kesin bir dille" reddeden ilk önemli sanatçıdır. Hamit, Türk şiirinin kendine özgü bir kimlik kazanması gerektiğini her fırsatta dile getirmiş bunun en somut örneklerini de kendi eserlerinde vermeye çalışmıştır. Özellikle vezin ve kafiye konusunda divan şiirinin getirdiği tüm sınırları reddederek serbest bir tavır sergilemiştir. Örneğin; beyit hâkimiyeti onun şiirinde tamamen kırılmış ve anlam takip eden alt dizelere kadar yayılmıştır.
1873 yılında İstanbul'da doğmuş olan Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı'nı kaleme almış olan büyük şairimizdir. Eserlerde günlük konuşma dilini başarıyla kullanmıştır. Akla gelen her şeyi şiirleştirebilme yeteneğine sahiptir. Örneğin doktorla olan konuşmalarını bile şiir şeklinde ifade edebilmiştir. Gerçek adı Mehmet Ragif olan şair, vatan şairi ya da milli şair olarak tanınmaktadır. Sırat-ı Müstakim ve Sebül'ür Reşat dergilerini çıkarmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında milletvekilliği yapmıştır. Asıl mesleği veterinerlik olan şair Arapça, Farsça ve Fransızca bilmektedir. Şiirlerini topladığı Safahat adlı eseri yedi ciltten oluşmaktadır. 17 Şubat 1921'de yazdığı İstiklal Marşı, 12 Mart 1921 tarihinde meclis tarafından milli marşımız olarak kabul edilmiştir. 27 Aralık 1936 tarihinde İstanbul'da vefat etmiştir. Kabri Edirnekapı Mezarlığı'nda bulunmaktadır.
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım! ...
İlköğrenimini Üsküp'te gördü. İstanbul Vefa Lisesi mezunudur. Başlangıçta Sultan II. Abdülhamit yönetimine karşı muhaliflerin safında yer alarak 1903'de Paris'e gitti. Fransa'da siyasal bilgiler okurken hocası Albert Sorrel'in etkisinde kaldı ve düşüncelerinde değişmeler oldu. Fransa'da 9 yıl kaldı. Fransız Edebiyatı'nı ve edebiyatçılarını yakından tanıma imkânı buldu. Onlardan etkilendi. Doğu Dilleri Okulu'na devam ederek Arapça ve Farsça'sını geliştirdi.
Divan şiiri üzerinde yoğunlaştı. 1913 yılında İstanbul'a döndü. Darülfünûn'da tarih ve edebiyat dersleri okuttu. Gazete ve dergilerde yazılar yazdı. Lozan Konferansı'na katıldı. 1923'te Urfa Milletvekili seçildi. Çeşitli ülkelerde diplomatik görevler alarak Türkiye'yi temsil etti. Yozgat, Tekirdağ ve İstanbul Milletvekilliği yaptı. Pakistan Büyükelçiliği görevindeyken 1949 'da emekli oldu ve yurda döndü.