Rubaileriyle edebiyat dünyasını etkileyen şair: Ömer Hayyam
Rubai şiirinin öncüsü kabul edilen Ömer Hayyam'ın İran'daki anıt mezarı, her gün yerli ve yabancı çok sayıda kişi tarafından ziyaret ediliyor. Yaşadığı dönemde İbn Sina'dan sonra Doğu'da yetişen en büyük bilgin olarak kabul edilen Ömer Hayyam, edebiyat alanında pek çok şairi etkiledi.
Giriş Tarihi: 04.11.2019
16:12
Güncelleme Tarihi: 04.12.2019
10:54
Hayyam, rubailerini yazarken oldukça kolay anlaşılan, akıcı ve açık bir dil kullandı. Yaşadıklarını ve gözlemlediklerini olduğu gibi dile getiren Ömer Hayyam'a göre en şaşmaz ölçü akıl ve sağduyuydu . İnsanoğlu, gerçeğe ancak akıl yolu ile ulaşabilirdi.
Hayyam, kendisinden sonra gelen pek çok şairi etkilemiş, rubai alanında tek örnek olarak benimsedi. Batı ülkelerinde adına birçok dernek kuruldu, rubaileri bütün Batı dillerine tercüme edildi.
En doğrusu, dosta düşmana iyilik etmen; İyilik seven kötülük edemez zaten. Dostuna kötülük ettin mi düşmanın olur Düşmanınsa dostun olur, iyilik edersen.
ÇAĞININ EN ÖNEMLİ MATEMATİKÇİLERİNDEN
Gerek kendi yaşadığı dönemde, gerekse sonraki çağlarda yazılan tüm kaynaklarda, Ömer Hayyam'ın çağının bütün bilgilerini edindiği, o alanlarda derin tartışmalara girdiği, fıkıh, ilahiyat, edebiyat, tarih, fizik ve astronomi okuttuğu yazılıdır.
Ömer Hayyam, yazdığı şiirlerinin yanında özellikle Eukleides'in Elemanları eseri aracılığıyla Orta Çağ'a ulaşan, Yunan ile Hint ve Çin matematiğini birlikte tanıma olanağını başarıyla kullanarak büyük bir gelişme gösteren 12'inci yüzyılın önemli matematikçilerinden biriydi.
Bu yıldızlı gökler ne zaman başladı dönmeye Ne zaman yıkılıp gidecek bu güzelim kubbe Aklın yollarıyla ölçüp biçemezsin bunu sen Mantıkların, kıyasların sökmez senin bu işte
ASIRLAR ÖNCESİNDEN GERÇEKLEŞTİRDİĞİ YENİLİKLER
Hayyam'ın matematik alanında bilinen tam 14 yapıtı bulur. Bunlar özellikle aritmetik, sayı kuramı ve cebir dallarında, birçok yeni tanım, çözüm ve yorumu içerir.
Çin ve Hint matematikçilerinin aritmetik konusundaki çalışmalarına dayanan kayıp bir yapıtında da doğal sayıların ikinci, üçüncü ve dördüncü dereceden köklerinin bulunmasını sağlayan bir yöntem bulup geliştirdi . Bugün kullanılan 'binom' açılımından farksız olan bu yöntem, Batı'da ancak 19'uncu yüzyılda yinelenebilmişti.