Postmodernizm edebiyatta hangi yeniliklere kapı açtı?
Modernizm sonrası ve ötesi anlamında kullanılan postmodernizm, mimari, felsefe, resim ve edebiyat gibi alanlarda kendini gösterdi. Postmodernizm, bilhassa edebiyatta modernizden farklı olarak öz ve biçimde yeni bir yaklaşımı beraberinde getirdi. Peki, klasik metinlerden bambaşka bir yöne evrilen postmodern anlatıların ayırt edici özellikleri neydi? Edebiyatta hangi yeniliklere kapı açtı?
Giriş Tarihi: 03.03.2020
16:54
Güncelleme Tarihi: 25.06.2020
09:15
Postmodernizm edebiyata nasıl girdi?
Edebi eserler, içinde doğduğu kültürün, tarihi, felsefi ve sosyolojik süreçlerini yansıtır. Bu yansıtma dilinden olay örgüsüne kullanılan tekniğinden üslubuna kadar bir edebi metin içerisinde rol oynar. Edebi metinler içerisinde en geniş kurgusal alana sahip alan olması sebebiyle, postmodernizmin izinin sürüleceği elverişli tür romandır.
Antik çağlardan modern zamanlara, modern zamanlardan postmodern zamana geçiş sürecinde insanlığın yaşadığı kültürel kodlardaki pek çok değişiklik ve deformasyonlar, kurgu dünyasındaki gerçeklik algısının dönüşerek romanda ifade bulmasına sebep olmuştur. Modern zamanların bir ifadesi olan roman, modernizmin özelliklerinden sıyrılarak lineer tarihin yaşadığı bu değişim sebebiyle postmodern bir hal alır.
Gerçekliğin bin parçaya ayrıldığı postmodernizm mottosu: “Hem o hem o”
Modernizmle beraber bireye dayatılan "akılcılık" ve "keskin gerçeklik algısı" postmodernizmde kırılmaya başlanmıştır. Çünkü modern birey aklı aracılığıyla yaptığı eylemlerin kendisine mutluluk sağlamadığını en acılı şekilde görmüştür. Savaş bu dönemde en etkin faktör olmuştur.
Modern insanın kabusu savaşlar
Sezai Karakoç Edebiyat Yazıları 2 kitabında, Albert Camus ve Sartre gibi varoluşçu yazarların içinde geliştirdikleri felsefe temellerini savaşta aramıştır. " Sartre'ın da, Camus'nün de, bütün yaptıkları, sürekli olarak savaşın, tam ölümün önüne götürüp orada bir uçuruma, daha fenası, dosdoğru üstüne gelen bir çığa baktırdığı insanı çizmek, anlatmak, yaşatmaktır. Hepsinde bu korkuyu doğran savaştır." Dönemin bireye dayattığı gerçeklikle mutlu olamadığını idrak eden birey, kendisine empoze edilen gerçek ve doğru düşünceleri reddeder, bilginin doğruluğu ile ilgilenmez, derin anlama yönelirken metafizik bir düzlem oluşturur
Canı sıkılan yazarın yeni sığınağı: “Oyun”
Postmodernizmin gerçekliği, fizik veya metafiziki bir gerçeklik değildir. Sanal dünyayı referans alan sanal bir gerçekliktir. Genel kabul edilebilir bir gerçeklik anlayışı olmadığı için metin bir oyun havasına bürünür. Postmodernizm konusunda çalışmaları olan Profesör Yıldız Ecevit'in tabiri ile okur, romansıl bir oyun içinde olup romancının oyun arkadaşıdır. Oğuz Atay'ın Tehlikeli Oyunlar eserinde oyun izleğinin örneğini görebiliriz:
"Yeter Hikmet! Oyunumuza dönelim." Hikmet'in gözleri parladı: "Dönelim, albayım. Oyunumuzu kanımızla yazalım. Istırabımızı sanatımıza gömelim. Sanat bizim için ekmek parası değil, sanat bizim için bir ustalık meselesi değil, sanat bizim için... sanat bizim için nedir albayım?" "Eğer yazabilirsekiyi bir oyun," diye homurdandı Emekli Albay Hüsamettin Tambay/....Uzatma Hikmet, denir ona gerçek hayatta. Oyunda ise denmez. Oyunda, tiyatronun kurallarına uygun olan güzel sözler söylenir. Bütün tanımlar parantez içinde verilir. Kimse o sözleri söylemez sahnede. Hikmet'in soldan girdiği görülür sadece. Sahnede, hayattaki gibi öyle aptalca gülümsemek olmaz. İnsan evindeki gibi de olmaz orada, evindeki biçimde canı sıkılmaz. Bazen seyirciyle konuşur oyuncu; ama herkes bilir onun gerçekten konuşmadığını: Can sıkıcı karşılıklar vermezler ona. Oyun yazarının canı konuşmak istemiştir o sırada. Herkes bunu anlar onu hoş görür. Hayata dayanamayan her insan gibi yapılır oyunda: Mış gibi yapılır."