Ruhsal hastalıklarla boğuşan yazarlar
Yazarların ruhsal durumu edebiyatı nasıl etkilediği sıklıkla tartışılan konulardandır. Kimi görüşe göre bu kalem sahiplerinin ruhsal sorunları onların özgün eserler üretmelerini sağlıyor. Kimi görüşler ise yaratıcılık ve deha ile deliliğin açıklanamaz birtakım yakınlıklarının olduğunu öne sürer.
Sizler için edebiyatın usta kalemlerinde ciddi ruhsal hastalıklara sahip olanları bir araya getirdik.
Giriş Tarihi: 24.10.2018
17:45
Güncelleme Tarihi: 24.10.2018
18:38
"Perde Arası" romanını yazdığı sıralarda artık kendini yeterince yetenekli hissetmeyen Virginia Woolf, yeteneğini kaybettiğini düşünüyordu. Her gün yeteneğini kaybetmenin vermiş olduğu stresle ruhsal bunalıma giren yazar, 28 Mart 1941'de içinde bulunduğu duruma daha fazla dayanamayıp evlerinin yakınlarında bulunan Ouse nehrine ceplerine taşlar doldurarak atlayıp intihar etti.
Virginia Woolf'un kocası Leonard Woolf'a yazdığı intihar mektubu, yazarın ruhsal durumuna ilişkin ipuçları taşıyor:
Leonard Woolf'a, 18 Mart 1941
" Sevgilim, yine çıldırmak üzere olduğumu hissediyorum. O korkunç zamanları tekrar atlatamayacağımızı hissediyorum. Ve ben bu kez iyileşemeyeceğim. Sesler duymaya başladım. Odaklanamıyorum. Bu yüzden yapılacak en iyi şey olarak gördüğüm şeyi yapıyorum. Sen bana olabilecek en büyük mutluluğu verdin. Benim için her şey oldun. Bu korkunç hastalık beni bulmadan önce birlikte bizim kadar mutlu olabilecek iki insan daha düşünemezdim. Artık savaşacak gücüm kalmadı. Hayatını mahvettiğimin farkındayım ve ben olmazsam, rahatça çalışabileceğini de biliyorum. Bunu sen de göreceksin. Görüyorsun ya, bunu düzgün yazmayı bile beceremiyorum. Söylemek istediğim şey şu ki, yaşadığım tüm mutluluğu sana borçluyum. Bana karşı daima sabırlı ve çok iyiydin. Demek istediğim, bunları herkes biliyor. Eğer biri beni kurtarabilseydi, o kişi sen olurdun. Artık benim için her şey bitti. Sadece sana bir iyilik yapabilirim. Hayatını daha fazla mahvedemem. Bizim kadar mutlu olabilecek iki insan daha düşünemiyorum."
Jack London, bipolar bozukluğu nun pençesindeydi ve bunun da etkisiyle intihar girişiminde bulundu. Pasifik'te bir yelkenli ile yaptığı bir seyahat sırasında tropikal bir hastalığa yakalandı.
Hastalığı ise kendince hazırladığı ilaçla tedavi etmeye çalıştı. Bu ilacın içinde afyon, eroin, cıva vs. gibi kimyasal maddeler bulunuyordu. Bu karışımı bir süre kendine enjekte etmesi onun böbreklerinin iflas etmesine neden oldu.
Sıra dışı bir hayat yaşayan Hemingway, yaşamı boyunca da depresyon, paranoya ve alkolizmden kurtulamadı.
Sık sık kendini öldürmekten bahseden yazarda intihar denemeleri baş gösterdi ve bir sabah eline aldığı bir çifteliyi şakağına dayayarak bu amacına ulaştı.
ABD edebiyatının önemli şairlerinde Ezra Pound, eleştirmen ve deneme yazarı olarak önemli eserler verdi. 1945 yılında "vatana ihanet" gerekçesiyle tutuklandıktan sonra, akıl hastanesine yerleştirilen şair, on üç yıl bu akıl hastanesinde kaldı ve burada kendisine "narsisistik kişilik bozukluğu" teşhisi konuldu. Hayatında ilerleyen yıllarında ise şizofreni tanısıyla karşılaştı.
ABD'li şâir ve yazar Sylvia Plath, kısa olan hayatı boyunca mental rahatsızlıklarla boğuştu. Davranışları yüzünden çevresi tarafından umursamaz biri olarak tanımlandı. Fakat hayatı boyunca antidepresan lar kullanması gerekiyordu.
Hayatı boyunca İleri derecede bipolar bozukluğu yaşayan Plath, 1950 yılında bursla girdiği Smith College'deki ikinci yılında ilk intihar girişimini gerçekleştirdi ve bunun neticesinde akıl hastanesi ne yatırıldı. 1955'te Smith College'den iyi bir derece ile mezun oldu.
1963'te, ikinci kattaki odalarında uyumakta olan çocuklarının yanına süt ve kurabiye bıraktıktan sonra, odalarının kapısını da içeri gaz girmeyeceğinden emin olacak şekilde bantlayarak kapattı. Kafasını fırının içine sokarak intihar etti.