Arama

Sezai Karakoç'un sevda yüklü şiiri ve ardındaki sır perdesi

19 yaşında Mülkiye'de sınıf arkadaşına âşık olan bir genç… Sevdiği genç kıza itiraf olarak yazılmış neredeyse yarım asır sonra anlaşılan bir şiir... Gizemleri, bilinmezliği, 14 kıtasında aşk, sevgi, hasret, itiraf ve sitem dolu mısralar... Ünlü şair, yazar, mütefekkir ve siyasetçi Sezai Karakoç'un sevda üzerinde yazdığı Monna Rosa şiiri, edebiyatımızda aşkı en güzel anlatan eserlerin başında yer alıyor. Bilinmezlik çünkü; yıllarca Monna Rosa'daki gizem çözülemedi. 50 yıl sonra şiirdeki o akrostiş ile Sezai Karakoç'un Monna Rosa'sı, şahesere ilham kaynağı ortaya çıkmıştı. Kıta başlarındaki harfler açık açık o ismi gösteriyordu; "Muazzez Akkaya'm". Peki Muazzez Akkaya kimdi? Monna Rosa o muydu?

  • 4
  • 27
GURUR, AŞKIN ÖNÜNE GEÇER
GURUR, AŞKIN ÖNÜNE GEÇER

Gel zaman git zaman okul biter ve mezuniyet töreni yapılır. Mezuniyet törenindeyse Sezai Karakoç Mona Roza şiirini okur. Muazzez Akkaya ise tam karşısındadır. Şiiri bittikten sonra bir alkış tufanı kopar. Herkes bir daha okuması için ısrar eder. Ve tam üç kez, Sezai Karakoç bu şiiri art arda okur.

Sahneden tam ineceği sırada Muazzez Hanım koşarak yanına gelir ve ona hala teklifinin geçerli olup olmadığını sorar. Sezai Karakoç, "Senin aşkın artık benimkine yetişemez." der ve hayır cevabını verir. Muazzez Hanım bayılır. Ertesi gün ise Muazzez Hanım'ın intihar ettiği duyulur. Bu efsanenin ilk versiyonudur.

  • 5
  • 27
İKİNCİ EFSANE
İKİNCİ EFSANE

Sezai Karakoç bir kıza âşık olur, ama bunu ne o kıza ne de başka birine anlatabilir. Kız bir şeylerin farkındadır ama emin değildir. En yakın arkadaşı Sezai Karakoç'un şiire olan merakını biliyordur ve bir davete katılması için ısrar eder. O da kıramaz ve katılır. Programı sunan da o arkadaşıdır. Gecenin sonuna doğru söze başlayan arkadaşı, aralarında da güzel şiirler yazan birinin olduğunu söyler ve Sezai Karakoç'u sahneye davet eder. Sıkıla sıkıla çıkar Karakoç ve Mona Roza'yı okumaya başlar.

Kız da ordadır ve nişanlanmıştır. Emindir artık emin olamadıklarından. Bakışırlar bir süre, sonra Karakoç daha fazla dayanamaz ve koşarak sahneyi terk eder. Kız arkasından koşar hemen. Yetişir Karakoç'a. Parmağındaki yüzüğü göstererek der ki "Bir tek sözüne bakar, çıkarıp atarım.". Sezai Karakoç da "Artık senin aşkın benimkine yetişemez." der. O gece kız intihar eder. Sezai Karakoç hala evlenmemiştir..."

  • 6
  • 27
CEMAL SÜREYA’NIN SESSİZ HARFİNE SEBEP OLDU
CEMAL SÜREYA’NIN SESSİZ HARFİNE SEBEP OLDU

Efsanelerden bir tanesine ünlü şiar Cemal Süreya da dâhil olur. Rivayete göre, Cemal Süreyya ve Sezai Karakoç Muazzez Akkaya isimli bir kızı beğenirler. Bir iddiaya girerler. İkisi de Muazzez Akkaya'yı tavlamaya çalışacak, iddiayı kaybeden kişi, isminden bir harf eksiltecek. Eğer Süreyya kaybederse 'Süreyya' soyadı 'Süreya' olacak ancak Karakoç kaybederse soyadı 'Karkoç' olacaktır. Sezai Karakoç'un şiiri daha çok beğenilince Cemal Süreya sözünün arkasında durur ve soyadından bir harfi eksiltir.

  • 7
  • 27
EFSANELER BİR YANA PEKİ MONA ROZA'NIN GERÇEKLERİ?
EFSANELER BİR YANA PEKİ MONA ROZA’NIN GERÇEKLERİ?

Peki Mona Roza şiiri ile ilgili bilinen gerçekler neler? Sezai Karakoç'un 14 kıtalık "Mona Rosa" şiirinin kıta başlarındaki harflerin yan yana getirilmesiyle "Muazzez Akkaya'm" akrostişi ortaya çıkmaktadır. Sezai Karakoç hiç evlenmemiştir, bu da doğrudur.
Sezai Karakoç da, Muazzez Akkaya da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde öğrenim görmüştür.

Efsanelerin aksine Muazzez Akkaya intihar etmemiş ve yıllar sonra verdiği bir röportajla da Mona Roza'nın gizeminin hafifçe çözülmesinde katkısı olmuştur.

New York'ta büyük kızı Ayşegül Giray ile birlikte yaşayan Muazzez (Akkaya) Giray, Mülkiye'yi bitirdikten sonra Hazine avukatlığı yapmış, Maliye Bakanlığı'na çalışırken aynı kurumdan Orhan Giray'la aşk evliliği yaparak evlenmiş ve 3 çocuğu olmuştu. Akkaya'nın 48 yıl süren bu evliliği Orhan Giray'ın vefatıyla neticelenmişti.

Muazzez (Akkaya) Giray, Sezai Karakoç'un ilgisini fark ettiğini söyleyip, aralarındaki herhangi duygusal ilişki durumu olmadığını şöyle anlatmıştı:

"Ben okuldan sonra mutlu bir evlilik geçirdim. O döneme ait fotoğrafların çoğunu imha ettim, keşke saklasaydım diyorum bazen. Kendisiyle hiç görüşmedim, 15 yıl önce bir arkadaşım görüşmüş, onun aracılığıyla haber aldım. Kendisine, bana olan sevdasına, aşkına hep saygı duydum. Okul yıllarında da bana olan ilgisini fark etmiştim; bu şiiri yazdığını da biliyordum ama ben aynı yakınlığı duymamıştım. Belki bir yerde karşılaşırsak bir merhaba derim. Allah hepimize uzun ömür versin."

Şehir efsanesinin tam aksine Muazzez akkaya esin kaynağı olduğu Mona Roza şiirinden hiç haberdar olmamıştı.

Yıllar sonra Muazzez Akkaya'yı konuşturan isimler de aile dostu Geyveli şair Fahri Ersavaş ve Eşme köyünden yazar Şeref Elma olmuştu. Muazzez Akkaya (Giray) gerçekleştirdikleri söyleşide, Mona Roza ketumiyetini hala sürdüren Sezai Karakoç'un şiirindeki kadın olarak tüm söyledikleri büyük ilgi uyandırmıştı. Mesela iddia edildiği gibi konferans salonunda bir şiir okuduğunu hatırladığını aktarırken, salondan kaçtığı iddiasını reddetmekteydi:

- Bir iddiada konferans salonunda size karşı şiir okuduğu, sizin ağlayarak salonu terk ettiğiniz söyleniyor…

-Şiir gününde çıktı okudu gerçekten…

-Bu şiiri mi okudu? Mona Roza'yı mı okudu?

-Vallahi şu an onu bile hatırlamıyorum, hangisini okuduğunu… Ben de okul gecesi olduğu için gitmiştim, ama ne kaçtım ne de bir şey yaptım, sakin sakin oturdum.

*MUAZZEZ AKKAYA KİMDİR?

Orta okul mezunu memurlardan Hamid Akkaya ile Fitnat Hanım'ın kızıdır. 1930'da Geyve'de doğdu. 1949'da Kandilli Kız Lisesi'ni "Pekiyi" derecede bitirdi. S.B.F.'nden mezuniyetini müteakip, Maliye Bakanlığı stajyer Memurluğuna tayin edilerek Devlet hizmetine girdi. Nisan 1955'te Karayolları Genel Müdürlüğü, Ağustos 1955'te tekrar Maliye Bakanlığı, Mart 1957'de Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü teşkilatlarında memurluklara girdi. Bu arada Ankara Hukuk Fakültesi'nde fark sınavı verip sertifika aldığından, Ocak 1960'da Maliye Bakanlığı Hazine avukat stajyerliğine, sonra avukatlığına getirildi. Eylül 1964'de Eşi Orhan Giray'ın Tel-Aviv Mali Müşavirliğine nakli üzerine memuriyetten ayrılıp Tel-Aviv'e gitti. 1967'de yine eşiyle birlikte Türkiye'ye dönüp avukatlığa başladı. Ankara Barosu'na kayıtlı avukatlık yaptı. 7 Kasım 1958 Cuma günü S.B.O. 1944 yılı (2602 Sıra Numaralı) mezunlarından Orhan Giray ile evlendi; 9.6.1959 doğumlu Ayşegül Giray, 24.3.1961 doğumlu Ela Meral Giray adlarında 2 kızı ile 4.4.1967 doğumlu İhsan adında 1 oğlu vardır (1970). İngilizce bilmektedir.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN