Arama

Sosyal izolasyonda okuyabileceğiniz 10 şiir ve şiir kitabı

Şiir, edebiyatımızın en kadim türlerinden biridir. Sözcüklerle güzel biçimler kurma sanatı olarak tanımlanan şiir, her dönemde duygularımıza ve düşüncelerimize hitap eder. Öyle ki İbn Sina söz ustalarını şöyle tanımlar "Şairler söz sultanlarıdır; hekimler saltanatlarını vücut üzerinde kurarlar; şairlerin dil güzelliği ruha zevk verir; hekimlerin öz verileri hastaları iyileştirir." Karantina günlerinde geçmişten günümüze okuyabileceğiniz 10 şiir ve şiir kitabını sizler için derledik.

  • 7
  • 20
Cahit Koytak, Yoksulların ve Şairlerin Kitabı
Cahit Koytak, Yoksulların ve Şairlerin Kitabı

Cahit Koytak kimdir?

1949 yılında Erzurum doğan Cahit Koytak, ilk ve orta öğrenimini de burada tamamladı. Sonrasında İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Fakültesini bitirdi. Kısa bir süre Ankara Şeker Fabrikasında çalıştı. Daha sonra İstanbul'da serbest ticaretle uğraştı. 1994'ten sonra dış yayınlar müdürlüğü yaptı.

İlk şiiri 1968 yılında Diriliş dergisinde yer aldı. Daha sonra Kriter, Yönelişler, Kelime, Yedi İklim, Kayıtlar, Kaşgar, Le Poète Travaille, Gergedan, Defter, Hece, Yansıma, Dergâh, Kitap-lık, Kırklar, Merdiven Şiir dergilerinde çıkan ürünleriyle şiirinin etki alanı genişledi. Koytak, İlk Atlas'tan sonra Dergâh, Defter, Kayıtlar, Kaşgar vb. gibi çeşitli dergilerde yayınladığı ve iki-üç kitap olabilecek şiirlerinin, yeni bir atlas olarak kitaplaşması için, bazı haritalara, zayiçe planlarına ait kayıp parçaların ortaya çıkmasını beklediğini, ifade etmektedir. Koytak, şiirlerinin yanında ayrıca kitap çevirileri yaptı. Muhammed Esed'in The Message of the Qur'ân adlı mealini Türkçeye kazandırdı. 2017 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödüllerinde Şiir ve Çeviri dalında ödüle layık görüldü.

Cahit Koytak şiirinin baskın yönü, şüphesiz değdiği her şeyi şiir olarak yazabileceğine duyduğu sürekli ve ısrarlı inançtır. Söz ile söyleme arzusu, duyuruş ile yaygınlaştırıp yayma, buluş ile acemilik, doğu ile batı, ilahiyat ile mitoloji, pervasızca yan yana getirilir iç içe odalarda aynı sedirlere oturtulur benzer müzikler dinlettirilir.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın

  • 8
  • 20
Sol Elle Yazılanlar
Sol Elle Yazılanlar

kuyu dolana kadar, dolup taşana kadar bekle,
yeni bir şey yazma, yazmaya çalışma.
daha önce yazdıklarına bakabilirsin,
onların saçlarını tarayabilirsin,
tüylerini yakabilir, yüzlerine bir kat boya
bir kat hüzün daha atabilirsin;

yeni kuyular açma, bu kuyu işini görür;
huş ağacının altında otur
cinlerinin başını okşa, bitlerini ayıkla.
senden de, babandan da yaşlı,
senden de babandan da Bizanslı
kargalarla konuş;
Süleyman'ın neşidelerini meşk et onlardan.

Sol Elle Yazılanlar, Cahit Koytak

  • 9
  • 20
Abdurrahim Karakoç, Bütün Şiirleri
Abdurrahim Karakoç, Bütün Şiirleri

Abdurrahim Karakoç, 7 Nisan 1932'de Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesine bağlı Ekinözü köyünde dünyaya geldi. Balcı Fakı olarak tanınan dedesi Mehmet Efendi de halk şiirleri söyleyen Karakoç'un, annesi Fadime Hanım ve hece vezniyle halk şairleri tarzında şiirler yazan babası Ümmet Efendi çiftçilikle uğraşıyordu.

İlkokuldan sonra öğrenimine bir süre devam edemeyen Karakoç, köyünde marangozluk ve çiftçilik yaptı. Küçük yaşlarından itibaren şiire ilgi duyan Karakoç, 1958'de Elbistan Belediyesi'nde muhasebeci olarak çalışmaya başladı. Usta şair, gençlik yıllarıyla şiire olan ilgisine dair bir açıklamasında şu ifadeleri kullanmıştı:

"Ebedi kudretin tek sahibinden alınan emir üzerine 7 Nisan 1932 tarihinde dünyaya gelmişim. Çocukluğum şöyle böyle geçti. Kıt imkanlara, kıtlık yıllarına rağmen hala o günleri özlerim. Birçok kimseye o yılları anlatsam, 'Özlenecek neresi var?' diyebilirler, ama ben hep çocukluk yıllarımı sevdim. Şiir yazmaya küçük yaşlarda başladım. Zaten bizim oralarda her genç şiir yazar. Bu tutku başka bir meşgalenin veya işin olmayışından kaynaklanıyor gibime geliyor. Ben de avareydim. Boşluğumu şiirle doldurmaya çalıştım. Benimle şiire başlayanlar yalnızlıktan, yardımsızlıktan dökülüp gittiler."

Emekli olduktan sonra Ankara'ya yerleşti Karakoç, emekli olduktan sonra yerleştiği Ankara'da şiir çalışmalarının yanı sıra çeşitli gazete ve dergilerde köşe yazarlığı yaptı.


Abdurrahim Karakoç'un hafızalara kazınan 10 şiiri

İlk şiirleri Elbistan'da çıkan Engizek gazetesinde yayınlanan şiirin büyük ustası, birbirinin devamı olan yirmi iki şiirinden meydana gelen "Hasan'a Mektuplar" isimli eseriyle tanınmaya başladı. Karakoç, daha sonra beş şiirden oluşan "Hasan'dan Gelen Mektup", sekiz şiirden oluşan "Haberler Bülteni", yedi şiirden oluşan "Vatandaş Türküsü" ve beş şiirden oluşan "Masal" adlı çalışmalara imza attı.

Çocukluğu ve memuriyet hayatı dolayısıyla köy hayatını yakından tanıyan Karakoç, Anadolu insanının karşılaştığı zorlukları ve çektiği sıkıntıları şiirlerinde ele aldı. Temiz Türkçe ve hece vezniyle aşk, ayrılık, özlem, tabiat ve gurbet konulu şiirler yazan Karakoç, şiirinde ahengi aliterasyon ve asonanslarla sağladı.

Eserleriyle geniş kitlelere ulaşan usta şairin yazdığı 100'e yakın şiiri bestelenerek Esat Kabaklı, Orhan Hakalmaz, Hasan Sağındık, Selçuk Küpçük, Musa Eroğlu, Güler Duman, Sevcan Orhan ve Azerin gibi çeşitli sanatçılar tarafından seslendirildi.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

  • 10
  • 20
Mihriban
Mihriban

Sarı saçlarına deli gönlümü
Bağlamışlar, çözülmüyor Mihriban!
Ayrılıktan zor belleme ölümü
Görmeyince sezilmiyor Mihriban!

Yâr deyince kalem elden düşüyor
Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor
Lâmbamda titreyen alev üşüyor
Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban!

Abdurrahim Karakoç, Mihriban

  • 11
  • 20
Nuri Pakdil, Anneler ve Kudüsler
Nuri Pakdil, Anneler ve Kudüsler

Nuri Pakdil kimdir?

1934 yılında Kahramanmaraş'ta doğan Nuri Pakdil, İstanbul'un fethedildiği 29 Mayıs'ı da doğum günü olarak kabul eder. İlkokul çağlarından itibaren yazmaya başlayan yazar, ortaokula 3 yıl gecikmeli başladı. Maraş Lisesi'ni bitirdikten sonra 1959 yılında İstanbul Hukuk Fakültesi'ni kazandı ve buradan mezun oldu. Hukuk müşavirliği ve DPT'de uzman olarak görev yapan Nuri Pakdil, Büyük Doğu ve ardından Diriliş Dergisi ile de güçlü bağlar kurdu. Diriliş Dergisi'nin yayına ara verildiği bir dönemde Rasim Özdenören, Erdem Bayazıt ve Akif İnan ile birlikte Edebiyat Dergisi'ni yayınladılar. 1969 yılında yayın hayatına başlayan dergi 1984 yılının Aralık ayına kadar çıktı. Belirli aralıklarla dergiye ara veren Nuri Pakdil, toplamda 159 sayı çıkartmıştı.

15 maddede Nuri Pakdil

Oldukça dikkatli ve titiz biri olan Nuri Pakdil, Edebiyat Dergisi'ni çıkarırken, bir harf yanlış dizilse tekrar bastırırdı. Hatta bazı şiirlerini 200 kez yazdıktan sonra kitaba aldığı olurdu. Nuri Pakdil, Edebiyat Dergisi'nde yazanlara müstear isimler takmakla meşhurdu. Kendisinin de 16 farklı ismi vardı. En çok "Ebubekir Sonumut" adını kullanıyordu.

Şiirsel denemelerin, oyunların yazarı Nuri Pakdil'in dördüncü şiir kitabı olan 'Anneler ve Kudüsler', Edebiyat dergisinde, 1970- 1984 yılları arasında yayımlanan şiirlerinden oluşuyor. Nuri Pakdil şiirleri, anne lirizmi ile Kudüs gerçeği arasında gidip gelen gergin bir yay gibidir. Kâh lirik bir geyiktir sözcükler, kâh ateş hattındaki savaşçıdır. Kudüs, somut bir mekân olduğu kadar, soyut bir algıdır da. Onun için çoğuldur Kudüs ve anne. Anne Kudüs'tür, Kudüs de anne. Kudüs, Ulu Önder'in Gök Yolculuğu'nun, Miraç'ın mekanıdır. O yüzden Nuri Pakdil düşüncesinin, dolayısıyla Nuri Pakdil şiirinin metafizik yolculuğuna kaynaklık eden güçlü bir imgedir. Medeniyet haritasının da temel ve vazgeçilmez ayaklarından biri.

Şiirin tüm has damarlarında, tüm ana duvarlarında, tüm sağlam kolonlarında ideolojinin sarsılmaz biçimde var olduğu bir inşadır Nuri Pakdil şiiri. Bu inşada lirik bir kucaklama, sonsuz bir şefkat olarak sanatın tüm incelikleri de var.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN