Popüler kitap listelerinde pek görmediğimiz kitaplar
Edebiyat dünyası gizli bir hazine. Bu hazinenin bazı parçaları dipte köşede kalabiliyor. İşte bu yüzden edebiyatın bu saklı güzelliklerini siz Fikriyat okurları için derledik.
Giriş Tarihi: 10.08.2018
14:41
Güncelleme Tarihi: 10.08.2018
15:19
TEA OBREHT-KAPLANIN KARISI
Kaplanın Karısı, savaşın paramparça ettiği Balkanlar'dan yükselen seslerle genişleyen, çarpıcı, sarsıcı ve biraz da efsunlu bir roman. Genç bir doktor olan Natalia, çok sevdiği büyükbabasının ücra bir köyde ölümü ardından onun eşyalarını almak için yola çıkar. Eşyaları bulsa da inanışa göre ölümün ardından kırk gün geçmeden onlara dokunulmaması gerekiyor.
Ölümsüzlükle cezalandırılmış ölmez adamın, bombardıman sırasında şehrin hayvanat bahçesinden kaçıp ücra bir Balkan köyünün sırtlarına sığınan bir Sibirya kaplanının, kendi öyküsünü dillendiremeyen sağır ve dilsiz bir kadının ve büyükbabasının öyküleri eşliğinde Natalia, sadece büyükbabasının ölümü ardındaki gizemi aydınlatmakla kalmayacak, söylenceler, hurafeler ve hayal kırıklıklarıyla örülü yolculuğunda kuşaklar boyu süregiden savaşlara ve acılara da ışık tutacak.
Eski Yugoslavya'da 1985 yılında dünyaya gelen, savaş sırasında bir süre Mısır ve Kıbrıs'ta yaşadıktan sonra ABD'ye göç eden Téa Obreht, çağdaş edebiyatın en iddialı seslerinden biri sayılıyor. Genç bir doktorun, savaşın paramparça ettiği bir coğrafyada, söylencelerin ve ölümün gölgesinde, kimlik, aidiyet ve geçmişi sorgulayarak yaptığı yolculuğu konu alan Kaplanın Karısı, edebiyatta benzersiz ve heyecan verici bir soluğu müjdeliyor.
D&R'dan satın almak için tıklayın...
OKTAY AKBAL-GARİPLER SOKAĞI
Garipler Sokağı, iki mezarlık arasında tozlu, çamurlu yollarlarla uzanan bir sokaktır. Burda her meslekten insan vardır. Manav, kasap, kunduracı, arabacı, memur, ustabaşı, amele, işçi kız, dul, ihtiyar, çocuk… Burada herkes sabahın erken saatlerinde işine gider akşam olunca ellerinde yiyecek poşetleriyle evlerine dönerler. Gündüzleri gürültü, patırtı eksik olmaz. Kadın dedikoduları, çocuk sesleri birbirine karışır. Her evde bir zanaat erbabı yetişmiştir. Kadın, erkek, çocuk herkes elleriyle bir şeyler yapmasını bilir. Akşamları işten dönenler, sokak ortasındaki kahvede buluşur. Bu sokakta kavga hiç eksik olmaz. Kavgalar tatlılıkla bastırılınca sokak tenhalaşır. Sokağın ortasındaki kahvede iyi günlerde sandalyeler sokağı boydan boya kaplar.
"Garipler Sokağı, alaturka bir roman olmaktan uzak. Oktay'ı bir kere Garipler Sokağı'nı Osmanlı gözüyle görmediği, göstermediği için sevmiştim, iki kere sağlam ve sıhhatli Türkçesi için... Bu Türkçe çok şeyi kurtarıyor. Oktay, bu insanları seviyor, size de sevdiriyor. Çizdikleri bizim insanlarımızdır." Atilla İlhan
Oktay Akbal, duygulu anlatışı ile eski kaybolan mahalle kültürünü özlemle tasvir ediyor.
D&R'dan satın almak için tıklayın...
TARIK BUĞRA- YAĞMUR BEKLERKEN
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş döneminin ilk safhasını noktalayan Serbest Fıkra denemesi... 1929 büyük ekonomik buhranı ve buna eşlik eden ağır kuraklık tehlikesi. Şeyh Sait ve ilk Dersim isyanları bastırılmış, Takrir-i Sükun yasaları ile her tür muhalefet ezilmiş, dağıtılmış, "Atatürk devrimleri" yürürlüğe girmiştir.
Yağmur Beklerken'de Tarık Buğra Serbest Fıkra denemesi/girişimi ekseninde bütün bu gelişmelerin Anadolu taşrasındaki sonuç ve yansımalarını konu edinirken aslında on yıllık Cumhuriyet'in bir bilançosunu da yapar. 1946-50'de DP'yi zafere taşıyacak hareketin ipuçları, bu hareketin odağında yer alan sağ/muhafazakar zihniyetin devlet, demokrasi, parti...
Kavramlarının sosyo-politiği, psikolojisi, Yağmur Beklerken'in o alabildiğine gerçekçi, canlı taşra tipleri ve diyalogları içerisine gayet ustaca serpiştirilir. Bu haliyle bu kitap, sadece Serbest Fıkra'ın kapatılması öncesi Türkiye taşrasının değil, darbeler öncesi Türkiye'nin farklı bir gözden görünümü olarak da okunabilir.
D&R'dan satın almak için tıklayın...
HÜSEYİN SU-GÜLŞEFDELİ YEMENİ
Hüseyin Su, Gülşefdeli Yemeni'de yitip giden güzellikleri, kaybettiğimiz manevî zenginlikleri, kuşaklar arası çatışmayı, her şeyi değiştiren/bozan "yeni"nin birey ve aile üzerindeki yıkıcı etkisini, çocukluğun saf ve temiz duygularını, derinlikli bir psikolojik tahlil ve ustalıklı bir biçim tercihiyle öyküleştiriyor.
Öykülerinde titiz bir dil işçiliği sergileyen Hüseyin Su, sözcüklerin anlam zenginliklerine inerek, ses değerine önem verip dilin kaybolmaya yüz tutmuş anlam derinliklerini gün yüzüne çıkarıyor. Sözcüklerin anlam çeşitliliğinden, çağrışımlarından yararlanarak anlam açıklığı ile birlikte yan anlamlarını ustalıkla kullanıyor. Böylece okuyucunun edindiği atmosfer derinleştirilip yoğunlaştırılırken, bir anlatım yalınlığına da ulaşıyor.
D&R'dan satın almak için tıklayın...
BYUNG-CHUL HAN-YORGUNLUK TOPLUMU
İnsanların vakit öldürmek için çırpındığı zamanlar bitti. Artık vaktin ölü olarak doğduğu, bir gelecek ufkunun yerini "hemen şimdi"nin aldığı çağda yaşıyoruz.
80'lerle beraber eskilerin "sürat asrı" dediği devri kapatan, hızın sadece fiziksel değil sanal bir dünyada da bir mevzu haline geldiği, insanların, malumatın her an ulaşılabilir olduğu, sosyal ilişkilerin yerini 'etkileşim'e terk ettiği bir döneme girdik. Merakımız varsa dahi ilgi duyamıyoruz, dikkat kesilemiyoruz.
Dikkatimiz yazılım arayüzeylerinin arasında, bir yüzeyden diğerine atlamakla meşgul. Aranın yerini hiperaktiflik, yani oradan oraya atlamak aldı. Yerimizde duramıyoruz. Gündemimiz aralıksız olarak 'güncel'leniyor ve tüm bu bitmek bilmeyen yepyeni şimdiden bezmiş durumdayız, bugün olmazsa yarın...
Byung-Chul Han'ın eseri sürüncemede kalmış, depresyondan çıkamayan, sürmenaj olmuş insanın durumuna dair bir başyapıt.
D&R'dan satın almak için tıklayın...