Arama

Stefan Zweig'in okunması gereken 20 kitabı

"Bütün yalnızlar gibi özgür ve bütün özgürler gibi yalnız…" demiş vakti zamanında Stefan Zweig. Yazdıklarına, ruhunun derinliklerinde mahkûm ettiği yalnızlığın her türlü acısını da iliştirmiş. Ortaya ise her bireyin kendinden mutlaka bir his bulacağı eşsiz satırlar çıkmış. İşte Zweig'in ruhunuzun derinliklerine işleyen, her biri birbirinden değerli 20 kitabı...

  • 7
  • 21
Dünün Dünyası
Dünün Dünyası

''İnsanın çocukken içinde yaşadığı dönemin havasından kanına karışan şeyler, hiçbir zaman ondan ayrılmıyor.''

Stefan Zweig, ''Bir Avrupalının Anıları'' olarak kaleme aldığı ''Dünün Dünyası'' adlı bu kitabının ön sözünde, yazacaklarım, benim yaşadıklarım olmaktan çok, bütün bir kuşağın yaşadıklarıdır, der. 19. yüzyıl Avrupasının görece güvenli, tekdüze ortamında yetişen kuşaklar, 20. yüzyılın hemen başlarında olaylarla yüz yüze geldiler.

Dün ve bugün arasında bütün köprülerin yıkıldığı, bütün değerlerin altüst olduğu yıllarda, peş peşe iki dünya savaşına, Almanya'da doğup büyümesine, evinden ve ülkesinden kopmanın, ülkeden ülkeye göç etmenin, anayurdu saydığı Avrupa'nın mahvolmasını görmenin acılarına dayanamayarak 1942'de hayatına son veren bu duyarlı yazarın anıları, kişisel bir anlatım olmanın ötesinde yüzyılımızın ilk yarısının ruh dünyasının da bir el kitabı sayılmaktadır.

60 yıllık ömründe görmediği, tanık olmadığı, acısını çekmediği hiçbir felaket kalmadığını söyleyen Stefan Zweig, anlattıklarımızla bir gerçek kırıntısını bile bizden sonraki kuşağa ulaştırabilirsek yine de boşuna yaşamış sayılmayız, diyor.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…

  • 8
  • 21
Mecburiyet
Mecburiyet

''İnsanın tek bilmesi gereken, insan olduğu ve öyle kalmak istediğidir.''

Mecburiyet'te, ressam Ferdinand ve eşi Paula'yla birlikte ülkesindeki savaştan kaçarak İsviçre'nin doğasına sığınmıştır. Ne var ki hâlâ içi içini yiyor, her an o malum mektubun gelmesini bekliyordur. İsviçre'de özgürdür, ama bir türlü kendini özgür hissedemiyordu. Günlerden bir gün, ülkesinden gelen askerliğe çağrı tebligatı eline ulaştığında içinde bir mecburiyet hissi belirir. Ülkesinin girdiği bu kirli savaşta o da ölmeye "mecbur" mudur, yoksa İsviçre'de kalıp "özgür" olmaya devam etmeli midir?

Stefan Zweig yine en iyi bildiği şeyi yapıyor ve çelişkilerle dolu insan ruhunu bütün ustalığıyla gözler önüne seriyor. "Mecburiyet" pasifizme dair şimdiye dek yazılmış en güçlü metinlerden biri olmanın yanında, Stefan Zweig'ın kendi hayatıyla da şaşırtıcı paralellikler içermektedir.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…

  • 9
  • 21
Amok Koşucusu
Amok Koşucusu

''İnsan eğer her şeyi kaybettiyse, son kalan şey uğruna çılgınca savaşır.''

Amok Koşucusu, doktor olarak yardıma ihtiyaç duyan bir insana el uzatmanın vicdani yükümlülüğüyle kendi karmaşık duyguları arasında sıkışıp kalan bir adamın hikâyesidir. Hollanda Doğu Hint Adaları'nda görev yapan bir doktor, dara düşüp kendisine başvuran çok zengin bir kadının "yardım" talebini geri çevirir.

Zira kadının mağrur ve hesapçı tavrı karşısında büyük bir öfkeye kapılmış, gururuna yenik düşmüştür. Ancak söz konusu olan insan hayatıdır. Kısa süre içinde pişmanlığın pençesine düşer. Kadına yardım etmeyi saplantı haline getiren doktor, Malezya halkında rastlanan bir nevi öldürücü delilik olan amokun etkisi altına girer.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…

  • 10
  • 21
Kendileriyle Savaşanlar
Kendileriyle Savaşanlar

"Müziksiz bir hayat başlı başına zahmet, bir yanılgıdır."

Stefan Zweig, Kendileriyle Savaşanlar'da Hölderlin, Kleist ve Nietzsche'nin yaşam öykülerini anlatıyor. Bu üç yazarın yaşamlarının ortak yanı, mizaçlarını belirleyen neredeyse tabiatüstü bir güçle bitmek bilmeyen bir iç mücadeleyi sürdürmeleridir. İçlerindeki bu güç, yaşamlarının birer tragedya olarak sürüp sona ermesine neden oldu.

Yazar, Hölderlin, Kleist ve Nietzsche'nin yaşam öykülerini çağdaşları Goethe'nin hayatından kesitlerle birlikte ele aldı. Goethe'nin karşı kutbu oluşturan hayatı algılayışı, biçimleyişi ve hayatla yaratıcılık arasında kurduğu bağ, sergilenen yaşamların farklılıklarını daha belirgin hale getirdi.

Zweig, Kendileriyle Savaşanlar'da yaratıcılık serüveni, anlaşılma sorunu ve sanatçının çevresine karşı tutumunu gerçeğe bağlılıktan ayrılmadan, derin bir duyarlılıkla işledi.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…

  • 11
  • 21
Karmaşık Duygular
Karmaşık Duygular

''Ve yavaş yavaş yüreğinin ölümü yaklaştı.''

Zweig insani duyguları büyük bir ustalıkla çözümleyebilmesini keskin gözlemciliğine ve psikolojik derinliğine borçludur. Benzersiz maceralar, büyük sırlar, marazi saplantılar, duygusal ikilemler ve gerilimler, bu sayede çağları aşarak, her devrin okuruna hitap edebilen anlatılara dönüşür.

Bu derlemedeki öykülerinde de, duygudaşlığı elden bırakmadan insan doğasının en iyi ve en kötü yanlarını gözler önüne serer. Bunlar sevgiye, ölüme, yitirilen ve yeniden canlanan umuda, yeniden kazanılan inanca, gençliğe ve insanın kendini keşfine dair yapıtlardır.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN