Arama

Rasim Özdenören'in Acemi Yolcu kitabından 20 alıntı

Yedi Güzel Adam'dan biri olarak tanıdığımız Rasim Özdenören, düşünce dünyamıza fikirleriyle ve kaleme aldığı eserlerle ışık tutan bir mütefekkir. Yolcuyu ve yolculuğu anlattığı, yolculukların hüzünlü ve mutlu yanlarını işlediği "Acemi Yolcu" da, tam her şey bitti derken imdada yetişen önemli eserlerinden biri... Yolların bitmeyeceğini, ulaşılan her menzilin aslında yolculuğun yeni bir başlangıç noktası olacağını bilerek ve onu öyle kabul ederek bu işe giriştiğini hatırlatan Özdenören'in Acemi Yolcu kitabından 20 alıntıyı derledik.

  • 13
  • 21

🔸 "Hakikati aramak üzere yola koyulmuş olan, zaten, daha baştan hakikatin var olduğu ve onun gizli (saklı) bulunduğu kabulünden hareketle eylemine koyuluyor. Bu macerada onun aradığı aslında bir rehberdir. O, kendisini, hakikate götürecek rehberini aramakla macerasını başlatmış oluyor. Çünkü bir başına kaldığı bir yerde hakikati eline geçirmiş olsa bile onu nasıl tanıyabilir? Öyle bir durumda belki de, soğanın özüne ulaşmak için onun zarlarını soya soya elinde ne soğandan, ne onun özünden hiçbir şey kalmadığını gören adamın şaşkınlığına uğramak da başa gelebilir."

🔍 Rasim Özdenören'in Eşikte Duran İnsan kitabından 20 alıntı

  • 14
  • 21

🔸 "İnsanın, elindeki bir krokiyle gideceği otelin yolunu bulmakta acze düştüğü bir ortamda, krokisiz, rehber- siz, üstelik bir otel gibi adresi tam da bilinmeyen, bilinemeyen bir şey'i nasıl bulabileceği değil, nasıl aramaya koyulacağı bile bir soru konusu olmalıdır."

  • 15
  • 21

🔸 "İnsan, kalbinde ancak hakikate olan talebini saklayarak ve kalbinde ondan başkasına yer vermeyerek, kendisini başka her şeyden yalıtarak ona kavuşabileceğini umarak ve bundan başka bir umuda kalbinde yer vermeyerek belki de çile yoluna girmiş olur. Fakat bu noktada onun yolculuğunun yeni bir safhasının açılmış olduğunu söylememiz gerekiyor."

🔍 Rasim Özdenören'in dilinden Erdem Bayazıt: Adım Müslüman diyen şair

  • 16
  • 21

🔸 "Mağara, yolculuğumuzun uğrak yerlerinden biridir. Kimi zaman yolculuğumuzda bir remz olarak yer tutar, kimi zaman bir istiare olarak kullanılır, kimi zaman da doğrudan kendisi olarak karşımıza çıkar. Ashab-ı Kehf ve Efendimiz (as) için mağara gerçek bir mekân olarak bir sığmak işlevini gördüğü gibi, aynı zamanda bir itikâf yeri olarak da işlev yüklenmiştir. Ashab-ı Kehf'in yerleştiği mağara onlara sığmak olarak hizmet görmüştür. Efendimiz (as)'m uğradığı mağaralardan Hira ona itikâf yeri olarak hizmet vermişken, Sevr sığmak işlevim yüklenmiştir. Fakat mağaraya yerleşmiş veya sığınmış olanlar, oradan çıkışlarında, kendilerini feyizlenmiş olarak yeniden keşfetmişlerdir."

  • 17
  • 21

🔸 "Acaba kendi mağarasının karanlığında yaşamış olan kimsenin bu karanlıkta gördüğü şey ne olabilir? Bunu, şimdiye kadar bize kimse açıklayamamıştır. Bu sırdan bize açıklanabilen ancak şöyle bir şey olmuştur: mağarasından dışarıya çıkan kimse aslında, ilkece, ketum olmayı tercih etmektedir. Ama bu sırdan, dışarıya bir şeyler sızdırmakla vazifelendirilmiş olanlar kendilerini değişmiş olarak gördüklerini ve kendilerindeki bu değişikliği dışarıya (başkalarına) yansıtmak hususunda bir misyonları bulunduğunu ileri sürmüşlerdir."

🔍 İsmet Özel, Sezai Karakoç ve Rasim Özdenören'den unutulmaz alıntılarla İslam

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN